GENÇLİK
Gençlik… Bir günlük süs misali geçip gider
ansızın. Sağlık, gençlik ve boş vakit üçlüsünün kıymetini bilen er kişi fıstık
gibi bir hayat sürer. Takvimi süpürdü mevsimler ve hasret altını çizdiğim
cümlelerde gizliydi. Güzeldir genç olmak, yetmişinde bile kıpır kıpır olursun
halen üretkensen. Ebedî gençlik ilim okumakla yücelir, akademik ruh karşısında
gömleğini yırtıp firar eder ölüm. Nura boyandı yollar ve nur doğdu gökdelenden.
Günde beş öğün Fatiha yemeği ile doydu
fidan gibi bünye ve kültürde tokluğunu ispatladı. Aç ile tokun oyunuydu
saklambaç, genç ile ihtiyarı körebe oynatır gibi ortadaydı. Hoştur üretken
olmak ve neşe saçar okuduğumuz her bir kitap bile. Madde ve ruh arasında bir
köprüdür hayaller. Mum alevindeki sarı hüzün, gençliğin deniz mavisi düşlerinde
yol alıp geleceğe yelken açar. Ruhu kalıpta dondurmak yerine onu sanatla
yoğurmaktır asıl hüner. Kefenin cebi yok ki cep delik olsun, genci de yaşlısı
da göç edecek bu dünyadan elbet. Yanan mum alevinde saklandı vücut ve mum ışığı
nur saçtı genç nesle. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni okurken tebessüm etti
dudaklar ve Türk genci dimdik ayakta okudu hitabeyi. Mehmet Akif’in İstiklal
Marşı’nı ezgiyle mırıldanırken mest oldu yurdumun insanı. Genç olmak böyleydi
işte.
Göze mil çekilse âmâ değildir sevgi.
Alevlerin raksı canlanır semada ve güneş sımsıkı sarmalayıp ısıtır heyecanlı
yürekleri. Cumbalı evin minik bahçesinde gizliydi belki de bir ömür mutluluk.
İplik iplik dikseler kalbi, Allah bize şahdamarımızdan da yakındır. Allah aşkıyla
huzur buldu gençlikteki aşk. O’nun sanatı kusursuzdu ve bizi yaratan yine O. Ellerim
kanat gibi uçacak cinstendi. Elimle yakaladım gençliğimi ve sımsıkı tuttum onu.
Yağız atlı süvari gibi uzaklara gitmesin diye durdurdum. Akrep ile yelkovan tek
noktada buluştu, zamanı tedbirli yakaladım. Kum saatini boşa harcamadan en başından
sahiplendim pırıl pırıl gençliğimi.