MÜFTÜ, NE SİZİN BAŞINIZDA BEKLEYİP NASIL SEVİŞECEĞİNİZİ DENETLER NE DE SİZ İSTEMEDİKÇE NİKAHINIZI KIYAR.
Bizim bir arkadaş son zamanlarda takmış bir konuya kafasını, önüne gelenle bu konuyu tartışıyor: Efendim, müftülerimizden biri bir açıklama yaparak demiş ki '' Eşinizle cinsel ilişkide bulunduğunuzda hayvanlar gibi çırılçıplak soyunmayın''
Vay efendim '' Ben şimdi bir kadınla yattığımda ceketle pantolonla mı sevişeceğim?'' Soru bu?
Yahu bir türlü anlamam. Müftü, elinde bir silah yatak odana giriyor da '' Bana bak lan ! Soyunursan, tamamen çıplak bir vaziyette o kadına dokunursan senin beynini patlatırım'' Diye tehdit mi ediyor? Ya da bu güne kadar hayatını hep müftülerin fetvalarına göre tanzim ettin de bu gün '' Ya yeter ama. Ben cinsel ilişki esnasında çırılçıplak olmak istiyorum. Bu fetvayı az yumuşat ki ben de rahat rahat işime gücüme bakayım'' mı diyorsun? Nedir? Anlamadım ki.
Hani hatırlarsınız, bir zamanlar Rabia Kazan adlı bir Ülkücü(!) kızımız vardı. Bir gazeteciydi bu kızımız. Tesettüre son derece riayet eder, kıçının, pardon..saçının bir telinin bile gözükmemesi için kendisini sarıp sarmalardı her ne kadar makjajından asla taviz vermese de.
Bu Ülkücü kızımız(!), daha sonra bir kitap yazmaya başladı ve o dönemde sayın papa hazretlerini delmiş olan Hz. İsa ile nişanlandı. Yahu anlayın. Zamanımızın sayısız Mesihlerinden olan Mehmet Ali Ağca'dan bahsediyorum.
Mesih M.Ali'nin şöhretinden faydalandığı için kitabının best seller olacağını sanıyordu.
İşin doğrusu Rabia Kazan- Hz İsa ( pardon... M.Ali Ağca ) aşkı o dönemlerde dillere destan olsa da, bahsi geçen kitap tutmadı. Rabia, umduğu gibi Oscar ödülü o minicik heykeli kaldıramadı. Ama mutlaka kaldıracağı bir şeyler olmalıydı.
Bir müddet sonra bir İtalyan avukat olan Giacanto Licursi 'nin şeyini kaldırdı. Durun bakayım neyiydi? Hah tamam hatırladım. Duygularını ayağa kaldırdı. Tabii ki bu arada kendininki de kalkmıştı.Ama önlerinde oldukça önemli iki engel vardı: 1- Rabia Ülkücü(!), Giacanto Komünist idi. 2- Rabia Müslüman, Giacanto Hırıstiyan idi.
Bu iki önemli engel onlara engel olabilir miydi? Çünkü İtalya'da Kardinaller'' Hrıstiyan bir erkek, Müslüman bir kızla evlenemez. Kızın Hırıstiyan olması gerekir.'' derlerken Türkiye'de Müftüler '' Zinhar olamaz. Herifin Müslüman olması ve dahi çükünden ufak bir parçayı feda etmesi gerekir'' demekteydiler. Lakin dediğimiz gibi duygular ayağa kalkmıştı ve ''Kalkmışın dini imanı olmaz'' atasözü tüm dünya ülkeleri için geçerliydi.
Giacanto : '' Putinum cardinale '' ( Yani '' Komuşum Kardinale '' ) derken Rabia '' Kim takar Müftüyü'' Dedi ve evlendiler. Böylece Rabia Kazan oldu mu size Rabia Licursi.
Sadece Rabia Licursi olmakla da kalmadı. Tesettüre de '' Te sittir'' diyerek ondan da kurtuldu güzelcene...
Velhasılıkelam aynen Aşık Dertli'nin saz için söylediği bu sefer bir İtalyan erkeğinin aşkı ( ya da serveti ve şöhreti ) söz konusu olunca geçerli olmuştu Rabia için.
Telli sazdır bunun adı/ ne ayet dinler ne kadı.
Rabia Kazan Licursi ne ayet dinlemişti ne Müftü.
Uzun bir müddet sonra Norveç'te yine bir Müslüman kız...
Malika Bayan adlı Müslüman kız, türbanlı bir vaziyette bir kuaföre gidip saçlarını boyatmak istedi. Ama Kuaför Merete Honde '' Senin gibi başörtülülere burada hizmet yok'' dedi
Malika Bayan, kuaförü dava etti. Bu dava sırasında kuaförün bilgisayarı incelendi ve bu incelemede Merete Honde'nin '' İslam, Nazizimden de kötüdür'' şeklinde bir paylaşımı olduğu görüldü ve sonuçta 10.000 Kron para cezasına çarptırıldı. ( Türk parası 3.600 TL )
Sonra?
Merete Honde'yi para cezasına çarptıran Malika Bayan, daha sonra kabak çiçeği gibi açtı. Açmakla da kalmadı soyadı birdenbire Faviano olarak değişti.
İşin doğrusu Malika Bayan, niçin Malika Faviano oldu bilemiyorum ama aldığı yeni soyadına baktığımda o da bir İtalyan erkeğine şeyini ( yani gönlünü ) kaptırmıştı..
Bu İtalyan erkeklerinde nasıl bir hikmet varsa bizim kızlar onlara kapılınca ne ayet dinliyorlardı ne kadı.
Efendim, şimdi ülkede konuşulup duruyor: ''Müftülerin nikah kıymasına hayıııırrrr...''
Neden hayır peki?
Aslında bunun bir tek sebebi var:
Biz edebiyatla iştigal edenler de dahil maalesef bu ülke insanına her şeyi öğretmek mümkündür de '' De- da '' eklerinin nerede ve nasıl kullanılacağını ve işlevini öğretmek pek mümkün değildir. İşte o sebeple vatandaşlarımızın bazıları '' Müftülerin nikah kıymasına hayıırrrr'' Diye çığrışıp dururlar.
Tabii ki '' ne alaka?'' Diyorsunuz. Hemen açıklayayım.
Yahu Mübarekler !
Yeni düzenleme diyor ki:
Bu güne kadar nikah kıyma yetkisi
İl ve ilçelerde Belediye Başkanları ve onların yetkili kıldıkları memurlar,
Nüfüs daireleri
Köy Muhtarları,
Dış ülkelerde bu iş ile ilgili olarak yetkilendirilmiş elçilik personeli,
Çeşitli uzun yolculuklarda kaptanlar, pilotlar vesairenin yetkisindeydi
Bundan böyle bu yetkililer arasına Müftüler ve müftülerin yetkili kılacağı kişiler DE DE DE DE ilave edilmiştir ( Anlaşılsın diye dört tane ''DE '' yazdım
İşte buradaki '' DE '' eki, bu yetkinin sadece müftülere ve onların yetkili kıldıkları kişilere ait OLMADıĞINI ifade eder.
O ''DE'' eki aynı zamanda nikah kıyma yetkisinin diğer görevlilerden alınıp sadece müftülere verilmediğini 'DE DE DE DE'' ifade eder. Anlayabildiniz mi?
Yani, sen vatandaş olarak nikahını ister müftüye, ister belediye başkanına, ister muhtara, ister Nüfüs Müdürlüğüne giderek yetkili kişiye kıydırtabilirsin.
Dahası var.
Düzenleme diyor ki:
Müftü, kıyacağı bu nikahta '' Şu kadar mihr-i müeeccel ile sizi karı koca ilen ettim'' diye bir şey söylemeyecek. Sure ve ayet okumayacak. Hatta üzerinde dini kıyafet değil, nikah memurlarının giydiği kırmızı cübbe olacak. Diğer nikah memurları gibi o da evlenen çiftin eline verecek nikah cüzdanını. Yani kıydığı nikah, diğer nikah memurlarının kıydığı ve adına resmi nikah dediğimiz nikah olacak. Vatandaş '' Ben dini nikah da istiyorum'' derse ancak o zaman - ayrıca- dini nikah dediğimiz nikah da kıyılacak ki bu konuda dahi din adamlarımız arasında bir ihtilaf vardır. Kimine göre şahitler huzurunda bir erkek ve bir kadının evlenmeyi kabul ettiklerini söylemeleri ile kıyılan nikah dini nikah yerine de geçerken bazı din adamları bunu kabul etmezler..Neyse, yani kim kıyarsa kıysın, nikahının dinen geçerli bir nikah olduğu konusunda şüphesi olan, bu nikahla kalbi mutmain olmayan vatandaşlar, isterlerse bir de dini nikah kıydırabilir. Ve camilerde, ibadethanelerde kesinlikle dini nikah kıyılmayacak.
Böyle olunca artık hiç kimse '' Yaptırırım imam nikahı, alırım kızı, atarım eve, sonra canım istediğimde kapı önüne koyarım'' Diyemeyecek. Çünkü artık Müftü ya da onun yetkilendirdiği imamın kıydığı nikah resmi nikah olacak.
Bu yetki ile söylenenin aksine 18 yaşından küçük kızlar artık imam nikahı ile evlendirilemeyecek. Çünkü yasa 18 yaşından küçük olanların evlendirilmesine izin vermiyor. Böyle olunca da diyelim ki 16 Yaşında bir kız çocuğunu koluna takıp bir imamın huzuruna gelen kişi o kızla imam nikahı ile evlenemeyecek. Çünkü böyle bir nikah kıyılırsa o imam hapı yurar. İmam ancak 18 yaş üstü kişilerin nikahını kıyabilecek ve kıydığı nikah resmi nikah olacak.Böylece imam nikahı adı altında eve kadın kız atmanın da önüne bir nebze de olsa geçilmiş olacak.
Haa, denilebilir ki '' İstismarlar olamaz mı?''
O istismar her zaman var zaten. Yasalara göre 15 yaşındaki bir kızla evlenmek suç olduğu halde bu ülkede Cumhuriyet öncesinde de Cumhuriyetten sonra da 15 yaşında, hatta daha küçük kız ya da erkek çocuklar imam nikahı denen gayri resmi bir nikahla evlendirildiler mi? Evet..Bu düzenlemeden sonra da evlendirilecekler mi? Evet.( Ama düzenlemeyle bu en aza indirilecek) Bazı kadın ve erkekler yaptıkları zinayı din kılıfıyla örtmek için yine imam nikahı ile evlilik yapacaklar mı? Evet..Bazı herifler, bir sürü kadınla düzeyli(!) beraberlikler yaşarlarken, bazı herifler de dinin arkasına sığınıp yine dört kadını eve atıp harem kuracak mı? Evet...
Tüm bunların nikah kıyma yetkisine Müftüleri ve imamları da dahil etmeyle bir alakası var mı? Hayır. Müftü nikah kıysa da, kıymasa da bunlar olacak mı? Evet..
O halde itiraz niye?
Duygular ayağa kalkmışsa, kalkmışın da dini imanı olmuyorsa, vatandaş nikahını kıydırmanın bir yolunu nasılsa bulacaktır. Ama imam olur, ama belediye görevlisi, ya da muhtar vs. Bunca tantanaya gerek var mı? Yok.
Yani?
Yani Müftü efendiler ve imamlar ne yatak odanıza gelip '' Laaan...Hooop. Öyle cıscıbıldak olmaz. Bak dağıtırım beynini '' Diye başınızda bekliyor ne de ellerinde ondörtlüler kapınıza dayanıp '' Ya nikahını kıyarım, ya canına kıyarım'' Diyorlar. Kafanız rahat olsun. Canınız hangisini beğeniyorsa nikahınızı ona kıydırın, canınız nasıl istiyorsa o şekilde sevişin.
Devlet size bazı alternatifler sunar. Hangisini tercih edeceğiniz size kalmıştır
Müftüler size sadece tavsiyelerde bulunur. Uymak ya da uymamak size kalmıştır.
Hepsi bu olan bu kadar basit bir mevzuyu '' Gettiiii, gettiiiii. Amanın yetişin gonşular vallah da gettiii, billah da gettiiiii. Laiklik elden gettiiii '' Noktasına getirmenin alemi yok.
Son sözlerimi 6.ve 7. Resimdekilerin tamamına ama özelde 6. Resimde en sağda ellerinde '' Müftü resmi nikah kıyamaz'' yazılı kartonlar taşıyan iki ablaya söyleyerek noktalayayım.
Sayın ablalarım !
Müftü sizin nikahınınızı kıyamaz. Sizin böyle bir talebiniz yoksa elbette kıyamaz. O konuda haklısınız. Ancak bunu böyle kartonlara yazarak duyurmanıza gerek yok. Müftünün de zaten siz istemedikten sonra böyle bir talebi söz konusu değil. Ancak, Müftü, benim nikahımı kıyar. Buna da değil siz, sizin feriştahınız gelse engel olamazsınız. Yani şunu kafanıza sokun artık: '' Bu ülkede biz ne istersek o olur'' Dönemleriniz çoktan sona erdi.