Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 10.04.2017
Okunma Sayısı : 3467
Yorum Sayısı : 2
YAŞA  MUSTAFA  KEMAL PAŞA MI?  KADER  BÖYLE  İMİŞ  EY  GARİP  ANA  MI?  YOKSA  ''İZMİR  ARTIK  HÜRSÜN  BU  DEĞİL  RÜYA''  MI?

Ucu  her  ne  kadar  günümüzdeki  siyasi  söylemlere  ve  tartışmalara  dayansa  da  o  kısma  girmeden  İzmir  Marşının  hikayesini  anlatmaya  çalışacağım  sizlere. 

Yalnız  benim  anlatacağım  İzmir  Marşının  hikayesi  Yılmaz  Özdil'in  anlattığı  İzmir  Marşının  hikayesinden  çok  farklı  olacak.  Zira  o  aslında  İzmir  Marşının  hikayesini  değil  İzmir'e  15  Mayıs  1919 da  Yunan  askerinin  ayak basmasından yine  Yunan  ordusunun  9  Eylül  1922  de  İzmir'den  denize  dökülmesine  kadar  olan  safhada  İzmir'de  yaşananları  anlatırken  ben  doğrudan  doğruya  İzmir  Marşının  hikayesini  anlatacağım ama  bu  arada  Yılmaz  Özdil'in  o  konuşmasını  dinlemenizi  de  önemle  tavsiye  ederim.  Şu  linkten  bulabilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=gfauul37VqM

Benim  anlatacağım  İzmir  Marşının  hikayesine  gelince:

I.  Dünya  Savaşı  yıllarında  Almanya'nın  Saksonya  Devlet  orkestrası  şefi  olan Kurt Striegler, önce savaşın  acılarını  daha  sonra  da  kazanacakları  zaferin  coşkusunu  yansıtacak  bir  eser  meydana  getirmek  için  çalışmalara  başlar.  Gerçekten  de  iki  bölümlük  eserinin  ilk  bölümünü tamamlar  ama  ikinci  bölümü  yazmak  için  1918  yılına  kadar  bekler.  İllevelakin 1918  yılı  Almanya  ve   müttefikleri  için  zafer  değil  yenilgi  getirmiştir.  Almanya  ve  müttefikleri ,  imzalamak  zorunda  kaldıkları  barış  antlaşmalarına  boyun  eğerler. Ancak  sadece  Türkler  savaşı  devam  ettirmektedir.  

1918  de  başlayıp  1922  de  sona  eren ve  Türk  Milletinin  Kurtuluş  Savaşı  adını  verdiği  savaş  sonrasında  zafer  Türklerindir.

Alman  Besteci,  kendi  milleti  için  düşündüğü  zafer  utkusunun  marşını Almanlarla  birlikte  savaşmış  bir  başka  millet  için  besteleyebilir  artık  ancak  bu  besteye  Türkçe    bir  güfte  lazımdır.  

Kendisine  o  sırada  Almanyadaki  gazetelerde  Türkçe  yazılar  yazan  Mustafa  Nermi Bey'i  önerirler.

Sonuçta  Mustafa  Nermi  Beyin  sözlerini  yazdığı  İzmir  Marşı  ya  da  Türk  İzmir  Marşı  bestelenir.  

Bu  marşın  sözleri şöyledir.

Karanlıklar üzerinden çekilince
Ak bir tan müjdeledi ulu bir günü
Hür uyandın, arkanda kanlı bir gece
Gördün güzel İzmir kurtuluş gününü
Bir gün ki solmayan ışıklar önü

Yıldızlar örsün bir zafer tacı sana
O kan, yangın ve tufan görmüş yıldızlar
Akdeniz, Türk denizi senin karşında
Sahiline mağrur dalgalar yuvarlar
Selamlar seni en şanlı asırlar

İzmir artık hürsün bu değil rüya
Türklük dirildi kurtuluyor Asya
Türk İzmir şan gör ebediyen yaşa

Eser  ilk  olarak  7  Haziran  1923 de Almanya'da  Dresten'de  sahneye  konur.  

''Türk  İzmir  Marşı''  olarak  bestelenen bu  marş  9  Eylül  1927  de  İzmir  Tepebaşı  Asri  Sinemasında  da  sahneye  konur.  Eseri  Cumhurbaşkanlığı  Orkestrası  seslendirirken  Orkestra  şefliğini  ise  eserin  bestekarı  Kurt  Streiger  yapr.  

İzmir'in  düşman  işgalinden  kurtuluşunun  5.  Yıldönümü  münasebetiyle  Türkiye'ye  gelen  Alman  besteciye  Atatürk,  kendi  imzalı  bir  resmini  verirken  bestekar  da  eserin  notalarını  verir.  Bu  eser 1932  de Viyanada da çalınır  ve  oldukça  ilgi  görür...

Geniş  bilgi  için : http://www.muzikegitimcileri.net/forum/viewtopic.php?f=2&t=227

Ancak bizim  bu  gün  bahsettiğimiz  İzmir  Marşı  bu  değildir.  

Bu  gün  bahsettiğimiz  İzmir  Marşı  hepimizin  bildiği  ''İzmir'in  dağlarında  çiçekler açar ''  Diye  başlayan  marştır.

Ancak  bu  marşın  orijinalinde  sözler  '' İzmir'in  dağlarında  çiçekler  açar''  Diye  değil  ''  Kafkasya  Dağlarında  Çiçekler  Açar''  Diye  başlar.

Evet  bizler  her  ne  kadar  Türk  ordusu  9  Eylül  1922 de  ''İzmir'in  dağlarında  Çiçekler  açar ''  marşı  ile   İzmir'e  girdiğini biliyor  isek  de  marş Anadolu'yu  çılgın  bir  savaşa  sürükledikten  sonra    Anadolu  dışında  Ruslara  karşı  yine  çılgınca  bir  mücadeleye  girişen,  başlarda  başarılı  da  olan  ama  bir  Ermeni  çeteci  tarafından  şehid  edilen  Enver  Paşa'ya  ithaf  edilmiştir.

Enver  Paşa 1918 de imzalanan  Mondros  Ateşkes  Antlaşmasından  sonra bir  Alman  torpidosuyla Almanya'ya  kaçtı.  Daha  sonra  Rusya'ya  geçti. uzun  uzun  yazmaya  gerek  görmediğim  bir  çok  maceradan  sonra Ruslarla amansız  bir  mücadeleye başladı.

 1922 Şubat’ında komutasında topladığı Basmacı birlikleri ile Duşanbe’yi ele geçirdi ve oradaki Sovyet garnizonunu tutsak aldı. Ardından Horasan üzerine yürüyerek Kızıl Ordu birliklerinin Buhara ve Horasan’dan çekilmelerini istedi. 28 Haziran 1922’deki Kafiran Savaşı’nı kaybettikten sonra dağlara çekilmek zorunda kaldı. 4 Ağustos 1922'de Kurban Bayramı sırasında Tacikistan'da, Belçivan yakınlarında Agop Melkovian komutasındaki Bolşevik Ruslara karşı yapılan bir çarpışmada üzerine düşen havan topuyla hayatını kaybetti.

İşte  Enver  Paşa'nın  Ruslara  karşı  ilk  başlarda  elde  ettiği  bu  kısmi  başarılar üzerine  bu  gün  İzmir  Marşı  olarak  bildiğimiz  marş  bestelendi.

Marşın  kimin  bestesi  olduğu,  söz  yazarının  kim  olduğu  hakkında  çok  farklı  rivayetler  olduğu  için  o  konuya  da  girmiyorum.  Kısacası  anonim  bir  eser  ve  son  düzenlemesini  Muammer  Sun'un  yaptığını  biliyoruz

Marşın  sözlerinde  Enver  Paşa'nın  adı  hiç  geçmez.  Müziği  hepimizin  bildiği  ''İzmir'in  dağlarında  çiçekler  açar''  Marşının  müziği olduğu  halde  sözleri  aynen  şöyledir:

Kafkasya dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda, sırmalar saçar.
Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar

Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana.

Kafkasya dağlarında oturdum kaldım
Sehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları ben bağrıma bastım

Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana.
Türk oğluyum ben ölmek isterim
Toprak diken olsa yatağım yerim
Allah'tan utansın dönenler geri

Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana

Kafkasya dağlarına bomba koydular
Türk'ün sancağını öne koydular
Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular

Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım helâl olsun güzel vatana.

Türk ordusunun  9  Eylül  1922 de  İzmir'e  girmesinden  sonra  marşın bestesine  dokunulmamak  kaydıyla  sözlerinde  ufak  bir  iki değişiklik  yapılarak  söylenmeye  başlandı  ve  marş  şu  şekli  aldı:  

İzmir’in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa

İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa

Türk oğluyum ben ölmek isterim. 
Toprak diken olsa yatağım yerim. 
Allahından utansın dönenler geri 
Yaşa Mustafa Kemal Paşa,yaşa 
Adın yazılacak mücevher taşa

Peki  hangisi?  

YAŞA  MUSTAFA  KEMAL PAŞA MI?  KADER  BÖYLE  İMİŞ  EY  GARİP  ANA  MI?  YOKSA  ''İZMİR  ARTIK  HÜRSÜN  BU  DEĞİL  RÜYA''  MI?

Hepsi..
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türk  İzmir  Marşı  için  bakınız:  https://www.youtube.com/watch?v=GfTldrCIs_0
''Kafkasya  Dağlarında  çiçekler  açar''  Marşı  için  bakınız:  https://www.youtube.com/watch?v=iASMFi1H8zw
''İzmir'in  dağlarında  güneşler  açar''  Marşı  için  bakınız:  https://www.youtube.com/watch?v=2SpNgq7OMlw

( Yaşa Mustafa Kemal Paşa Mı? Kader Böyle İmiş Ey Garip Ana Mı? Yoksa ' başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10.04.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.