Gönüllerde Yaşayanların Sırrı

 

Her şey gönlü güzel dostumun nazik davetiyle,

 Beykoz’daki gönül sarayı evinin bahçesinde, buram buram hanımelleri kokan ve pembe güller içinde hazırladığı tadına doyulmaz kahvaltımız, muhabbet dolu sohbetimiz ve nihayetinde ayrılma vakti geldiğinde bana hatıra olarak kıymetli anneciğinin vefat etmeden nurlu eliyle diktiği pembe ve mavi güllü, beyaz seccadeyi hediye ettiğinde başladı.

O öyle bir seccadeydi ki evime geldiğinden beridir devamlı onda namaz kılma isteğim hâsıl oluyor ve ayrı bir feyiz alıyordum. Değerli Nurdan kardeşimden bana bu seccadeyi diken validesinin hikâyesini anlatmasını rica ettim. Kardeşim, duygularını beyaz sayfalara nakşetmiş ve posta ile göndermişti. Okudum… Okudum… Okudum… Duygulanmamak mümkün müydü?.. Etkisini uzun süre üzerimde hissettim.

 Sizler için bu mektubu, kendisinden izin alarak paylaşmak istiyorum.

 

‘’O ne güzel bir Anneydi. O bize verilen bir hediye, sünnet üzere yaşayan ve rıza yolunda koşturan Asil, merhametli, vefalı, cefakâr, fedakâr, sabırlı, dindar, çalışkan bir kadındı.

Sizlere İSMET Annemi tanıtmak istiyorum…

Rahmetli annem henüz onbeş yaşında evlenip bir aylık evliyken eşini askere gönderdi. O zamanlar iki yıl süren askerlik döneminden sonra eşi dönmüş, fakat ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı. Çok sevdiği eşini kaybetti ve baba ocağına dönmek zorunda kaldı. Kısa bir süre sonra annesini de kaybetti. Ardından babası üzüntüden felç oldu. İki küçük kardeşi ve felçli babasıyla, dikiş dikerek evin geçimini sağladı. Güzelliği ve becerikli olması nedeniyle çok talibi çıkıyordu. Sonunda iç güveyliğini kabul eden, ilk eşinden ayrılmış üç çocuklu babamla, ikinci evliliğini yaptı. Birkaç yıl sonra babam Müteahhitlikten iyi para kazandı. Altı çocukla birlikte rahat güzel bir dönem geçirdik.

 O dönemlerde bile geniş bir akraba ve komşuya sahip olan annem sürekli ihtiyacı olanlara koşuyor, hastalık, evlilik, çeyiz ne varsa temin edip dua alıyordu. Özellikle İslam’a ısındırmak ve namaz teşviki için; çok şık namaz kıyafetleri, seccadeler diker, genç kızlara hediye ederdi.  Annelerine anlatamadıklarını annemle paylaşırlardı ve namaza başlarlardı. Annem on yıl felçli bir teyzeyi de sürekli ziyaret eder ihtiyaçlarını giderirdi. Babamın zamanla işleri bozuldu. Yaşadığımız sıkıntılar en son evimizi satmaya kadar geldi. Annem altı çocukla ortada kalmamak için, Eminönü’nden pike, nevresim kumaşları alarak, çeyiz dükkânlarına pazarlamaya başladı.  Teyzeminde her zaman yardım ve desteğiyle biraz durumumuzu düzelttik. Gece gündüz çalışırdı, kimseden borç istemezdi. Allahü Teâlâ’nın izniyle babamı tekrar ticarette iş sahibi yaptı.

 

Annemin dikiş odası vardı. Orası genci ve yaşlısıyla dolar taşardı. Herkesin sorunlarını dinler yardımcı olur, çoğu zaman dikişten ücret almazdı. Evimize çok misafir gelir, bazen mutfakta bir şey olmadığını bilse dahi ‘’sofrayı kurun’’ der ve nasıl oluyorsa, o sofra dolar taşardı. Herkesi yedirir, içirirdi. Biz her zaman bilinçaltımızda annemden şunu öğrendik. ‘’Güç parada değil,  huzur, mutluluk, namaz,   kuran,  birlik beraberlikte, insanlar ne yaparsa yapsın affetmekte ve kin tutmamaktaydı.’’

Bir seferinde hiç unutmuyorum, kendisine maddi manevi zarar veren komşusuna yolda rastladık. Güler yüzle selam verdi ve onu evine davet etti. Ben yanındaydım çok şaşırdım.’’ Bunu nasıl yaparsın’’ dedim. O da ‘’Allah için kızım’’ demişti. ‘’ Allah zararımı karşılar sen affet ‘’ dedi. Babamın işleri bozulduğunda ona farklı davranan, onu kıskanan insanlara bile ısrarla iyilik yapmaya devam etti. Rahmetli annemde zerre kadar kin yoktu. Damatlarını, kızlarını her birini kapıda ayakta karşılar, hemen mutfağa koşar onlara da maddi manevi yardım ederdi. Karşı apartmanda oturan papazın eşine selam verir,  onunda hayranlığını kazanırdı.

 O sünnet üzere yaşayan yüce ruhlu bir insandı. O artık herkesin annesi ve ablasıydı. Çok varlıklı ya da çok fakir ayrımı yapmaz ikisine de aynı davranışı sergilerdi.

Bir sabah işime gitmeden yedi aylık oğlumu ona bırakıp çıkmaya hazırlanıyordum. Masada Kuran-ı Kerim açıktı. Annem ile konuşurken kalp krizi geçirdi. 3 nefeste kucağımda ruhunu Rabbime teslim etti. Kollarımda vefat ederken ben ne yaşadığımı anlamadım. 63 yaşındaydı. Delirecek gibi oldum. Ölümünde bile bana mesaj veriyordu ’’Her an ölüm bizimle kızım, aklını başına al,  Allahü Teâlâ’yı bul O’na yönel ‘’diyordu.

İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

Cenazesinde ev doldu taştı.  Tanımadığımız insanlar kendisine yaptığı iyiliklerden, genç kızlar O’nun verdiği seccade ve namaz kıyafetiyle namaza başlamasından ve güzel ahlakından bahsediyordu. Nasıl olduysa Üsküdar’da ikamet etiğimiz halde Eyüp Sultan camisinden naaşı kalktı ve Edirnekapı şehitliğine defnedildi. Rabbim ondan gani gani razı olsun...

O hep gönlümüzde yaşayacak... Hep bizimle olacak…

Fatma Nurdan Zabun ‘’


Mevlam ruhunu şad etsin. Böyle güzel, maneviyatlı, değerlerine sadık, gönlü ilahiaşk ile kavrulan, kal ehli değil hâl ehli annelerin sayılarını arttırsın, Cennette Peygamberimiz H.z. Muhammed’e (s.a.v) komşu eylesin.

Kıymetli Okurlarımdan’’Ruhuna El Fatiha ‘’ricalarımla…

 Belki böylelikle bana da nasip olan değerli hediyesine bir nebzecik vefa borcumu yerine getirebilirim.

Sevgi ve Muhabbetlerimle

Mihrican Ulupınar

[email protected]

 

( Gönüllerde Yaşayanların Sırrı başlıklı yazı Mihrican U. tarafından 19.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.