Üstünlüklerin taze bir gülümsemesi/

Biliyorum ki yağmur en acısını yıkar

En muhkem yerinden söker sevdayı

Saman sarısı zamanlar gebe çaresizliğe

Olgun yaraları yine katmer eder olgunluk

Bir dilin eğesinde sürtülür ahlar/

Ahlar kimliksiz/ahlar fakir…

 

Kaç kez ağız dolusu şarmutalar döküldü dilimden

Dedim ki; Sen kadiften olgunluk

Sen yaşlı buhran/

Siyahı çalınmış beyazın morun turuncusu

Oksijeni bir bedenin can torbasından…

Seni turunç bir bahçenin dallarında sevmek

Hormonsuz meyvaların cidarında…

 

Dil yangını buralar egosu kösnül gönül

Ferağında çimlenir ellerim/

Ellerim kepçe

Ellerim kazan

Bir dilin derdiğini bir dil çözer

Bir elin verdiğini görmezmiş diğeri…

 

“Dilenci çaremin sonsuz kadını

Gönül kuyularında Yusuf’um

Yalarım Züleyha…”

 

Kandır beni!

Memesini kaybetmiş bebeyim

Anasını yitirmiş bala/

Kuru gürültülerde çok evrildim

Yama tutmaz sokaklarım

Perdelerim zarsız…

 

Şimdi;

Kana hasret bir damarım

Soluğunda yıkıyorlar beni

Avazım çıkmadan/

Terli yüreğim…

 

Taze söğüt dalıyım/

Yağmurun ferağında çimlenirken ellerim…

 

         

 

( Yağmurun Ferağında Çimlenirken Ellerim başlıklı yazı prens tarafından 20.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.