Serbest Kürsü / Söyleşi

Eklenme Tarihi : 27.06.2017
Okunma Sayısı : 1669
Yorum Sayısı : 1
HİÇ  BİRİMİZ  BİR  ŞEHİDİN  ACISINI  ONLARIN SİLAH  ARKADAŞLARINDAN  DAHA  FAZLA  HİSSEDEMEYİZ

Aslında  bu  yazıyı  bolca  fotoğraf  ile  süslemeyi  düşündüm  önce.  Fakat  daha  sonra  bunun  bazı  sakıncaları  olduğunu farkettim.  Çünkü  bir  evladımı  hiç  istemeden  hain  terör  örgütlerinin  hedefi  haline  getirebilirdim. ( O  bakımdan  yine  konu  ile ilgili olan  ama  bir  başka  ve  tek  fotoğraf  koydum  yazıma.)

Aslında  o  evladım  her  gün  o  terör  örgütleriyle  amansız  bir  mücadelenin,  acımasız  bir  savaşın  içinde  ama  yine  de  izinli  olduğu  günler  var.  Sivil  olarak  gerek  kendi  memleketinde  gerekse  yurdumuzun  herhangi bir  noktasında  gezdiği  doşaştığı  günler  var.  Bir  hain  domuzun  kahpe  saldırısına  uğramasından  korkarım kılına  bile  zarar  gelmesini  istemediğim  evladımın.

Evet  o  hiç  bir  zaman o domuzların  yaptıkları  ve  yapacakları  kahpeliklerden  korkmaz  ama  ben  korkarım  ona  bir  gülün  dikeninin  bile  batmasından.

Ne  mi  anlatmaya  çalışıyorum?  Şu  anda  Uzman  Çavuş  olarak  vatan  savunması  yapan  bir  evladımdan(  Öğrencim ) bahsediyorum. 

Eğer  yazıma ona ait  fotoğrafları koymaya  cesaret  etseydim  dört  tane  fotoğraf  olacaktı .

Şimdi  denilebilir  ki  ''  Hocam !  O  delikanlı,  bahsettiğin  fotoğrafları   korkmadan  yayınladığına  göre  sen  de  yayınlayabilirdin''    

Dediğim  gibi, o kormaz.  Ama  onun  arkadaş  grubu  içinde  hain  de  olmaz.

Onun  arkadaş  grubunda  hain  olmaz  da  bu  sitede  mi  hainler  var?  Bundan  mı  çekiniyorum?  

Hayır.  Ben  bu  sitede de  hainlerin  olabileceğine  inanmak  istemiyorum.  Ama  sitede  yazılan  yazıların her  gün  400.000  civarında  insan  tarafından  okunduğunu  nazar-ı  dikkate  alırsak  temkinli olmakta  fayda  var  diye  düşünüyorum.

Şimdi  gelelim  buraya koymadığım  o  fotoğraflara ve  fotoğrafların  altındaki  mesajlara:

Birinci  Fotoğrafta  bu  aslan parçası  Uzman  Çavuş öğrencim  ve  bir  arkadaşı Hakkari'de  yüce  bir  dağın  başındalar.  Ellerinde   silahları,  başlarında  miğferleri,  sırtlarında  diğer  teçhizatları  ile  Bozkurt  Selamı  veriyorlar.

Fotoğrafın  altındaki  mesaj   şu: 

 ''Çekeceğin çileye aşık olursun(Dağcı Komandolar) ''

Aslında herşeyin  özü  ve  özetidir  bu  mesaj.  

Ne  mutlu  biz  öğretmenlere  ki   çekeceği çileye  aşık  olan  bir  nesil  yetiştirmekte  bir  nebze  dahi  olsa  payımız  olmuş. Yunus  gibi  sevdalı,  Ulubatlı  Hasan  gibi  deli  serdengeçtiler  yetiştirmişiz.  

İkinci  fotoğrafa  geçelim:

O  fotoğrafta  bu  kahraman  vatan  evladı  yine  dağların  zirvelerinde  iki  diğer  arkadaşıyla  birlikte.  Evladımın  elinde  bir  keskin  nişancı  silahı  var. Arkalarında genişçe  bir  çadır...  Arkadaşlarından  biri  kocaman  bir  dürbünle  etrafı  kolluyor. Üçüncü  arkadaşları  ise  o  ortam  çok  doğal  bir  ortammış  gibi  cep  telefonuyla  birilerine  (  her  halde  yavuklusuna )  mesaj  yazıyor. (  Ya  da   başka  bir  şey  yapıyor  ama  ben  öyle  görüyorum  fotoğratfan )  

Neye benziyor  biliyor  musunuz?  

Hani Mutafa  Kemal  Atatürk   anlatmıştı  ya  Çanakkale Savaşlarında  bir  olayı.  Aynen  o  gibi:

O  olay  mı?  Yazayım  hemen:

Bizzat  Mustafa  Kemal  anlatıyor: 

''Size  Bombasırtı  Olayını  anlatayım  mı?  

Karşılıklı siperler arasındaki mesafe  sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına hepsi düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor fakat nekadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur’an-ı Kerim okuyor ve Cennet’e gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. Yirmi düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor... İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

14  Mayıs 1915  Mustafa  Kemal

Şimdi  öğrencimin yayınladığı  fotoğrafın  altındaki  yazıyı  okuyalım:

''Sadakatin olduğu yerde hiç kimse kaybetmez.Bize gözü kapalı güvenenler lazım...Biz sevdiklerimiz için kefeni giyeli çok oldu''

Bu  aslanlardaki  ruhun, Çanakkaledeki  atalarının  ruhundan   farklı  olduğunu  kim  söyleyebilir? 

Gelelim  üçüncü  fotoğrafa. 

Üçüncü  fotoğrafta  Uzman  Çavuş  olan  bu    değerli  evladımın  yanında  '' Devrem''  diye  hitap  ettiği  bir  arkadaşı  var.   Her  ikisi  de  gülüyorlar.  Yüzlerinde  mutlu  bir  tebessüm  var.  Ancak  fotoğrafın  altındaki  yazı  yüreklerimizi  dağlıyor.

Şunları  yazmış  evladım:

''Yıl 2015 Keskin nişancı  Atışları... Devremm keşke yanımda olsaydın. Yine birlikte gülerek atışlar yapsaydık Mehmetimm. Bugün tam şehit olalı 1 yıl oldu. Özledim be devremm.  Yanaklarına vurarak sıkarak sarılıp öperdim.  Ruhun şad olsun Mehmet'im. Yattığın yerde rahat uyu. Bizler buradayız mekanın cennet olsun Vatan sağolsun''

Evet.  Şehit  Uzman  Çavuş  Mehmet  Aslangiray'ın  şehadetinin   üzerinden  bir  sene  geçmiş.  Arkadaşı  olan  öğrencimin  acısı  daha  taptaze  ve  son  sözü  ''Vatan  Sağ  Olsun''  

Sorarım:  Hangi  birimiz  bir  şehidin  acısını  onunla  aynı  sevda  için  savaşan  bir  arkadaşı  kadar  yakından  ve  derinden  hissedebiliriz?    İnanın  bana  o  şehidin  anne- babası,  çok  yakınları  bile  böyle  bir  acıyı  o  şehidin  silah  arkadaşları kadar  yakından  ve  derinden hissedemez. (  Bu  benim  kanaatim  tabii  ki ) ''

Ve  son  fotoğraf...

Uzman  Çavuş  evladım  yine  bir  arkadaşıyla  birlikte.  Yüzlerinde  yine  gülümsemeler.  

Evet... Yine  dağlardalar,  ellerinde  yine  silahları  ve  gülümsüyorlar.  Gözleri  ışıl  ışıl.  Üçüncü fotoğrafı evvelki gün paylaşmış  olmasına karşın  dördüncü  fotoğrafı  dün,  yani  Ramazan  Bayramının  birinci  günü  ( 25.06.2017 )  paylaşmış.

Fotoğrafın  altına  yazdıkları  ise  şunlar:

''Türkiye Cumhuriyetinin bölünmez bütünlüğünü sağlamada Atalarımızdan devr aldığımız sancağı taşıma görevi bir taraftan ailelerimizden uzak olmanın burukluğunu yaşarken TSK gibi büyük bir ailenin çatısı altında Vatanımızın ve Milletimizin huzurunu sağlamada aldığımız bu görevin gururuyla herkese sağlıklı mutlu huzurlu Bayramlar diliyorum''

Evet...Herkese  sağlıklı, mutlu,  huzurlu  bayramlar  diliyor  asker  evladım.  Sayfasında  daha  pek  çok  şehit  arkadaşının  arkasından  göz  yaşı  döken  bu  aslan parçası,  bayramın  birinci  günü  herkesin  bayramını  kutluyor.  Hem  de  en  güzel  gülümsemesiyle.  ( Ki her  zaman  güler  o  güzel  masmavi  gözleri ) Arkadaşı  da  öyle...

Bombasırtı  Olayı  ve  Çanakkele  ruhu  demiştim  ya.  Yine  Çanakkale  Savaşları  ile  ilgili  bazı  bilgilerle  noktalıyayım.

1-  Atatürk'ün  Bomba  Sırtı  olayını yaşadığı  gün  yani  14  mayıs  1915 i  15  mayıs  1915 e bağlayan  gece   Regaip  Kandiliydi ( Hicri  Takvime  göre  7  Recep  1333 ) 

2- Seddülbahir'de  düşman  kuvvetleri ilk  püskürtüldüğünde takvim  yaprakları   10  Haziran  1915  idi  ve  o  gün Miraç  kandiliydi  (  27  Recep  1333 )

3-  28  Haziran 1915 de  Düşmanın  Seddülbahir'den  tamamen  temizlendiği gün  Berat Kandiliydi  (  15 Şaban  1333 )

4-  Takvim  yaprakları 8-9  Ağustos  1915 i  gösterdiğimde  Mustafa   Kemal  Anafartalar  grup  komutanlığına  getirilmişti . Aynı  gece Kadir  Gecesiydi (  27  Ramazan  1333 ) 

5-  Mustafa  Kemal  önderliğinde  Türk  askeri  9  Ağustosta  I.  Anafartalar,  10  Ağutosta  Conkbayırı  zaferlerini  kazandı. İki  gün  sonra  12  Ağustos  1915  de  ise  Ramazan  Bayramı  vardı.   

Kahraman  Mehmetçik  ''  Binlerce  şehidimiz var.  Bu  gün Bayram  olmaz''  Demedi.  Bayram  Namazını  da  kıldı,  Zafer  Duasını  da  etti (  Yukarıdaki  fotoğraf.) 

Bizim  ''  Bayram  Kutlaması''  Derken  kastımız  bu.  Yoksa  Ramazan  ayı  boyunca  Ramazan'a  da,  Ramazan  orucuna  da  her  türlü saygısızlığı  yapıp  bayramda  tatil  beldelerine  akarak  sabahlara  kadar  içip  eğlenenler,  ya  da  Kurban Bayramının  bir  hafta  öncesinden ''  Kurban  cinayettir''  Diye  yayına  başlayıp  bayram  günü  yine  tatil  beldelerinde  en  nefis  kepapları    rakı-  şarapla  birlikte  zıkkımlananların  yaptıkları  kutlamadan  bahsetmiyoruz.   

Aslında  söyleyebileceğim  çok  şey  var  da  bu  kadar  yeter  sanırım.  O  aslan  parçaları  söylenecek  sözlerin  en  doğrusunu  ve  en  güzelini,  en  anlamlı  şekliyle  söylemişler  zaten. 

( Hiç Birimiz Bir Şehidin Acısını Onların Silah Arkadaşlarından Daha Fazla başlıklı yazı Sami Biber tarafından 27.06.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.