Nasıl duymazlar nasıl, çocuk
çığlıklarını!
Ölüler kadar sağır duran
kalabalıklar.
Dalgalar bulamazken derya
sığlıklarını;
Toplasan tam olmuyor dağınık
ondalıklar.
Her sorti, uykusunda yerle bir eder
barkı,
Çığlıklara sığınmış evladının
üstüne
Kapanmış bir annenin gözünde büyür korku;
Zulmü katık yapıyor kutsal ana
sütüne.
Dini zulmüne sebep gösteren
mushafsızlar,
İnancın vicdandaki saflığından
beslenir.
Geceyi cehenneme çeviren
insafsızlar,
Gündüz sahte yüzlerle ölenlere
seslenir.
Bilmeli ki dağların dorukları kir
tutmaz.
Ölümle de silinmez ihanetin karası,
Bağrı güneş yanığı insanları
korkutmaz,
Hainin namlusundan çıkan kurşun
yarası!
Rüzgârın okşadığı tepeye ölüm hâkim.
Kan bulaşmış şehidin düştüğü
yapraklara.
Hala anlaşılmadı rüzgârı gömenler
kim?
Şehitlerin kanıyla ıslanmış
topraklara.
Coşari, bu günlerde haykırmak
zarurettir.
Vatan aşkı, toprakta can varsa
değerlidir.
Başkasının verdiği özgürlük
esarettir;
Özgürlükse; uğrunda kan varsa
değerlidir.
İbrahim COŞAR