Edebe Büründüm
O yarin...
Ne cemalini gördüm
Ne de nakşeden izlerini sürdüm
Edebe büründüm, sabra gömüldüm, sanki öldüm
Nasibin vakti için ümitlendim, hasretin didarından sürüklendim
Hangi kelama baksam, yanan hale acısam, hevesten kurtulup umuda adansam hürdüm
Adam olmanın derdi gamıyla zamandım, ancak insanlaştıkça farkını anladım, arlandım, sükuta kandım
Selçuklu...Dönemini okuyorumTemaşa ettiğim eserlerde kayboluyorumHayır ve hasenatın inkişafına hayretle bakıyorumKayseri'den kalkıp ta, Alanya kalesini fethetmeye gidene gıpta ediyorumFethetmeye ramak kala kalenin teslim edilmesi için koşulan şartları inceliyorumKral Alaattin Keykubata kızımı alacaksın ve fakat dinine karışmayacaksın, meram ve havalesini bize bırakacaksın diyorAlaattin Keykubat kralın kızını görünce, güzelliği karşısında şaşkınlığından Mahperi diyecek kadar ileri gidiyorVe onunla izdivaç kurarak saadet ve huzuru için gayret ediyor, nihayet o hanımdan bir erkek evladı olunca hanım İslamı seçiyor Hunat Hatun ismiyle hayratlar yaptırıyor( cami, medrese, hamam v.s) böylece Anadolu'nun bağrında silinmez izler bırakarak hayırla yaşıyor
Mustafa Cilasun
(
Edebe Büründüm başlıklı yazı
Yazan Adam tarafından
7.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.