Ötesizliğimi bastırmaksa,
Aykırı bir kelamı rahle
bilip
Edindiğim muteber
birlikteliğini yalnızlığın
Dolduruyorum hezimetle.
Dolduruşlarım boşluğa
isabet ettikçe
Ve boşluğu hoşlukla
doldurma çabam.
Abası yanık feryatların
da izini sürmekteyim:
Dün gibi terk edilmiş,
Ben gibi zayıf bir
takoz
Yine parmak arası
terliğine kaderin
Nifak sokulmuş bir
haykırış…
Edimlerin haddi hesabı
yok,
Alınmayan selamların da
hüznü yürek burktukça.
Zaman balyalarını
kenetliyorum aklımın halkalarında
Soyut gölgeler somut
varlığımı ihlal ederken;
Edindiklerimin erdemi;
Eremediklerimin kefareti
İçimdeki deniz
Belki de susuz bir
havuz
Hele ki tuzuna bandığım
yaşlarımda
Yasların tahakkümüne
çentik attığım
O esaret.
Yaz sabahlarından asla
hoşnut değilim,
Yaza yaza bitiremediğim
hikâyeler,
Yazmakla yanmak
arasında gidip geldiğim o döngü:
Hele ki marifet bellediğim
maharetleri
Akıl oyunlarında
şizofrenik bir tılsıma mıhlanıp
Boca ettiğim günü
birlik mutluluklarım.
Kayıtların teberrüzü,
Yanıkların acısı,
Kazıntı misali
teknelerde yanan ateşten gömlek
Yine peşine düştüğüm
aşklara nazire eden
Çocuk çelimsizliğinde
Bayat tefrikası
Yürek mahkûmlarının
sağaltmakla
Sağ kalmak arasında
geçirdiği o tereddüt.
Şimdilerin eskisiyim;
Eskilerin yeni yüzü
Ve yüz vermediğim
aşklara kayıtsızlığımı
Yeni yeni kayıt altına
aldığım.
Sonlara meyyal her hikâye
mademki haznem,
Mademki gözümde hale
Yüreğimde sure yüklü
yetim acılarım
En kıdemli rahle
Yine vakur sezilerimde
Ölmeye dair her gün
bitiminde
Sunduğum şu bayat
reçete;
Adı olmayan aşklara
kucak açan
Çocuk neşemde
kaybolmaya aday sair gölge
Yine kıblemde ve
sinemde saklı her hece.