Totemi mana ilişkisi denmekle anlatılan süredurum; salt doğurma ve doğuranların, doğurduğu üzerinde bakım, gözetim ilişkisi demek değildir. Kuşkusuz ki yapının içi doğuranlardan, doğurtanlardan ve doğanlardan da oluşuyordu.

Ama totemi yapılar, sürü içindeki doğum yapmanın doğuran üzerine, genelde ana olucu tutumunu ilk kez bağıntı bir sorumlulukla kişi üzerinde aldı grup üzerinde ortaya koydu.

İşte kesikli sürekli olan özel bağıntılı ortam içinde çocuk velayeti bakımı, gözetimi gibi dıştan işlev durumlu süreçleri de totem alan grup oluşla düzenler.

Totem alan, totem gruplar üzerinde de; dıştan işlev bu durumu (neslin devamını) grup bilinci etti. Bu bilinç; totemi yapı içinde yalıtma yapmanın çevrimiyle de bu tür grup bilinci tarih sahnesine çıktı.

Yani kişi ya da ana bilinci gibi olan tekil durumlar totem alanlı ortam içinde totem grup üzerine sorumluluk ve bilinç etme durumu totemi oluştaki ana etkenlerden birisidir.

Sosyal yapı ya da totemi oluşlar, bir vücut bağıntısı gibi dışta; kişi ve kişiler arası bağıntı olmakla temel işlev durumdurlar. Nasıl beyin vücudun akıl denen bağıntı durumların toplacı olmakla vücut süreçlerini bir merkezde istemli ve istem dışı olmakla yönetirse; totem alanlı totem grup bilinci de istemli ve istemsiz oluşla totem alanlı süreç işlevini gerektiğinde tartışan bir sorumlulukla bir çeşit aynı biçimle yerine getirmedir.

Totem gruplar da, doğan yavrulara karşı yapılacak olan bakım, koruma, gözetme, yedirip içirme ve eğitim gibi kişi üzerindeki işleri sosyal bilinç kendi totem grubu üzerine almıştı. Artık bakıp, gözetme de olan analık işi, totemi gruptaydı.

Totemi oluş; bakıp, gözeten ana olması üzerinde, totem manalı vurgusu çok önde olan bir gruptu analık işlevdi. Üstelik anaların (doğuranların) bakım, gözetimi de salt doğuranda olmayıp totem manalı grup üzerindeydi.

Ananın doğurması, manaydı ve kutsaldı. Ananın kendi doğurduğu dışında, doğurduğuna bakım ve gözetim yapar olması kendi doğurmadıklarına da bakım ve gözetim kılınmasıyla bu süreç bir doğuran için vesile nedendi. Çünkü doğanlara yapılacak bakım, gözetim, eğitim kolektif olan sorumluluktu.

Totem alan içinde nesle bakım, nesil üzerinde gözetim gibi eylemseliler kişi sorumluluğunda olma özelliği artık kişi için çok çok geride kalmıştı. Bu durum, ancak kişi zorda kalırsa tekil durum oluşla ortaya çıkar. Ve kişiler üzerinde dışta bir işlev durumu oluşur. 

Neslin devamı gibi vücuda dek bünye içi bir içsel süreç, dışta kişi ya da kişiler üzerinde bakım gözetim gibi sosyal işlev olma, bilincini; nasıl ortaya koyar? 

İç korunumla olan yasa içte doğumu sağlayacak süreçleri siz isteseniz de istemeseniz de içte bu durumu kotarır. İçte kotarılan bu zekâ içgüdü oluşla dışta kişi davranışlarına yansır. Biliyorsunuz ki zekâ doğanın kendisinde var. Yeterince en az dış dünyayı içte hapis etmekle siz de bu zekâdan minimal bir kısmı içinizde tutuyorsunuz.

Bu minimal kısmın karmaşan özel bağıntılarını yalıtılan bir ortamda çevrim etme nedeniyle siz doğaya uygun davranan bir zekâ örneği olmaktasınız.

Dıştaki analık duygusu sizdeki iç zekâ oluşla ve çevrenizdeki dış oluşun duyuşuyla yeni bir süreç durum ortaya koyar. Kişiler doğa karşısında çok kez yalnız davranışları içindedir. İç zekâ, siz daha doğmadan önce ve sizden önce; dışarıyı bilmenin de bilincidir.

Sağlama yapma; içte yalıtılan özü koruma ve sürdürme gibi nedenlerle kişi doğa karşısında güçlü ve daha büyük olmak zorundadır. Bu doğal zorluğun baskı ve basıncını kişiler zaten hissederler.

Büyük olmak bir zorluğa karşı direnci artırır. Tabii ki buna bağlı oluşla enerji masrafını da artırır. Büyük olma işi (kişilerin bir arada senkronize davranış ortaya koymaları)işi ya da kişilerin doğada sağlamalar yapar olduğu süreçler boyunca, doğanın zorluğu karşısında kişilerin bir arada dayanışması bu zorluğa karşı gösterilen toplam kolaylıktır. Zorluk bölüşülür.

İşte doğa karşısında toplam kolaylığı ortaya koyan yalıtıma süreçler kişinin dıştan ikinci bir bilinci ve zekâsı olmaktadır. Bu bilinç ve zekâ kişi ve kişiler kaynaklı sosyal zekâ ya da sosyal bilinçtir. Kişi en temel sosyal yapı taşı olmakla bir sosyal duyuş, bir sosyal bilinçtir.

Kişi veya kişilerin sosyal oluşu; kişi ve kişilerin doğa karşısında; doğanın baskı ve basıncından kaçınma stratejileri içinde olmalarından kaynaklanır. Yardımlaşan grup alan etkisi, böyleydi.

Sürü yardımlaşan etkinin ortaya koyduğu yaralı sonuçları homojen şekilde tüm sürüye dağıtamaz. Çünkü sürü iletime yapamayacak denli büyük olmakla homojen paylaşımlı bu sürecin ortaya konmasına engeldir.
Oysa totemi alan büyük olucu yardımlaşan dayanışan sürecin kazanımlarını homojen şekilde dağıtıp kazanımların her gün yeniden ve yeniden çevrimlerini yapabilen bir etkileşme ve iletime ortamlı alandır.

Bunu en az 25-30 kişilik nüfus oranı ile çevre kaynaklarına bağlı durumla yine 100 kişilik nüfus oranı içinde süreci yalıtıma kılmakla başarır. Doğanın baskı ve basıncı olan ALAN ETKİSİ; özel bağıntılı sosyal süreçli parça süreçler oluşuyla; küçük bir grup alanı içinde yalıtılıp düzenli çevrim kılınması totemi oluştu.

Nasıl vücudumuz gerektiği kadar en az dış dünya ilişkisini vücudu içine alıp yalıtmışsa; totemi sosyal alan da gerektiği kadar en az dış dünya koşullarını totemi alan içinde yalıtmıştır.

Böylece totemi alan hem kaostan kaçınmıştır. Hem de bu yalıtılmış özel bağıntılı totem alanlı iç süreci, düzenli çevrimler haline getirmiştir. Totemi alan da tıpkı doğada olup bitenden bir parça yan taşır olmakla; doğa gibi davranmak zorundadır. Bu nedenle “totem alan” da, “doğal alan” içerisinde kopardığı “parça alandan” ötürü totem alan da, “bir alan” etkisine sahiptir.

İşte totem alan sürünün ortaya koyduğu büyük olucu kazanımları küçük bir yalıtıma alan içinde her gün yeniden ve yeniden çevrimleyebilen sosyal bilinç ve sosyal zekâdır. Totemi sosyal zekâ ya da totemi sosyal bilinç; sosyal sürü zekâsından ve sosyal sürü bilincinden bu yönüyle ayrılır.
( Alan Etkisi Ve Totemi Alan 1 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 7.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.