Aslında o gün kâbus üniversite hastanelerinden birinden telefon ile randevu aldığım doktorun Allah’tan aynı ilde ama farklı bir üniversite hastanesinde olduğunu öğrenmem ile başladı. Neyse koşturarak taksiyle neredeyse bölümün kapısında inerek ulaştım. Ulaşmasına ama içerdeki ağır koku insanların adeta üst üste öğretim üyelerinden randevulu oldukları halde beklemesi ilk bakışta beni ürküttü. Sekiz tane öğretim üyemize 20li yaşlarda bir genç sekreterya işlerini yürütüyor kara düzen elinde bir kâğıt gelene adını soruyor ve hocanın kâğıdına güya sıraya alıyor.
Her sorana
- “birazdan size sesleneceğim” diyerek cevap veriyor.
İsmini sorarken aşağıda girişteki camlı bölmeye uğrayıp dosyanızı açtırın demeyi ise hiç ihmal etmiyor. Nitekim de sırası gelene “domates domates domates…” der gibi ismini seslenerek içeri girin diyor.
Bütün bu hengâmelerde aşağıya inip tekrar sıra için numaratöre yöneliyor hastalar.
Saat 09:20 numara 347 iyi diyorum içerde 320… Vay demez olaydım. 10 dakika geçiyor hala aynı sıra numarası ama içerden 4 kişi çıkıyor.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır düsturuyla  umutla yönelip
-“randevu saatimin geçtiğini rica etsem… Lafını bile tamamlayamadan agresif bir sesle
- “ numara alıp bekleyin”.
Serde memuriyet var ya susuyorum beklemeye başlıyorum. 20 dakika geçiyor 323 ama içerden bu arada girip çıkanın haddi hesabı yok.  Yine gülümseyerek açık kapıdan bakıp:
“hocamız bekliyor acaba” daha tamamlayamadan kaba bir şekilde
 “demin dedik ya” susuyorum.
Ama saat 10 olmuş su bile içemeyen benim tüm kan değerlerim alt üst olmuş. Yukarda bekleyenler ve bir de kan verme işlemini düşündükçe ter sırtımdan aşağı boşalıyor. Zaten normal olsam hastanede işim ne.
İçeriye girip bu sefer “Pardon 323 numara hiç mi işi bitmiyor 25 dakikadır aynı kişi içerde bir numaraya basıldı ama sekiz kişi var” deyince güvenlik! Aslan kesilerek içerdekilerden tanıdık olmayanları dışarı çıkartıyor. Tabiki o zamana kadar sessiz sessiz bekleyenlerin de sesi cılız da olsa çıktı.45 dakikadır gelmeyen kuyruk 7-8 dakikada geldi.
Hocanın adını söyledim
“… Şu kadar” dedi verdim.
- “Dosya demişlerdi herhangi bir şey verecek misiniz?
-” Yok yok… sözüyle yukarı çıktım.
Gerisi mi? Nasıl anlatayım ki daha büyük handikap
-30 dakika sonra artık midem bulanıp gözlerim kararırken ulaşabildik dr.a .Bu arada saat 11:20
-“Şükür kavuşturana “ diyerek girdik içeri. Bu espiriyi bile anlamadı sonra anlattık neler olduğunu. –“Boş gözlerle baktı. Hastane yönetimini ilgilendirir!”
Dr göz ucuyla bakarak başka bir bölüme gitmem gerektiğini söyleyiverdi.  
Sonrası ise yaklaşık 40 dakika süren bir polisiye senaryoya döndü.
 
İnsan sağlığına değer verelim.
Ha! Hastaneye de gidecekseniz lütfen sağlam gidin. 

( Sakın Hasta Olmayın başlıklı yazı Nurefşan tarafından 21.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.