İnsanların yüzüne bakarak, neden yalan söylediği konusunda eleştirmeye, bağırıp çağımaya, yerden yere vurmaya çaba sarf ederiz. Bunu söylerken biz acaba ne kadar doğruyu söylüyoruz, doğruyu yaşıyor ve insanları kandırmıyoruz muyuz? Hiç düşündünüz mü? Maalesef, kimse doğruyu söylemiyor, doğruyu yaşamıyor ve doğruları rafa kaldırıyor, karşısındakine yalan söyleme suçlaması, sanki vicdanı rahatlatmaya yönelik bir ikilem durum haline geliyor. Yani, kim doğru yaşıyor ki, ben yaşayayım der gibi, bir ispata ve gevşemeye dönüşüyor. 


Doğru yaşamak demek, haramdan uzak durmak demektir. Yani sigara içmeyeceksin, alkol almayacaksın, inandığın gibi yaşayacaksın, çok okuyacaksın, yaptığın işin en iyisini yapacaksın, çalıştığın işten, malzemeden çalmayacaksın, zamandan, yediğinden, içtiğinden israf etmeyeceksin… Bu sadece bazıları! 


Konuştuğun zaman Allah dilerse diyeceksin, çünkü geleceği sadece Rabbim biliyor. Eğer böyle demezsen, hakkıyla yalancısın demektir. Her türlü iyi niyetine rağmen, başına veya sevdiklerinin başına kaza, hastalık gelebilir, doğada ise deprem, sel felaketi, fırtına olabilir… Gaybı sadece Allah bilir. Bu gibi olayların olasılığı varken, gelecekle ilgili randevu veririz, para alır vereceğimiz konusunda söz deriz, her türlü eylemle insanları eyleriz.


İnsan eğer Müslüman’ım diyorsa, ibadetleri konusunda bahane uydurması da hakkıyla yalandır. Bu konuyu konuşmaya gelince, ağrımayan ayak ağrımaya başlar, dönmeyen baş dönmeye başlar, yorgunluk yatağa düşürür, ayak kalkmaz, göz açılmaz, hatta çalışıyorsa, çalışmak ibadetmiş der bu yüzden namazı kılmasam da olur deriz… Külliyen yalan kardeşim…Maden inanıyorsun yalan söylemeye ne gerek var, yaşayacaksın… 


Yaşam hakkında konuşulurken, birden ölüm konuşulsa, kimse kalmaz yanımızda! Ölmekte neyin nesiymiş, ben sapasağlamım nasıl ölürüm deriz, külliyen yalan söyleriz. Bunları konuşmaktan kaçınır, hemen konuyu değiştirir, eğlence için yalan dolu şakaları ortaya atar, doğru olmayan yaşamı paylaşırız. Kişinin kusuru kahkaha olur. Görüntünün gerçeği, samimi yaşanmışlığı, kişilere komik gelir. Hani doğru yaşanırsa komedi olur bu…

Söyleyin gerçekten doğruyu yaşamak mı istiyorsunuz? Hayır… Savaşlar açarız, kazanmak ve sömürmek için… Taşeron askerler, teröristler tutar insanları boşu boşuna öldürürüz, mültecilerin botlara bindiklerini görür, boğulmalarına seyirci kalırız. Sonra da o perde arkasında ki yalancılar der ki, ne kadar vahşi bu savaşlar, nerede demokrasi, insan hakları, hem öldürürler, hem insanları yerlerinden yurtlarından ederler, haksızlığı yapan-yalan söyleyen bu güçler “Hak!” peşinde olurlar… En doğruları kendileriymiş gibi görünürler….   


Biz yalanı seviyoruz, yalancıyı dost ediniyoruz. Günümüzü gün ediyor, felekten neler çalıyoruz. Piyangodan tam ikramiyeyi kazanıyor, bu yüksek miktardaki para, hiç bitmeyecekmiş gibi har vurup harman savuruyoruz… Kardeşimize iki inek alıyor, hayır yaptığımızı düşünüyoruz. Sonra öyle bir zaman geliyor ki, neyimiz varsa kaybediyoruz. İnek aldığımız kardeşimize, ben sana yardım etmek için para vermedim, parasızım… O inekleri sat ve parasını bana ver diyoruz. Kardeş ondan geçiniyor, verse el açacak herkese, vermiyor. Piyangocu, hem kardeşini, hem de eşini orada öldürüyor. Kendisi de hapiste çürüyor… Yalan işte bu… Sonu hiç güzel değil. Doğru yaşamazsak, o piyangocu gibi mirasyedinin akibeti bizi sarıyor, perişan oluyoruz…  


Ahlaki çöküntünün temel sebebi yalan yaşamayı sevmemiz… İki yakamız bir araya gelmiyor. Toplum, doğruyu yaşamadığı için yalanla bir karşılık bulmaya çalışıyoruz. Yok, böyle bir karşılık… Anlayın artık. Rabbimiz “Bir!”, Rabbimin tavsiye ettiği yol “Bir!”, Ya doğruyu yaşayacağız huzur içinde, ya da yalanla yaşayıp, sonu hüsrana varan akibetleri bekleyeceğiz. Cehennemden korkup, her türlü yalanla vicdan rahatlamıyor, rahatlamayacak da…. Birbirimize destek olacağız, doğruyu yaşamak için kardeşliği tesis edeceğiz. Birbirimizi kandırmayacağız, kusur aramayacağız, kardeş olup, namazda saf olacağız… Namazdan sonra konuşup birbirimizle hasbihal edeceğiz. Sıkıntılarımızı, mutluluklarımızı güven duygusu aramadan paylaşacağız. Bileceğiz ki, ne yalan var aramızda, ne kandırmaca, açık seçik, için bir dışı bir paylaşacağız… işte doğruyu yaşamak bu… 


Saffet Kuramaz   

( Doğruyu Yaşamak İsteyen Var Mı? başlıklı yazı safdeha tarafından 27.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.