Batının, ya da gelişmiş ülkelerin kanunlarına bakın, söylemlerini inceleyin ne kadar insanlık dolu değil mi? Hani dersiniz ki, yaşadığım memlekete lanet olsun, Müslüman ama ne insanlık dışı şeyler oluyor, ne verilen sözler tutulmuyor ne de ahlaki çöküntüye çare bulunuyor.
Hani o ülkelere gidince, her
yerde insanlık manzaraları… Söylenenleri de yaşıyorlar… Hani kanunları öyle
düzenlenmiş ki, insan istese de bunları ihlal edemiyor. Bizde ise,
kanunlarımızda öyle boşluklar var ki, hırsız çalıyor iki günde dışarı çıkıyor,
adam öldürüyor müebbet hapisle, çalışmadan besleniyor… Adam esrar satıcısı 2
yıl yatıp tekrar içimize karışıyor. Yaymadığı
fitne kalmıyor gençliğinde, olgunluğunda her ne hikmetse ahlak dersi veriyor,
gençler onu örnek alıyor… Şu Cuma günü olmuşuz olmayım diyorum. Düzelecek diyorum,
tesellim bu.
Ama aynı batı, evinde insan
öldüren terör örgütlerini besliyor. Silahlandırıyor, eğer sömürecekse o ülkeye
sürüyor, savaştırıyor, masumları öldürüyor; sonra bir baba şefkati ile o
teröristleri tok edip, insanlığı getirme bahanesi ile o ülkeyi sömürmeye başlıyor.
Tıpkı her fındığı kıran kadın sanatçıların olgunluğunda örnek alınmasına
benzeyen tarzda… Kendi ülkesinde sonsuz özgürlüğü veren, her refahı daha da
artıran bu ülkeler nasıl oluyor da, duygudaşlık yapmayıp; başka ülke insanının
insan gibi yaşamasına engel oluyor? Hani sen ne güzel konuşuyordun, insanlık
dersi veriyordun?
Irkçılık, kendi ırkından
olmayanın insan olmadığını varsaymasıdır. Üstün ırk kavramıdır. Batı, kendini
üstün ırk ve gerçek insan gibi görüyor, kendi ırkından olana ise insan
olmadığını varsaydığı kaynaklarını kendi ırkına kaydırarak; bir nevi başka insanların
bir nevi hayvan olduğunu varsayarak, nasıl yaşarsa yaşasın bize ne ki… Diyor!
Hani evrensel insan hakları vardı! Hani Birleşmiş Millet vardı! Sakın kanmayın
bu ifadelere, adı var, ruhu yok… Tıpkı kurulan birlik, vakıf benzeri şeylerin
yöneticisi olmayı kendine siyasete ve zenginliğe adım atmak için gören kişiler
gibi… Bunları bu birlik ve vakıfların sorunlarını çözmek gibi gayeleri yok.
Oraya ismini duyurmak, kendi sömürüsünü ve çıkarını kurmak için kazanma yarışı
içindeler… Batı’da bunu yapıyor… Habire birlik tesis ediyor, habire kararlar
alıyor ve bunun sonucunda da dünyayı sömürüyor el altından… Savaşanı, zalimi
kınıyor… Ceza ver diyorlar, onunla savaşmak için karar al diyorlar, cevapsa
manidar, biz ancak bunu diyebiliriz. Yaptırım gücümüz de yok… Eğer sen bir şey
yapamıyorsan, niye varsın ki? Kara para aklama gibi… Adam parasını o vâkıfa
bağışlıyor, sonra da onu kullanıyor, üstelik bir vergi vermeden!
Eğer Müslüman üzerindeki kara bulutlar,
ilk önce yağıp sonra kalbimize rahmet edecekse; bunu reçetesi, Müslümanların
tek dilden-Kur’an ve sünnet ile konuşmasıdır. Bu çerçevede birlik ve beraberlik
içinde bulunmalıdır. Parça parça küçük devletler şeklinde yaşamak yerine, ortak
bankası, ortak aklı, ortak ideali olmalıdır. Parası, savaşıp, tüm dünyaya
hükmettiğini zanneden uyanıkların banklarında bulunmamalıdır. Müslümanın parasıyla güçlenip, yine Müslümana bu
gücüyle zulmedilmeyi görmelidir Müslüman halklar… Yetişmiş bilim adamları,
verilen paraya kanıp, bu zalim ülkeleri güçlendirmemelidir. Kendi vatandaşı
okumayıp, en kolay işlerde yaşamını sürdürürken, bin bir cefa ile okuyup, çok
maaş ile kandırılıp çalışmamalıdır Müslüman. Müslüman eğer güçlüyse, o gücünü
kendi dinamiğinde kullanmalıdır. Gidin batıya, aklı da, sermayede de, çalışan
da, Müslümanlardır. Orada yöneten ise, Müslümanları yöneten o ülkenin
sahipleri, zalimlerdir.
Müslümanlar ne zaman zalime
hizmet etmeyi, onu güçlendirmeyi keserse, savaşlar biter, dünyaya İslam ve
Allah’ın rahmeti yayılır. Her Müslüman eline cebine ve kalbine koysun, çıkarsız
Allah için ne yapıyor, kime hizmet ediyor, hangi güzelliği seyrediyor ve derdi
yalnızca Allah rızasıdır… Biz eğer Allah rızası için mücadele etmiyorsak, İslam
kardeşliğini tesis etmiyorsak, öldükten sonra nasıl bir cennet sevdası ve
yangınlığı ile Allah’tan onun aşkını isteyeceğiz? Bugün Cuma ve lütfen ne
yazdıysam düşünelim ve yine Bakara süresinde geçen şu ayeti düşünelim “… Biz Allah’a aitiz ve ona
döneceğiz!” bundan başka yol u var ki? Uyan, uyan gaflet uykularından ey
Müslüman… Uyan… Selam ve dua ile…
Saffet Kuramaz