KALİTELİ YAŞAMDA “TAHAMMÜL” ANALİZİ
Tahammülün anlamı
yalnızca zorluklara ve güçlüklere dayanmak, katlanmak ve sabretmek anlamında değildir. Aynı zamanda
duygusal, saygı ve hoşgörüyü öne alan, önemli bir anlamı daha mevcuttur.
Şöyle ki: Tahammül:
“Hoşgörü, müsamaha, tesamuh, görmezden
gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi
görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de
yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama”
anlamlarına da gelir. Ayrıca tolerans, saygı ve iyi niyet gösterme oyunlarında
da, oldukça büyük rolleri vardır.
Bu gün Konyaaltı
caddesinde günlük yürüyüşümü yaparken bir olaya şahit oldum. Olay, bu makaleyi
kaleme almama sebep oldu. Tramvay durağına yaklaşırken uzaktan bir aile
geliyordu. Baba, küçük çocuklarını bebek arabasında sürerken, anne de çantasını
taşıyordu. Tam durağı geçerken durakta oturan 75 yaşlarında başı açık, modern
giyimli ve bakımlı bir bayanın negatif beden dil oldukça dikkatimi çekti.
Bayanın suratını ekşittiği anda nereye baktığına dikkat ettim. Karşımdan gelen
ailenin genç annesine bakıyordu.
Olayı kavramakta
gecikmedim. Bebeğin annesi simsiyah bir çarşaf giymiş ve peçesi de vardı.
Yalnızca gözleri görülüyordu. Belli ki duraktaki yaşlı bayan, genç annenin
giyim tarzını beğenmemiş ve suratını kasıtlı bir şekilde ekşitmişti. Tabi
diliyle bir şey söylemedi (tabi bu kolay değildi de). Ama yüzünün beden dili
ifadesi, olumsuz anlamda çok önemli şeyler söylüyordu.
Kısacası yaşlı ve
modern kadın, çarşaflı ve peçeli genç annenin fiziksel görünümüne tahammül
edememişti. Benim nazarımda olumsuz beden dilinin ruhsal ve duygusal etkisi,
dille söylenen olumsuzluklardan pek de geri kalmamaktadır.
İnançlı olmak ve bu
konuda özgürce hareket etmek, demokrasilerde en önemli bireysel haklardan
birisidir. Her insanın inancının önem katsayısı ve değeri farklı farklıdır.
Demokrasilerde birisinin açık, modern ve makyajlı bir giyim tarzını tercih
etmesi ne kadar doğal ve hakkı ise; bir başka annenin inancı gereği istediği
renkte çarşafla, istediği yerlerini örtmesi, o kadar doğal ve en tabi hakkı
olmalıdır. Analize ve felsefe yapmaya da gerek yoktur. Nasıl ki çarşaflı anne,
duraktaki yaşlı ve bakımlı bayanın dudak ve saç boyasına, kısa eteğine suratını
buruşturmadıysa; onun da genç annenin çarşafına ve peçesine burun kıvırmaması
gerekirdi. Yani tahammül etmesi gerekirdi.
Profesör, uzman doktor,
bestekar, sanatçı, etkili ve yetkili yerlerde bulunan bazı erkek
vatandaşlarımızın kulaklarına küpe taktıkları, saçlarını uzatıp at kuyruğu
yaptıkları, çeşitli yerlerine dövme yaptırdıkları, moda diyerek bir çok insanın
tasvip etmeyeceği giysileri giydiklerini görebilmekteyiz. Şahsen böyle giyim ve
tarzları ben de tasvip etmemekteyim. Ancak, hiçbir zaman onlara karşı suratımı
ekşitmedim, samimiyetten uzak durmadım. Farklılıklarımızı zenginliklerimiz
olarak gördüm.
Sebebini asla merak
etmedim ve sormadım. Demokrasinin güzelliği buradadır. Onların insanlığına,
mesleki yeterliliklerine ve toplumdaki yerlerine daha fazla önem verdim.
Çok sevdiğimiz ve
profesyonel anlamda başarılı olan bazı sanatçılarımızın kolları ve boyunları
çeşitli dövmelerle doludur. Onların dövmelerinin onlar için ne anlam taşıdığını
biz asla bilemeyiz. Haklarında olumsuz varsayımlarda ve önyargılarda
bulunursak, su-i zanda bulunmuş ve günah işlemiş oluruz. Saygılı, müsamahalı, toleranslı
olmamız yani tahammüllü olmamız gerekmektedir.
Efendimiz (sav) asr-ı
saadette, çok sevdiği amcası Hz. Hamza’yı planlı proğramlı şehit eden özel
tutulmuş ve yetiştirilmiş savaşçı olan Vahşi’yi affetmiş, hoş görmüş, tolerans
göstermiş, yani onun vahşice caniliğine tahammül etmiştir. O’nun intikam almayı
aklına dahi getirmediği tahammülü, Vahşi’nin imana gelmesini sağlamış ve Hz.
Vahşi, Sahabelerin listesine girerek şereflenmiştir.
Haklı olmak, daha
bilgili olmak, daha dindar olmak, daha sosyetik olmak; bizim görüş ve
düşüncelerimizden, uygulamalarımızdan çok uzak olan insanlara tahammül
göstermememiz anlamına gelmemelidir. Herkesin görüş ve düşüncesi aldığı
eğitime, yaşadığı kültürel çevreye, etkilendiği ve etkilediği insanlara,
okuduğu kitaplara, arkadaşlarına, yaşadığı mahallenin örf ve adetlerine göre;
ve daha sayılamayacak kadar çok faktöre göre farklılıklar gösterir.
Herkese kendi fikri,
yaşayış tarzı, inancı, kültürü ve alışkanlıkları daha janjanlı gelir. “Kişi
kendini beğenmezse çatlar ölürmüş” atalar sözü burada çok daha fazla anlam
kazanmaktadır. Hep kendimizi beğendiğimiz zaman, kendi görüş ve düşüncelerimizi,
inancımızı birinci plana koyduğumuz zaman, bize benzemeyen insanların tavır ve
davranış modellerine tahammül göstermekte sıkıntımızın olacağı mukadderdir.
Tahammül kelimesi,
kendisine benzeyen sevgi, saygı, tolerans, hoş görme, bağışlama, sabırlı olma, anlayışla
karşılama, görmezden gelme, zaman tanıma, imkan verme, destek olma vb. güzel ve
yüksek kaliteli davranış modelleri ile kol kola girip halay çekmektedir.
Tahammülün arkadaşları ile birlikte zevkle ve gururla çektiği halaya saygılı
olalım. Eğlenceli bir şekilde, halayın başını çeken ve mendil sallayan
tahammüle kurşun sıkarsak eğer; halayı darmadağın ederek başsız bırakır, bütün
arkadaşlarını da korkutur ve kendimize düşman ederiz. BENDEN HATIRLATMASI…
Selam, sevgi ve
dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.
9 Aralık 2017. Saat:
18.00. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı