Tam da biletimi almışım, ne güzel gidip Amerika'yı gezecektim!
Hiç zor olmadı aslında,Pasaportumu verdim, anında kaşeyi vurdular.
Kimsin, nesin diye sormadılar bile.Hayretler içinde kaldım.
" Yahu orası yol geçen hanı mı, hiç bir şey sormadan vize veriyorsunuz?" dedim.
Görevli son derece nazik ve sevecen bir tavırla cevap verdi:
" Dostummm!
Lafı mı olur? Biz dost müttefik iki ülkeyiz. Valla bir daha böyle söyleme, darılırız haa!"
İşte bu kadar kolaydı Amerika' ya vize almak.
Dünden beri içim içimi yiyor ve çok korktum; şimdi ne yapacağız?
Akşam son dakika haberi olarak veriyordu televizyonlar: ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, büyükelçilik ve konsolosluklara giden ziyaretçi sayısını en aza indirgemek amacıyla Türkiye'deki tüm ABD diplomatik misyonlarındaki göçmen olmayan vize hizmetlerini askıya aldığını açıkladı.
ABD'nin Ankara Büyükelçiliğince yapılan yazılı açıklamada,
"Son zamanlarda yaşanan olaylar, ABD hükümetini, Türkiye Cumhuriyeti
hükümetinin ABD misyonunun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin
taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır." ifadelerine yer
verildi.
Bunun Türkçesi şu: ‘’Bana bak; sen işi iyice azıya aldın,
benim ajanlarımı tutukluyorsun. Yıllardır ne güzel uyuyordun, biz onca
darbeleri başarıyla gerçekleştirirken ses çıkarmıyordun. Şimdi istediğimiz gibi
at koşturamıyoruz bu ülkede, uyanmanın zamanı mıydı ha?
Aslında tam da sona yaklaşmıştık, vatanınızı küçük küçük
devletçiklere ayıracaktık; tıpkı 100 yıl önce Sykes-Picot antlaşmasıyla
atalarınıza yaptığımız gibi.
Sana ders vermeye kararlıyız. Eğer boyun eğmezsen; bu tür
ambargolarımız tüm Batılı Ülkelerle birlikte artarak devam edecek. Gerekirse 15
Temmuzda olduğu gibi zor kullanacağız. Yine pes etmezsen şiddete, hatta silah
başvuracağız. Bilmem anlatabildik mi?’’
Cevap gecikmedi ve Canım Türkiye’m:’’ Yaptıklarınıza aynen
karşılık veriyoruz ve biz de sizin vatandaşlarınıza vizeyi durduruyoruz!’’
dedi.
Biz, çok kanlı savaşların ardından ülke topraklarımızın çok
büyük bir bölümünü kaybettik. Özgürlüğümüz uğruna kanımızın son damlasına kadar
mücadele ettik. Hesapta bağımsız bir ülke olduk.
Galipken, mağlup duruma düştük ve maddi, manevi çok ağır bedeller
ödedik ama elimizde avucumuzda hiçbir şey kalmamıştı. Topraklarımıza ekecek
tohum bulamıyorduk. Yani; tam anlamıyla onlara göbekten bağlanmak zorunda
kaldık. Sesimiz çıkınca, anında tepemize bir balyoz indirdiler, sustuk oturduk
yerimize.
Her şey değişti artık; Türkiye eski Türkiye değil. Türk halkı
güçlendi, bilinçlendi.
Ekonomimiz her gün daha iyiye gidiyor.
Kabul edin etmeyin ama güçlü yönetimler iş başına geliyor ve
muhalefet kısmen de olsa, bu yönetimleri destekliyor. En önemlisi Türk Halkı
seçtiği yöneticilerine sahip çıkıyor.
Hep anlatılır; Rahmetli Menderes asıldığında, insanlar Onun resimlerini koynunda taşır, evlerine çekilip gizli gizli ağlarmış.
Şimdi bu
toplum uyandı, meydanlara çıkıp dünyaya sesleniyor:
’’Özgür yaşamak benim de hakkım, benim senden neyim eksik?
Aptal değildim, yalnızca gücüm yoktu. Artık seninle savaşacak gücüm ve en önemlisi
yüreğim var. Burası sizin sömürdüğünüz üçüncü dünya ülkesi değil. Ne yaparsanız
misliyle karşılığını alırsınız!’’
Buna bazı çevreler blöf diyebilir ama yapılanları gördükçe dünya insanı gözünü kırpmadan, içinde gizlediği gizli bir hayranlıkla Türkiye’
yi uzaktan izlemeye devam ediyor.
Nitekim geçen hafta ülkemizi ziyaret eden Venezuela Devlet
Başkanı Maduro’ nun, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’ un dediği gibi: ‘’Türkiye
büyük bir ülke. Bu coğrafyada oldukça önemli bir yere sahip ve bölgesinde süper
güç olma yolunda çok hızla yükseliyor. Buna saygı duymamız gerekiyor.’’
Son nokta: Korkmuyoruz! Ülkemize, insanımıza güveniyoruz ve ‘’YETER!’’
diyoruz.
Şunu anlayın artık: yeryüzü yalnızca sizin değil, tüm insanlarındır!
Her canlının da en az sizin kadar yaşam hakkı vardır!
Saygılarımla
Sebahat Karagöz