Öylesine güzel yağıyordu ki yağmur, arabamdan indim. Gömleğimi çıkarttım, yürüdüm ormanın içine doğru. Her dala düşen taneler, başka bir beste ve mesaj verir gibiydi… Sanki onu dinleyeni işitiyor ve konuşuyordu. Kulak verdim sohbetine, “Ben falan meleğim!” diyordu bir tanesi, insanların mahvettiği, yaşanmaz kıldığı şu havayı temizlemekle görevlendirildim. “Sakın sigara içme, ateş yakarsan dumanını azalt, karıştırma kimyasal maddeleri akan sulara… İnsanlar rahat nefes alsınlar ki, Allah'ı anıp yaşadıklarına da, yaptıkları ibadetlerine de yanlışlıklar girmesin, kötülükler bulaşmasın. Yaptıkları ibadetlerden haz alıp, şükür dolu yaşasınlar… Hava kirlendikçe, nefes almakta zorlandıkça, yanlış yollarda hayatın içine kolayca giriyor, her türlü yalan, dolan, kul hakkı,  yasaklar hayat buluyor, üstelik bunu yaparken doğalmış gibi geliyor…”  Dinledim ıslanırken, o temmuzun sıcaklığında. O kadar rahatladım ki…

 

Akan nehre baktım, zaman geçtikçe hacmi büyüyor ve dehşetli hal alıyordu. O an nehirden bir ses geldi. “ Korkma benden, ben insanın pisliklerini topladıkça büyüyorum. Lütfen benden uzak dur, eğer içime girersen, bu pislik seni kendine çeker, bu yerlerden gitmemek için can çekişiyor ve direniyor. Acaba diyor, bu giderayak gidişimde, başkalarını da kaderime ortak eder miyim diye kabarıyor. Yok mu bir canlı, bir insan diye telaş içinde sinirinden coşuyor. Ben onu zor tutuyorum içimde. Lütfen onları yok edene kadar benden uzak dur.” Bu korkunç görüntü gittikçe artıyor, kabaran görüntüsünden birçok damla bedenime geliyor. Adeta yapışıyor. Nehir haklı, bu gidişe uzaktan bakmak lazım.  Uzaktan bakıyorum. Gök gürültüsünü andıran bir ses, o nehrin içinde giden kötülükle savaşın bir yansıması sanki. Çağlıyor ve kalbime korku salıp, dağlıyor.   

 

Gök gürüldüyor. Her sesinde, “Ey insan gizlen bir yerlere, sana zarar vermek istemiyorum. Şerre bulanmış şeytanlara, cinlere korku salıyorum. Onları sarsıp, akan nehre atıyorum. Düştüğüm her yerde bilesin ki bir başka kötülük çağıldıyor ve boynunu kırıyorum. Düşen, yanan doğa değil, onun şekline bürünmüş kötülük… Onlar öyle fenalar ki, çok kişinin kafasını karıştırıp, günaha boğacaklar… Yakalayabildiğim kadarını yakalıyor ve yok ediyorum… Eğer kendini korumazsan, sana da zararım dokunabilir, koru kendini ne olur!” Öyle bir gürültü kopuyor ki, birkaç adım ilerde ağacı yıkıyor, yakıyor. Sonra nehir alıp onu götürüyor.

 

Bulutlar, “Hayat veren güneşe perdeyiz. Işık olmadan, insana hayat hakkı verilmez. O ışıktan herkes faydalanıyor, iyi de kötü de… Biz kötüleri biliyoruz. Onların kodları, yerleri, ecelleri belli… Ne zaman kötüyü temizleriz, tatlı bir yel ile bayram ederiz dans ede ede… Dağılırız. Güneş o zaman görünür, gökkuşağı mührü olur temizlendiğine dair yeryüzünün. Sonra, her dokunduğu yeşerir yeniden, insan oksijene doyar, tertemizdir doğa…”  Nehirde akış yavaşlamış, dupduru görünüyordu. Yeşil her şey, başını kaldırmış büyümeye başlamıştı. Esir edilen kötülük ortadan kalkınca doğa yeniden özgürlüğüne kavuşmuşçasına en güzel elbiselerini giyerek dans ediyordu, güneşin ışıkla bestelenmiş müziğinde.

 

Bende bildiğim şarkıları söylüyor, gördüğüm böğürtlenleri yiyerek dans ediyordum. Doğa gibisi, şerrin olmadığı, içinde rahmetin doyuma ulaştığı özgürlük gibisi var mıydı? Abdest alıyor iki rekât şükür namazı kılıyorum. Sonra uzunca dua ediyorum. “Gördüğüm, yaşadığım her anı, bu görünmez ruh âlemiyle el ele göz göze paylaşmayı bana her zaman nasip et!” diyorum Yaratanıma. Üstümü değiştiriyorum. Tertemiz olmuş fakat ıslanmış elbiselerimi iyice sıkıyorum ve çantaya koyuyorum. Biraz sonra, o doğallığın bittiği tozlu topraklı yollara kendimi bırakıyorum yeniden.

 

Yaşam devam ediyor işte, güzel denen şeyler unutulup, gölgelerinde günahla yaşamaya devam ediyoruz yeniden, gün ve gün boğulurcasına. Yine yağmur yağmalı işte… Ama uzun zaman geliyor bazen yağmıyor da… Kim bilir Allah, aklımızı kullanıp, şükrümüzü kontrol ediyor, sınav veriyor-kuraklığı!

 

Saffet Kuramaz 

( Yağmurlu Bir Gündü başlıklı yazı safdeha tarafından 20.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.