Öfkeyle bileyip kalemi mi bandım ıslak gözlerimin kan'çanağına dudak aramdan sıyrılan iki kelimeyle başladım ilk satıra b’ağırmadan, azarlamadan anlamlandırmaya. ellerimle duvara gölgeler yaparken, karamsarlığımı arka koltuktan istikrarlı seyreden babama ağıt olsun bu satırlarım. Bir bebeğin uykuya geçiş anındaki mırıldanması kadar benim bildiklerim Fazlası fırın tepsime sığmadı Bundandır ham kalışı cümlelerimin...
Tutunduğum şey kapı ardından anne sesi gıcırtısı, oda bir kelimenin ağızdan döküldüğü vakit kadar dar ve karanlıktı...
Sahi! Neydi zorluğu büyümenin Molasız anlatılır da; bir saat boyunca yürekler kanamaz mı? Büyümek dedim ya; On’a daha kaç vakit var? Ve ne kadar büyür çocuklar! Derinleşen yaraları nasıl atlatırlar? Omuz silkerek mi hayatın öğretmenliğine? Yoksa ağlayıp yastığını tekmeleyerek mi umutsuzluğun özsaygısının? Çekmecemde bir yığın anıdan birinin, basit ifadesine en ağır duygusal yükü ilave edip, en yaygaralısından çığırtacağım ses tellerimi Bütün kavgalar oyuncakları paylaşınca bitecek Annesiz(lik), babasız(lık) büyük bir olaya dönüşecek mutluluk, kanatlarımızın altından bir rüzgâr gibi esecek...
Uzun süre dişlerini fırçalayanların ağzı hâlâ kanar mı anne! Kafesteki kanaryanın gözleri ne renk bilemeyip, eldivensiz kalmışlığın soğuğunda elleri çatlakken
Kim büyümek ister ki?
istemeyenlerin hayâlleri hâlâ gevrek...ben gibi...
( Oyuncakları Paylaşınca Bitecek başlıklı yazı Zeynn tarafından 4.01.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.