Ozan...
Yalan dünyadan
Usandım, doydum der
Çektiği cefa ve çileyi aşikar eyler
Yaşamak için sancı çeker, sabırla umut eker
Yaptığı güftelerin her hecesinde gözyaşı döker
Aldanmış sa şeytana çaresizliğinde söz eder, bilinci tazeler
Hak kapısından gayri yol bilmem der, yalnızca ondan affı mağfiret diler
Her ne yaşamışsa metanet içinde derd-i gamını döker, yaşamak için yaşamayı ret eder
Ne...
Hasret-i dildar ile
Giryan olayım, ne de aklı karartayım
Canan ise ibreti nazar ile bakayım, inanayım
Gül-i nihal olarak koklayıp, naifliğinde huzur bulayım
Tek dünya saadetine kanmayım, dareyn için başıma taç yapayım
Bir ruh, bir gönül, bir vicdan olmanın umutlarını her fırsatta koruyayım
Beni benden alan, cehlimi aşikar kılan asabiyeti, hiddet ve öfkeyi taliplisine bırakayım
Asla...
Yorulamam
Böyle bir hakkım olduğuna inanamam
Temaşa ettiğim ayetleri gördükçe dayanamam
Gözlerim kapansa bile, umutlarımı, ufkumu uyutamam
Beşerdim, sonra insan oldum, kul olamak için yolunda umutlandım
Okumaya, anlamaya, tanımaya, emin olmaya çalıştım, zandan arındım
Zihnimde ve sinemde ne kadar israiliyat varsa boşandım, işte o zaman yaşadım
Okumadığım veya okunanı anlamadığım, aklıma hitap ettiği halde sorgulamadığıma inandım
Zehabın, cehaletin bağrında umuda nasıl bağlanırdım, arzuyu, hevesi karıştırdım, kendimi nasılsa bir şey sandım