-“Dünyanın yoli biter derdi bitmez uşaklar” diye hayıflandı Hanım Hala. Derin bir nefes alıp ot biçmeye ara verdi. Bahardan yaza doğru taze çimenlerin kokusu köyün her tarafına huzur dağıtma görevini üstlenmişken Ormanlar canlanıyor, kahverengi dallar rengârenk dallara dönüyordu. Kuşlar neşeyle cıvıldarken yeni ekinler toprak anayı bağrından öpüyordu. 
-“Hey kurban olduğum rabbum. Gene gelduk bugünlere, nesipte varsa demek” diye iç geçirdi Şüküfe. Kahverengi gözlerini gökyüzüne dikip o derin mavilikte kaybolmayı arzularcasına gülümsedi.  
-“Aha, yakında dağlar çiçek açar yaylalara göçler başlar.” 
-“E kız hiç sorma, bu sene kaynanam diyi ki beni köyde birakma patlay canım. Dedım sen da hâklisin, yaylada pofur pofur eser adama rahatlar. Geçen sene rahatsizidi yaylaya gelma dedım oğa. Bu sene da mudaradır  da gönlüm el vermiy.” 
-“İlaçlarini kullanıysa bişe olmaz oğa.” 
-“Ama sade ilaçlan olmay ki, 7 günun 5 güni yağmurli oluy, soğuk oluy biraz da. Evde da durmay biliysin, dolanı duracak. Ya siğır beklicek ya gidecek bi yerlere. Yılların keyvani senca durur mi evde?”
-“Ne diyeyim kardaşım sen da haklisın. Dikkat edecek kendine, uşak değildır.” 
Kadınların, rüzgârın ve yaprak hışırtılarının eşliğinde muhabbeti yaptıkları işin gidişatını ve zamanı hızlandırıyordu. Hanım hala konuşmanın başında ettiği tek cümle dışında ağzını açmayıp derin düşüncelere dalmıştı. Yeşil gözleri ara ara nemleniyor biçtiği otlara dalıp gidiyordu. Dinç görünse de hem uykusuzdu hem yorgundu. Yaşı ilerledikçe gece uykuları yavaş yavaş kalkıyordu. 
-“Nenee!” diye seslenen torununun sesiyle irkildi hayal dünyası toz oldu o an. Torunu arkasından sarılıp gerdanını öptü. Bu nine-torun sevgisini izleyen konu komşu bir süreliğine de olsa kalplerinde sıcacık mutluluk huzur hissettiler.
-“Hayde nene gidelım daa yorulduk. Benım yukum hazır.” Dedi torunu.
-“Tamam Ayşem ben da geleyim.” Deyip yükünü düzeltip dilmaçla sırtına alıp birkaç komşuyla birlikte ormandan ayrıldılar. 
Ayşe; orta boylu, beyaz tenli, tıpkı ninesi gibi yeşil gözlü, zayıf bir genç kızdı. 25 yaşını doldurmuştu Ocak ayında. Kalandar’ın ilk gecesi yani Ocak ayının 13’ünde dünyaya açmıştı gözlerini. Alnına yazılı olan kaderden, başına geleceklerden haberi varmış gibi ağlamıştı bu bebek. Annesinin babasının biricik kızıydı. Ama daha fazla doyamadan kızına gözlerini sonsuza dek yummuştu. Babası haksız yere suçlanıp hapse girmişti. Fakat bu haksızlığa daha fazla tahammül edemeyen babası gururu için canına kıymıştı mahpus damlarında. 
Bu acılar için Ayşe çok küçüktü ve aklı kesmezdi. Tabi yaşı ilerledikçe her şeyi yavaş yavaş anlıyor, kabulleniyordu. En başında ağlamıştı zaten doya doya. 
Babaannesi onun her şeyiydi. 
Annesi, babası, ablası, ağabeyi, kardeşi. Bu koca dünyada birbirine sımsıkı sarılmıştı. 2 tane inekleriyle beraber yaylaya da çıkarlar mesireye de giderler. Ormana bağa bahçeye ve düğüne cenazeye. 
Çok kez şahit olmuştu ninesinin geceleri gizli gizli ağladığına. Çok kez şahit oldu korkularına. 
-“Ben ölünce torunum ne yapacak?” 
***
Eve vardıklarında ikindi okunuyordu. Parlak güneş köyün batısındaki koca ormanın üzerinden gülümsüyordu tabiat anaya. 
Beraberce inekleri sağıp yedirdiler ve eve çıkıp akşam yemeği hazırladılar. 
-“Ayşem” deyip yutkundu Hanım hala. Ayşe bir şey demeden ninesine sarıldı ve kırışmış yanaklarından iki kez öptü. 
-“Nenem kurban olurum.” Deyip daha da sıkı sarıldı. 
-“Hayat bu kızım, tozpembe değildır. Sevduklerın her zaman değişir. Yaşın hep aynı kalmaz, bu şartlar hep değişir. Her zaman güneş vurmaz, ya da kar yağmaz. İnsanlar değişir.” Deyip öptü sevgili torununun alnından. Gözleri nemlenmişti. Ayşe şaşkındı.
-“Nene sen ne diysin? Sen böyle konuşmazdın hayırdır?” diye sorunca ninesi gülümsedi ve:
-“İçimden böyle geldi.” Diye cevapladı torununu. Ayşe’nin yeşil gözleri kızarmıştı. Burnu yanıyordu. 
-“Bi daha böyle konuşma beni korkuttun!” deyip odaya geçti. 
-“Deli kız nolacak.” Diye fısıldadı yılların yürek yorgunu Hanım Hala. 
Aradan beş dakika geçtikten sonra Ayşe içeriden seslendi:
-“Ben yattım nene.” 
Yatsıyı kılmak üzere abdestini almaya giderken bin türlü düşünceler denizinde kulaç atıyordu. Dışarıya çıkıp bir süre gecenin sessizliğini dinleyip bir anlığına düşüncelerin gürültüsünden kaçmak istedi. Yapamadı.




( Yaza Doğru başlıklı yazı AyşegülAktağ tarafından 14.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.