dün gece dinlediğim türküde zarif bir lalenin hikayesi vardı oymuş baharın mağrur abidesi sokağı cumbalı bitişiği orkide hasretten anlamayan da rüzgardı tutmuş işte ozanın laf edesi keşke olsaymış haberi o dağın zor ya kalkıp yerinden gidesi öyle hakikat payı bu öyküde hele özlese bir sorar arardı sanki okunmuş senin dudağın işte bilirsin ahın çok ötesi çaldım üç defa odam soğuktu mumun ömrü iki sigara kadardı aşk kokar diyordu bir dizesi telefonda sesin hayli boğuktu o çiçeğin gururu akla zarardı doğruymuş sonbaharda tükenesi her çekişte ağrır mı ki sol yanın hafif açıktı salonun penceresi mısradakinin yaprağı da soluktu böyle demiş -hep hüzne sarardı ha onun ha senin yanağın belki eylülün hazin meselesi sazın teli titredi ben üşürken yarına çoktu işim vakit dardı söyledim usulca karanlık çökesi açelyalar gözümden düşerken cama vuran kasımdaki ilk kardı uyumuşum malum nakaratı sökesi ne olduysa yoktu hiç uğradığın sabaha dilimde o meşhur cümlesi
-güz kışa biraz geç dönüşürken -hani ayrılık kol kola dört duvardı
( Ahın Çok Ötesi başlıklı yazı burak1907 tarafından 19.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.