Sevdayla bezenmiş,
Aşkla yıkanmış bir birliktelikti bizimkisi.
Araya uzun yıllar girmeseydi eğer.
Daha kaç mutlu anılar biriktirecektik kim bilir.

Ne vakit, ara koyduk muhabete.
Bir sandala binip yol aldık sanki gurbete.
Deli gönlümüz meyil etti hep esarete.
Bitti, bitmeyecek olan sevdamız.

İlk zamanlardaki halden eser yok.
İki yabancı gibiyiz, ilk kez karşılaşmışız sanki.
Yüzümüzde belirmese mazi, kimsenin haberi olmayacak.
Yüzümüze bakanlar anlıyor ancak.
Buhranla sonuçlanmış, kara yazgılı geçmiş. 

Yollar kısaydı kalpte sevgi varken.
Şimdi adımlar dahi uzun.
Her adımda araya asırlar giriyor sanki.
Ne kadar beklesekte umuttan bir haber.
Gelmeyeceği gerçeğiyle yüzleşiyoruz.
Bir kez daha bitiyoruz.
Yitiyoruz karanlıkta.
Geceden kovulmuş yıldızlar gibi.

Asırları deviren ağaçlar gibi,
Duruyoruz aşk şehrinin göbeğinde.
Aşktan eser kalmamış bir şekilde.
Maziye özlem duyuyoruz.
Gözyaşlarımızla ayakta duruyoruz.
Yok kimsemiz, birbirimizden başka.

Eskisi gibi olamayız bende biliyorum.
Yine de hiç memnun değilim yeni halimizden.
Bir duruşumuz olmalıydı oysa ahir zaman aşıklarına karşı.
Gittin işte, geride doldurulmayacak bir boşluk bıraktın.
Aldın benden sevgiye dair ne varsa,
Kala kala hüzün kaldı senden geriye.
Ne olur onu da çok görme bana.

( Kara Yazgılı Geçmiş başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 26.08.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.