Serbest Kürsü / Sohbet

Eklenme Tarihi : 21.10.2017
Okunma Sayısı : 2035
Yorum Sayısı : 3
MÜFTÜ,  NE  SİZİN  BAŞINIZDA  BEKLEYİP  NASIL  SEVİŞECEĞİNİZİ  DENETLER  NE  DE  SİZ  İSTEMEDİKÇE NİKAHINIZI  KIYAR. 


Bizim  bir  arkadaş  son  zamanlarda  takmış  bir  konuya  kafasını,  önüne  gelenle  bu  konuyu  tartışıyor:  Efendim,  müftülerimizden  biri  bir  açıklama  yaparak  demiş  ki ''  Eşinizle  cinsel  ilişkide  bulunduğunuzda  hayvanlar  gibi çırılçıplak  soyunmayın''

Vay  efendim  ''  Ben  şimdi bir  kadınla  yattığımda  ceketle  pantolonla  mı  sevişeceğim?''  Soru  bu?

Yahu  bir  türlü  anlamam.  Müftü,  elinde  bir  silah    yatak odana giriyor  da  ''  Bana  bak  lan ! Soyunursan,  tamamen  çıplak  bir  vaziyette  o  kadına  dokunursan  senin  beynini  patlatırım''  Diye tehdit  mi  ediyor?  Ya  da bu  güne  kadar  hayatını  hep  müftülerin  fetvalarına  göre  tanzim  ettin  de  bu  gün  ''  Ya  yeter  ama.  Ben  cinsel ilişki  esnasında  çırılçıplak  olmak  istiyorum.  Bu  fetvayı az  yumuşat  ki  ben  de  rahat  rahat  işime  gücüme  bakayım''  mı  diyorsun? Nedir?  Anlamadım  ki.

Hani  hatırlarsınız,  bir  zamanlar  Rabia  Kazan  adlı  bir  Ülkücü(!)  kızımız  vardı.  Bir  gazeteciydi  bu  kızımız.  Tesettüre  son  derece  riayet  eder,  kıçının,  pardon..saçının  bir  telinin  bile  gözükmemesi  için  kendisini  sarıp  sarmalardı  her  ne kadar  makjajından  asla  taviz  vermese  de.

Bu  Ülkücü  kızımız(!),  daha  sonra  bir  kitap yazmaya  başladı  ve  o  dönemde   sayın  papa  hazretlerini delmiş  olan  Hz.  İsa  ile    nişanlandı.  Yahu  anlayın.  Zamanımızın  sayısız  Mesihlerinden  olan  Mehmet  Ali  Ağca'dan  bahsediyorum. 

Mesih  M.Ali'nin  şöhretinden  faydalandığı  için  kitabının  best  seller  olacağını sanıyordu. 

İşin  doğrusu  Rabia  Kazan-  Hz  İsa (  pardon... M.Ali  Ağca )  aşkı  o  dönemlerde  dillere  destan  olsa  da,  bahsi  geçen  kitap  tutmadı.  Rabia,  umduğu  gibi  Oscar  ödülü  o  minicik  heykeli  kaldıramadı.  Ama  mutlaka  kaldıracağı  bir  şeyler  olmalıydı.

Bir  müddet  sonra  bir  İtalyan  avukat  olan  Giacanto Licursi 'nin  şeyini  kaldırdı.  Durun  bakayım  neyiydi?  Hah  tamam  hatırladım.  Duygularını ayağa  kaldırdı.  Tabii  ki  bu  arada  kendininki  de  kalkmıştı.Ama  önlerinde  oldukça önemli   iki engel vardı:  1- Rabia Ülkücü(!),  Giacanto  Komünist  idi.  2-  Rabia  Müslüman,  Giacanto  Hırıstiyan  idi. 

Bu  iki  önemli  engel  onlara  engel  olabilir  miydi?  Çünkü  İtalya'da  Kardinaller'' Hrıstiyan  bir  erkek, Müslüman  bir  kızla evlenemez.  Kızın  Hırıstiyan  olması  gerekir.'' derlerken Türkiye'de Müftüler  ''  Zinhar  olamaz. Herifin  Müslüman  olması  ve  dahi  çükünden  ufak  bir  parçayı  feda  etmesi  gerekir''  demekteydiler.  Lakin  dediğimiz  gibi  duygular  ayağa kalkmıştı  ve ''Kalkmışın  dini  imanı  olmaz''  atasözü  tüm dünya  ülkeleri  için  geçerliydi.  

Giacanto : '' Putinum  cardinale ''  ( Yani  ''  Komuşum  Kardinale '' )  derken  Rabia  ''  Kim  takar  Müftüyü''  Dedi  ve  evlendiler.  Böylece  Rabia  Kazan  oldu  mu  size  Rabia  Licursi.

Sadece  Rabia  Licursi  olmakla  da  kalmadı.  Tesettüre  de  ''  Te  sittir''  diyerek  ondan  da  kurtuldu  güzelcene...

Velhasılıkelam  aynen  Aşık Dertli'nin  saz  için  söylediği  bu  sefer  bir  İtalyan  erkeğinin  aşkı  (  ya  da  serveti  ve  şöhreti )  söz  konusu  olunca geçerli  olmuştu  Rabia  için.

Telli  sazdır  bunun  adı/  ne  ayet  dinler  ne  kadı.

Rabia  Kazan Licursi ne  ayet  dinlemişti  ne  Müftü.


Uzun  bir  müddet  sonra  Norveç'te  yine  bir  Müslüman  kız...

Malika  Bayan  adlı  Müslüman  kız,  türbanlı  bir  vaziyette  bir kuaföre  gidip  saçlarını  boyatmak  istedi.  Ama Kuaför  Merete  Honde ''  Senin  gibi  başörtülülere  burada  hizmet  yok''  dedi

Malika  Bayan,  kuaförü  dava  etti. Bu  dava  sırasında  kuaförün  bilgisayarı incelendi  ve  bu  incelemede  Merete  Honde'nin  '' İslam,  Nazizimden  de  kötüdür''  şeklinde  bir  paylaşımı olduğu  görüldü  ve  sonuçta   10.000  Kron  para  cezasına  çarptırıldı. (  Türk parası  3.600 TL ) 

Sonra?

Merete  Honde'yi  para  cezasına çarptıran  Malika  Bayan,  daha  sonra  kabak  çiçeği  gibi  açtı. Açmakla  da  kalmadı soyadı  birdenbire  Faviano olarak  değişti.

İşin  doğrusu  Malika   Bayan,  niçin  Malika  Faviano  oldu  bilemiyorum  ama  aldığı  yeni  soyadına  baktığımda  o  da  bir  İtalyan  erkeğine  şeyini  (  yani gönlünü  )  kaptırmıştı.. 

Bu  İtalyan  erkeklerinde  nasıl  bir  hikmet  varsa  bizim  kızlar  onlara  kapılınca  ne  ayet  dinliyorlardı  ne  kadı.  

Efendim,  şimdi  ülkede  konuşulup  duruyor:  ''Müftülerin  nikah  kıymasına  hayıııırrrr...''

Neden hayır  peki?

Aslında  bunun  bir  tek  sebebi  var:

Biz  edebiyatla  iştigal  edenler  de  dahil  maalesef  bu  ülke  insanına  her  şeyi  öğretmek  mümkündür  de  ''  De-  da  ''  eklerinin  nerede ve  nasıl  kullanılacağını  ve işlevini öğretmek  pek  mümkün  değildir.  İşte  o  sebeple vatandaşlarımızın  bazıları  ''  Müftülerin  nikah  kıymasına  hayıırrrr''  Diye  çığrışıp  dururlar.

Tabii  ki  ''  ne  alaka?''  Diyorsunuz.  Hemen  açıklayayım.

Yahu  Mübarekler !

Yeni  düzenleme  diyor  ki:

Bu  güne  kadar  nikah  kıyma  yetkisi
İl  ve  ilçelerde Belediye  Başkanları  ve  onların  yetkili  kıldıkları  memurlar,
Nüfüs  daireleri
Köy  Muhtarları,
Dış  ülkelerde  bu  iş  ile  ilgili  olarak  yetkilendirilmiş  elçilik  personeli,
Çeşitli   uzun  yolculuklarda  kaptanlar,  pilotlar  vesairenin  yetkisindeydi

Bundan  böyle  bu  yetkililer  arasına  Müftüler  ve  müftülerin  yetkili kılacağı  kişiler  DE  DE  DE  DE  ilave  edilmiştir  ( Anlaşılsın  diye  dört  tane  ''DE ''  yazdım

İşte  buradaki '' DE ''  eki,  bu  yetkinin  sadece  müftülere  ve  onların  yetkili  kıldıkları  kişilere  ait  OLMADıĞINI    ifade  eder.

O  ''DE''  eki  aynı  zamanda  nikah  kıyma  yetkisinin  diğer  görevlilerden  alınıp  sadece  müftülere  verilmediğini  'DE  DE  DE  DE''  ifade  eder.  Anlayabildiniz mi? 

Yani,  sen  vatandaş olarak  nikahını  ister  müftüye,  ister  belediye  başkanına, ister  muhtara, ister  Nüfüs  Müdürlüğüne  giderek  yetkili  kişiye  kıydırtabilirsin.  

Dahası  var.

Düzenleme  diyor  ki:

Müftü,  kıyacağı  bu  nikahta  ''  Şu  kadar  mihr-i  müeeccel  ile  sizi  karı  koca ilen  ettim''  diye  bir  şey  söylemeyecek. Sure  ve  ayet  okumayacak.  Hatta  üzerinde dini  kıyafet  değil,  nikah  memurlarının  giydiği  kırmızı  cübbe  olacak.  Diğer nikah  memurları  gibi  o  da  evlenen  çiftin  eline  verecek  nikah  cüzdanını. Yani  kıydığı  nikah,  diğer  nikah  memurlarının  kıydığı  ve  adına resmi  nikah  dediğimiz  nikah  olacak.  Vatandaş  ''  Ben  dini  nikah  da  istiyorum''  derse  ancak  o  zaman  -  ayrıca-  dini nikah  dediğimiz  nikah  da  kıyılacak  ki  bu  konuda dahi  din  adamlarımız  arasında bir  ihtilaf  vardır.  Kimine  göre  şahitler  huzurunda bir  erkek  ve bir kadının  evlenmeyi  kabul  ettiklerini  söylemeleri  ile  kıyılan  nikah dini  nikah  yerine  de  geçerken  bazı  din  adamları  bunu  kabul  etmezler..Neyse,  yani   kim  kıyarsa  kıysın,  nikahının  dinen  geçerli  bir  nikah  olduğu  konusunda  şüphesi  olan,  bu  nikahla  kalbi  mutmain  olmayan  vatandaşlar,  isterlerse  bir  de  dini  nikah  kıydırabilir. Ve  camilerde, ibadethanelerde  kesinlikle  dini  nikah  kıyılmayacak.

Böyle  olunca  artık  hiç  kimse  ''  Yaptırırım  imam  nikahı,  alırım  kızı,  atarım  eve,  sonra  canım  istediğimde    kapı  önüne  koyarım''  Diyemeyecek.  Çünkü  artık  Müftü  ya  da  onun  yetkilendirdiği  imamın  kıydığı  nikah resmi  nikah  olacak. 

Bu  yetki ile  söylenenin  aksine  18  yaşından küçük kızlar  artık   imam  nikahı  ile  evlendirilemeyecek.  Çünkü  yasa  18  yaşından küçük  olanların  evlendirilmesine izin vermiyor. Böyle  olunca  da  diyelim  ki  16  Yaşında  bir kız  çocuğunu  koluna  takıp bir  imamın  huzuruna  gelen kişi  o  kızla  imam  nikahı  ile  evlenemeyecek.  Çünkü  böyle  bir  nikah kıyılırsa  o imam  hapı  yurar. İmam  ancak  18  yaş  üstü  kişilerin  nikahını  kıyabilecek  ve  kıydığı  nikah  resmi  nikah  olacak.Böylece  imam  nikahı  adı  altında  eve  kadın  kız  atmanın  da  önüne  bir  nebze  de  olsa  geçilmiş  olacak.

Haa,  denilebilir  ki  ''  İstismarlar  olamaz  mı?''

O  istismar  her  zaman  var  zaten.  Yasalara  göre  15  yaşındaki  bir kızla  evlenmek  suç  olduğu  halde  bu  ülkede  Cumhuriyet  öncesinde  de  Cumhuriyetten  sonra da  15  yaşında,  hatta  daha  küçük kız  ya  da  erkek  çocuklar   imam  nikahı  denen  gayri  resmi  bir  nikahla  evlendirildiler  mi?  Evet..Bu  düzenlemeden  sonra  da  evlendirilecekler  mi?  Evet.(  Ama  düzenlemeyle  bu  en  aza  indirilecek) Bazı  kadın  ve  erkekler  yaptıkları  zinayı din  kılıfıyla  örtmek  için  yine  imam  nikahı  ile evlilik  yapacaklar  mı?  Evet..Bazı  herifler,  bir sürü kadınla  düzeyli(!)  beraberlikler  yaşarlarken,  bazı  herifler  de  dinin  arkasına  sığınıp yine  dört  kadını  eve  atıp  harem  kuracak  mı?  Evet...

Tüm  bunların  nikah  kıyma  yetkisine  Müftüleri  ve  imamları da  dahil  etmeyle  bir  alakası  var  mı? Hayır.   Müftü  nikah kıysa da,  kıymasa  da  bunlar olacak  mı?  Evet..

O  halde  itiraz  niye?  

Duygular  ayağa kalkmışsa,  kalkmışın  da  dini  imanı  olmuyorsa,  vatandaş  nikahını  kıydırmanın  bir  yolunu  nasılsa  bulacaktır.  Ama imam  olur,  ama  belediye  görevlisi,  ya  da muhtar  vs. Bunca  tantanaya  gerek  var  mı?  Yok.  

Yani?

Yani  Müftü  efendiler  ve  imamlar  ne  yatak odanıza  gelip  ''  Laaan...Hooop.  Öyle  cıscıbıldak  olmaz.  Bak  dağıtırım  beynini ''  Diye  başınızda  bekliyor  ne de  ellerinde  ondörtlüler kapınıza  dayanıp  ''  Ya  nikahını  kıyarım,  ya  canına kıyarım''  Diyorlar.  Kafanız  rahat  olsun.   Canınız  hangisini  beğeniyorsa  nikahınızı  ona  kıydırın,  canınız  nasıl  istiyorsa o  şekilde  sevişin. 

Devlet  size  bazı  alternatifler  sunar.  Hangisini  tercih  edeceğiniz  size  kalmıştır

Müftüler  size  sadece  tavsiyelerde  bulunur.  Uymak  ya  da  uymamak  size  kalmıştır.

Hepsi  bu  olan  bu  kadar  basit  bir  mevzuyu  ''  Gettiiii, gettiiiii.  Amanın  yetişin  gonşular  vallah  da  gettiii,  billah  da  gettiiiii.  Laiklik  elden  gettiiii '' Noktasına  getirmenin  alemi  yok.   

Son  sözlerimi  6.ve   7.  Resimdekilerin  tamamına  ama  özelde 6. Resimde  en  sağda  ellerinde  ''  Müftü  resmi  nikah  kıyamaz''  yazılı  kartonlar taşıyan iki ablaya  söyleyerek  noktalayayım.

Sayın  ablalarım !

Müftü  sizin  nikahınınızı  kıyamaz. Sizin  böyle  bir talebiniz  yoksa elbette  kıyamaz.   O  konuda  haklısınız. Ancak  bunu  böyle  kartonlara  yazarak  duyurmanıza  gerek yok.  Müftünün  de  zaten  siz  istemedikten  sonra  böyle  bir  talebi  söz  konusu  değil.  Ancak,  Müftü,  benim nikahımı  kıyar.  Buna  da  değil  siz,  sizin  feriştahınız  gelse  engel  olamazsınız.  Yani  şunu  kafanıza  sokun  artık:  ''  Bu  ülkede  biz  ne  istersek  o  olur''  Dönemleriniz  çoktan  sona  erdi.  

( Müftü, Ne Sizin Başınızda Bekleyip Nasıl Sevişeceğinizi Denetler Ne De başlıklı yazı Sami Biber tarafından 21.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.