Mahir’leştiğinden beri

Ve yolların hüseyin’e çıkınca

Daha bir katmerleşti davan

Daha bir büyüdün civanım

Gözlerin mavi değil dal boylum

Çınar uzunu can keskini yiğit efsunu

 

Bizi bugün güneşe çıkaracaklar

Sarı başak dalların rüzgârla seviştiği

Al basma gelinlerin yüz perçemi düştüğünde

Yusufçuklar uçuşacak bu kör galası camlardan

 

Önce ekmekler bozulacak dürmeç aralarından

Kızıl bir testide karanfil sunulacak/

Yüreğinde sevdayı yelken etmiş ömürlere

Annelere, kızlara, oğullara…

Yol gözleyen herkese/

Kurtlara, kuşlara, börtü böceğe…

 

Kolay mıdır?

Demiyorum

Çünkü bu yürek alışmadı ağaç gölgelerinde yatmaya

Akşam dolusu gecelerde müşkül olmadı

Başı düşmedi oyuklara her zaman dik

Her zaman hazır tetikte ayakları

                                                                                Kangrende olsa/

Şişse topukları

Sevda ulan bu…

 

Karanlığın ışığa sevdası

Diyetin ilahi adalete hükmü

Ne yazar bir celladın boyun askısı

Ve hüznümü seyretse ne  yazar

Yar kaçkını bir kunduzun gözleri

 

Kimseye inadım yok!

 

Eğer ayrık otları birleştirseydi dallarını

Ve uğur böcekleri bayraklarını dikseydi

En yüksek ve derin mevzulara/

O zaman kırılmazdı bir üveyik kanadı

Bir martı çığlığı geçmezdi aramızdan

Bizi biz yapan yaralarımızdan su içerdi bir serçe

 

Aynı göğün pırıltısında dalgalansaydı hürriyet…

( Deniz başlıklı yazı prens tarafından 1.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.