Geveze imlerimi sattım
bu gece,
Derken ihlal edildi
dizelerim
Dizemediğim imleri de
yuttu şiir,
Aklımda kalan hangi
emare ise
Öldüğüme dair
tutmadığım güncede
İfşa ettim aşkı
Ve boykot ettim ayyuka
çıkan tüm sırları.
Gönülsüz bir kelamda
sırıttım belli belirsiz:
Dudağıma ilişen
kelebeği yuttum yutalı
Geriye dönük çalıştı
sarkaç:
Kalan son yirmi dört
saat:
Hangi akla hizmetle
midemde saklı ömrüm,
Kifayetsiz bir meramda
ıslık çaldım belirsiz bir tınıya da
Dâhil ettim sessizliği
Ve takip ettim kayıp
ayak izimi.
Mutlu muydum da
mutsuzluğa toz konduramazdım
Ya da aşkı bir tek ben
mi adam yerine koyup da
Yutkunmuştum izafi bir
lokmayı bölerken boğazımda
Ve bölündüğüm her
katrede yine bana dair bir yoksunluğu
Sahiplenmişken ketum
gölgeler
Yine de demir aldığım
sahipsiz sahilde
Sahiplenilmeyi bekleyen
bir şiir kıvamında
Dokundum usulca son
beyite.
Kelebek misali ölümlü
bir imgeye buyurdum
Fısıldarken kulağındaki
son heceye:
Adın ne senin,
Dememe ne hacet kırıldı
kalem,
Gecenin sessizliğinde
yarına gebe şafağı
Titretirken kâinat
Ve kanarken
kandırıldığım hangi şaibe ise
Yüksünmeyi yok saydığım
son tefrikada
Adımlarken hayatı
pervasız bir derviş kılığında
Sattım satalı cüppemi
insan pazarında
Ve ait olmadığım bir
sanrıda
Denk düştüm kadere
sorarken usulca:
Derdin ne ola ki
benimle.
Mecazi bir sırdı ifşa
edildiğim,
Biraz dokunaklı olsa da
çalmadığım adsız şarkı
Sahiplenilmeyi bekleyen
bir çocuk gibiydi
Yazdığım her şiir.
Kayıp bir notanın efkârı
bürüdü bürüyeli gözümü
Kaybolmayı meziyet
bildim
Derken açtım gözümü şiirin
tam da ortasında
Ve sorup soracağım tek
soruyu muhatap bildi şiir:
Sahi çok mu geç kaldım o son şiire?