İkilemlerin meziyet
bildiği o ifşa edilesi
Sırlardan birine ola ki
düştü yolunuz:
Buyur ediniz o
kalburüstü
Tütün kokulu
endamlarını med-cezir akşamlarında
Yalıtılmaya doymadığım
sözsüz inkârını
Haznemde ısrarlı bir
terennüm,
Boykot ettiğim külliyat
raporunda
Tahakkümü endamlı
Hazin bir fısıltı.
Girdaplar sakıncalı
ikramlarından muzdarip
Kara deliğin buyur
ettiği tüfekte
Saklı iken son kurşun
Sonlanmaya muktedir bir
hayatın kırsalında
Terennümü kayıp bir
şehrin belki de vebali
Yoksunluğun üzerine
titrerken
O alengirli seyir
Yine tüten gözümde,
Bir Ekim sabahı
Yüreğin ihtilali
metazori bir gölgeden
Peyda olan isyanını
kabullenmek nasıl da zor yüreğin.
Hezeyanları buyur
etmekse,
Hâşâ yüreğin ikbali o
seziden damıttığım
İkrarı aşkın yine yetim
düşen bir mürit
Şu sefil miladım ki
miadı dolmamış
Bir seyrin ifşasında
saklı tuttuğum
Tuz ruhu hayallerin
devrik rotası.
Bir gölge bir meziyet;
Bir sakıncadan doğan o
rızası belki de
İster istemez dizdiğim
yürek ipine
Ve bağladığım her yeni
günü ayrı bir izlekte
Doğurgan kerametini de
yoksun kılarken evren,
Dudağımdan düşürmediğim
izafi bir melodiden gayrı
Sanrı yüklü bir günü de
gömerken maziye:
Kınında rahmete
büründüğüm;
Süklüm püklüm
gölgelerin muteber üstünlüğü
Yine hoyrat bir
tefrikada yâd ederken
Bir rahleye denk düşen
sevda nöbetleri.
Hayli müşkülpesent
belki de sükûtu derin bir mecazda
Meyleden bir söylence
Sandığımdansa
sakındığımı;
Savsaklamaktansa yere
göğe sığdıramadığım.
Varlıksız bir dalya;
Kefiri bir zehir adeta
mensur bir deryada
Rahmete boyanan
ebemkuşağında
Uçmayı dilediğim yüreği
Münevver meleğimin
Adı konmamış bir
meblağda
İsraf etmeye kıyamazken
ömrü
Satılmış bir mevkide
boykot edilesi bir rota
Yine beşerin tayin
ettiği
Ama tahammül edemediği
bir menkıbe:
Israrlı söylencelerde
raks eden hâsılası ansız,
Yüreği yangınsız kılan
bir aşka nazire eden
Peyder pey
tüketilmişliği sineye çeken.