İnsan neden yazma gereği duyar. Yazmasak ne olur ki? Neler yazılıyor ama yazılandan ders alan yok, yazılandan ders mi almalıyız ki… Yazmak, sorgu mudur? Yazacağız ama hesap sormak için mi? Yazan, yazdığının tüm ülkenin sorunu olduğunu ve sunduğu çözümlerinin herkes tarafından kabul görmesini nasıl düşünebiliyor ki? Yazana nasıl güveniriz, art niyetli veya değilmiş, nasıl anlayabiliriz ki… Yazmak sonuçta orta yolu bulmaksa, neden bir türlü bulunamıyor…


Neredeyse, 1979 yılından beri, o zaman liseyi yeni bitirmiştim, yazıyorum. Baktım ki, resimle yapılan yorum, karikatürist yaklaşım, din açısından sıkıntılı oluyor, yazıYORUM alanına kaydırdım bakışımı. Yazmak, içinizde yaşayan hayalin, kelimelere dökülmesi gibi bir şey. Yazdıkça rahatlayan kalpte, rahatlatan sözcükleri sıralamak maharet oluyor, zamanla anladım. Göz okurken, kulakta sesler, kalpte heyecanlar, okunma esnasında canlanan figüranlar… Zengin bir tiyatro sahnesi gibi, anladım! 


Yazmak, eskiden davullarla duyuru yapan tellalların sessiz mesajı gibi…  Tellal, var olacak bir buluşma, kanun, tören ya da toplumsal bir olayı haber verirdi, davula vurmaya ara verdiği sırada! Kalem de kısa yazısını bitirdiğinde, neymiş kastı ya da mesajı paylaşıma sunuyor, okurlarına! Tellal meydanlarda, sokaklarda mesajını sunarken, şimdiki yazılar, dergilerde, gazetelerde, internet köşelerinde hayat buluyor!


Yazmak anladım ki, bir mesajlaşma, bilişim alanı… Kişisel değil, toplumsal alanı meşgul eden konuları, kağıt üzerinde, sanal alanda hikaye etmek ve paylaşmaktan ibaret. Paylaşan kişinin, mesela, meydana gelen bir deprem afetinden sonra, yaşanılan acıları tasvir ederek, bir daha böyle acıların yaşanmaması için hayallerini süsleyen çözümleri bir feryat niteliğinde,  anlatmaya gayret etmesidir. Hiç kimsenin düşünmediği, başkalarının yerine kaygılarını kaleme aldığı yapıcı bir paylaşımdır. Okuyan kişi, yazan kişinin ruhunu hissederek, tasvir ve çözümleri kendine göre hayal etmesi, sonra da bu çözümleri hayata geçirecek politik idareye ulaştırmasıdır.   Yazmak, toplum mühendislerin kaygılara çözüm arayışı ve bulmaya teşvik edecek yapıcı bir yaklaşımdır. 


Yazmak, uzun olduğunda roman, kısa olduğunda hikaye, kısa olduğunda deneme gibi çeşitli kısımlara ayrılır. Büyüdükçe onu okuyan da azalır maalesef! Bu yüzden kısa makaleler, okunmaya ve kısa bir sürede tüm topluma ulaşmayı hedefler. Yazmak, “OKU”yanın yaşadıklarının tecrübesidir. Ne kadar uzun olursa olsun, okuma teşvik edilmeli, yaşanan acıların aza inmesi ve hayat tecrübesinin kısa bir ömürde bulunamayan ve keşfedilemeyen anları ortaya çıkarmasının da bize vesile olmasına izin vermelisi sağlanmalıdır… 


Hiç mi art niyet olmaz yazılarda, elbette olur!  Peki nasıl korunacağız, nasıl seçeceğiz bu terörist ve baskıcı yanlış yazıları! Nasıl ki, bize muhalefet eden birini dinlerken, konuşmasının bitmesini sabırla bekler isek, bu yazıları da okuyacağız ve sonra eleştireceğiz yazıyla… Okuyan okumuş olacak ama onu yorumlayanı da okumuş olacak sonrasında ve böylece, yanlış fikirlerin hayata geçirilmesini aza indirgeyecektir. Her yazı okunmalıdır, yazanda okuyanın eleştirisine hazır olmalıdır. Her fikir yazılmalıdır ki, iyi veya kötü düşünceler gizli kalmasın, tartışılabilir olsun. Sonuçta, toplum içinde en doğrusu yaşanılır olur böylece, çağdaş kültürün içinde! 


Yazıldıkça, insanlar çözüm üretecek ve böylece, depresyon ya da ayıp denen gizli kalan objeler yok olacaktır. İnsan rahatlayacak, fikirler medeniyeti yüceltecektir. Bana göre, sonuçta herkes yazmalıdır. Yazdığı da okunmalıdır. Nasıl ki, Rabbim cennetini isteyene cenneti genişletiyor, yazan çoğaldıkça dünya cennetinin mükemmel varlığı hızla büyüyerek, şekillenecektir. Ön yargı yerine, birbirini tanıyan bir toplum olacak, ne ekip kalacak, ne mafya ne de çıkar grupları, talanlar…


Herkesi yazmaya davet ediyorum. Mazeret yok, yazamam demeyin, haydi…


Saffet Kuramaz  

( Haydi Sizi Yazmaya Davet Ediyorum başlıklı yazı safdeha tarafından 28.09.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.