Değişmez yasadır
İnzivada ateşini yitirir duman
Dişleri kenetli ağızdan düşer küflenmiş kelimeler
Minareler dar gelir kutsal kılıflarına
Ve dıştan çekilir artık perdeler
Künyesinde k e ş k e saklıdır her ömrün
Uğultuya varis olur çığlıklar
İki dişin arasından sökülür sus payı
Ve düşlerin sürmeli gözünden düşer ağırlıklar
Islanmış gecelerin demini süzer şafak
Sabrın cüzüdür artık beklemek
Vurur saat on/ b i r i
Ve ecelini nakış nakış kusar k e l e b e k
Menzili tükenir dikensiz yolların
Damarları şımaran bedene iner bir tokat
Kırılır ıslak suskunluğun fay hattı
İnceldikçe incinir h a k i k a t
Bir çay içimliği dinginlikte
Faili meçhul çığlıklar siner e y v a h a
İlikleri üşür zarif yangınların
Dualar sürülür vebali pay edilmiş gün'aha
Islak yağmurla yoğrulur iz sürgünleri
Gittikçe belirsizleşir korkuların e ş g a l i
Ağızlarda büyüyor kızgınlık tonlamalı kelimeler
Ve aklı felç eder yüreğin i ş g a l i
Sayıklaması bitmez çöldeki kumun
Düşlerle ödenir maviliğin mehri
Tüm renk tonlarını yitirir gözlerdeki fer