Ve iki yana
düşmüş ellerimi
Çaresizliğe
esir diye bırakıyorum
Sefası olsun
kaygısızlığının…
Biliyor
musun?
Lafın gelişi
diye sordum
Yoksa
nereden bileceksin
Her gün
gökyüzünün siyahlığında
Yüreğimin
yağmur yağmur efkârının
Kan diye
ağladığını…
Kalbimin devinimleri
İçli sızı
dolup dolup
Damalarımda
tutuşurken
Pespaye ömrü
sürüyorum
Yalnızlığın
kol gezdiği sokaklarda
Biraz olsun rahmetine
sığındığım
Rahmanın
inayetinde…
Bugün
Koparılan
tarihin topraklarında
Kasım vasıta
atıyor tam otuz gün
Hep kasımda âş(ı)k
başkadır sözlerinin
Manasını
arıyorum
Ve anlıyorum
Kasım bana
göre değil…
Dünü anılara
kazıdığımız yollarda
Talihimi
çekiştirerek
Kendime
söyleniyorum
Meczup bir iniltiyle
Boş ver be
hayat
Giden gitti
Kalan sağlar
bizimdir diyerek…
Sonra
İki yana
düşmüş ellerimi
Çaresizliğimle
bırakıyorum
Sefası olsun
diye kaygısızlığının
Artık
Duvarlar
konuşuyor
Ben
dinliyorum…
Âdem
Efiloğlu