Eğitimde bir ön yargı hâkim... Neden mi çünkü ahlaki kirlenme had safhaya çıktı. Ne utanan insan var ne yüzü kızaran, her şey açıkta. Bence eğitimde, Allah ve bunun sonucu vatan sevgisinin ve Allah korkusunun öne çıkması gerekiyor. Ne kadar da diriliş gibi dizilerde, ahlaki öğeler vurgulansa da, ahlaki erozyon had safhaya tırmandı. İmdat desek yeridir. Bu konuda hiç bir siyasi, ırksal ya da dinsel direnç göstermeksizin elimizi taşın altına koyup, ortak yararın olduğu milli eğitim sistemimizi yeniden inşa etmemiz gerekiyor.

 

Milli Eğitim sistemimiz tartışılacak gibi de… Çocukluğumda, bundan kırk sene önce, ilkokullarda yerli malı haftaları düzenlenirdi... Benim neslim bunu unuttu çoktan, yerli de cep telefonu var ama illaki markalı, şümullü ve pahalı olan yabancı telefonlara hücum ediyoruz.  Bir AVM’ye gitsek yerli veya yabancı demeden, ne görsek satın alıyoruz. Nereden baksak, alınan eğitim yaşanılır gibi değil... Lütfen söyleyin, okullarda verilen hangi şeyi gerçek hayatın içinde görüyoruz ki… Öğrendiklerimizi ezberliyoruz, yüksek notumuzu alıyoruz ve sonra da öğrendiğimiz her şeyi unutuyoruz.

 

Din öğretiliyor, liseden mezun olan çocuğa soruyorum, hiç Kur’an okuyor musun, namazını kılıyor musun, din tarihi konusunda ne biliyorsun? Ayakların caminin yolunu biliyor mu ya da gidersen isteyerek mi gidiyorsun? Sorduğum sorulara müspet cevap alamıyorum.

 

Matematik öğretiliyor,  liseden mezun olan çocuğa soruyorum, klasik bölmeye “0” konması gereken bölene “0” koyabiliyor mu? Üniversite sınavında ortalama alındığında, matematikten 4-5 adet net çıkıyor? Bırakın lise öğrencisini matematik öğretmenlerin yapılan branş sınavında ortalama doğru sayısı “10” civarında…

 

Sosyal bilgiler öğretiliyor, liseden mezun olan çocuğa soruyorum, Türkiye’nin nüfusu nedir? Ülkemizde kaç il vardır, cumhurbaşkanı, vali, kaymakam kime denir… sorulara cevap verebiliyor mu, Hayır!

 

Neden savaşılır, neden insanlar topraklarından göçe zorlanır… Dostun kim düşmanın kim desen, Of ya, bunlardan bana ne ki… Boş sorular sorup, ruhumu sıkıp duruyorsun diyecek oluyorlar, maalesef.

 

Ne yazık ki, cep telefon markalarını sorsanız yahut bilgisayar markalarını yahut arabaları yahut futbolcu adlarını ve hangi takımda oynadıklarını... Yahut manken ve artist isimlerini… Yahut sanal oyunları... Şaşırtacak ölçüde detaylı ve doğru cevap veriyorlar.

 

Milli Eğitim sistemimiz, nerdeyse 12 yıllık bir vakit geçirme aracı olmuş çocuklarda… Öğretilen hiçbir şeyin, çocukların kafalarında kalmadığı, mezun olalım da, anne–baba dırdırından kurtulalım, dercesine… Geleceklerini karartıyorlar. Şunu anlatamıyoruz; büyüyeceksin ve sen, bizim yerimize memleketimizin hizmet yarışında ve özgürlüğünün devam etmesinde bayrağı devralacaksın,   senin için hayatını kazanmak, kimseye muhtaç olmamak önemli olmalı, senin için öldükten sonra ki, hayatın için dinini öğrenip, yaşamak da önemli olmalı… Biz sana ne kadar miras bıraksak, hazıra dağ dayanmaz. Eninde sonunda çalışmak zorundasın, evlenmek zorundasın, çocukların olmak zorunda… Hayat, devam edecekse, kıyamet kopmayacaksa, demeliyiz! Milli Eğitim sistemi, bunu ezberletmek yerine, benimsetmeli, ailelerde bunu canı gönülden desteklemeli…

 

Bu konuda şairlere, felsefecilere, yazarlara, politikacılara çok iş düşüyor. Bırakalım hizipçiliği, birbirimize düşmanlığı, sen yiyorsun da ben yiyemiyorum kıskançlığını… Eğer biz olumlu bir şeyler yapmazsak, bu ahlaki çöküntü içinde nasıl bir vatandan bahsedebiliriz ki… Nasıl bir özgürlükten konuşabiliriz ki… Ne kazanırsak kazanalım, eğer vatanımız yoksa kazandığımızı nasıl yiyeceğiz yahut yesek yediklerimiz boğazımızdan nasıl geçecek… Şu güzide vatanımıza , karşılığı para olmayan hizmet için herkesin bir çivi çakma zamanı geldi de geçiyor. Tek ağızdan, herkesi kucaklayan yeni bir Milli Eğitim projesine var mısınız?

 

Saffet Kuramaz   

( Öğretici Ve Yaşanılır Milli Eğitim Projesi Gerekli başlıklı yazı safdeha tarafından 14.09.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.