1 Iğdrın Yüreğine Dokunan Üç Yiğit Adam
ÜÇ YİĞİT ADAM:SERDAR KAVZA YAŞAR KARADAĞ İBRAHİM DİZMAN

Soğuk bir gün,Erzurum'da bir yurt odası.
Henüz 19-20 yaşlarında üç genç adam masanın başında oturmuş önlerindeki üç beş zeytin,bir parça peynir, helva ve olmazsa olmaz tavşan kanı  çaydan oluşan akşam yemeklerini yerken derin bir sohbete dalıyorlar.
Üçünde de aynı kaygı var: GELECEK !!
Konuşmanın ana konusu: mezun olunca ne yapacağız? 
Malum; Canım Türkiye'mde 90' lı yıllar, kısır politik çekişmeler, faili meçhul cinayetler, ayrışmaların yoğun olarak yaşandığı yıllar olarak tarihe geçmiştir.
Böyle bir ortamda bütün yükü gençler omuzlarına almış ,hem kendi gelecekleri ve hem de milletin geleceğini düşünmeyi  görev saymışlar.
İşte o tipik öğrenci masasının konusu da tam olarak bu.
İlk kez dillendiriyorlar bu konuyu aralarında. Üçü de Iğdır'da doğmuş büyümüş ve üçü de Iğdır sevdalısı, Türkiye sevdalısı.
İbrahim beyin çocukluk hikayesiyle başlıyor sohbet: ''Ben bir köyde doğdum ve ailemin durumu iyi olsa da, o zamanki şartlarda küçük bir köy okulunda başladım öğrenimime ama üçüncü sınıfa kadar öğretmen görmedim!!
Sonra çok idealist bir öğretmen geldi ve bizi iki yılda hızlı bir şekilde ortaokula hazırladı ama köyde orta okul yoktu ki..
Biz okumak için karda- kışta, yağmurda-soğukta yürüyerek şehre gelip gittik her gün.''
Sonra öğretmen adayı bu gençler Türkiye'de eğitimin kalitesini tartışıyor ve özellikle Iğdır'da bunun olmadığına kanaat getiriyorlar.
Aileler çocuklarının daha iyi bir eğitim alabilmeleri için onları il dışına gönderiyor,çocuklar oralarda perişan oluyor,onun bunun eline düşüp yoldan çıkıyor,her anlamda sömürülüyorlardı. Böylelikle Iğdır hem parasını, hem geleceğini kaybediyordu.
''Önce kendi memleketimizden işe başlamamız gerekir.'' kararını alıyorlar ve ''İnsan hayalleri kadar büyüktür !'' diyerek
o mütevazı öğrenci sofrasında atılıyorlar HAZAR Kolejinin temellerini.
Yıllar geçiyor, okullar bitiyor ve her biri ayrı kulvarlarda mesleğini icra etmeye başlıyor ama bağ kopmuyor.
O masada konuştukları,hayalleri hep canlı kalıyor.
Nihayet üçünün yolları  aynı yerde memleketleri IĞDIR'da bir kez daha kesişiyor.
Zamanın ve paranın değerini çok iyi biliyor üçü de ve ''Çok kısa zamanda, çok az parayla bu hayalimizi nasıl gerçekleştirebiliriz?''
diye düşünüyorlar sürekli.
İşe dershaneyle başlıyorlar tam on yıl Iğdır ve İstanbul'da açtıkları dershanelerden kazandıkları paraları  biriktirip arsa alıyorlar sonra tarla satıp,eşe- dosta borçlanıp, kolejin inşaatına başlıyorlar.
3 yıl içinde inşaat tamamlanıyor ve 2003 yılında okul resmen açılıyor.
Slogan: ''GELECEĞİNİZ,GELECEĞİMİZDİR !''
Iğdır halkı böyle bir imkan sundukları için bu gençlere her fırsatta teşekkür edip mutluluklarını dile getiriyor.Artık Iğdırlı çocuklar ailelerinin yanında ve çok kaliteli bir eğitim alabilecekler.
Her konuda çok titiz çalışıyorlar.
Serdar bey diyor ki; ''Hazar koleji tesadüf değildir.İsminden logosuna,renginden sistemine kadar şahsi ve kurumsal geçmişimizin bir tekamülüdür. Herhangi bir siyasi gurubun,holdingin desteğiyle değil, tamamen eğitimcilerin sahip olduğu bir kurumdur.
Öğretmen ya da öğrenciler arasında hiç bir zaman dil,din, ırk ayrımı yapmadan eğitimciliğin gereği olan bir mantıkla hareket ediyoruz.''
Sorun bitmiyor tabii, öyle ya her yerde özel okul var ve çoğu ekonomik kaygıyla açılmış.''Bizim farkımız olmalı!'' diye düşünüyorlar.
-Peki farkınız ne? diye soruyorum ben de.
Hiç düşünmeden cevap veriyorlar.
-Ruhumuz...
-Kurumumuzun en büyük özelliği insanımızın bize duyduğu güvendir. Ticari kaygılarımızı bir kenara atıp Iğdırlı çocukları geleceğe en iyi şekilde taşımaktır. ''Geleceğiniz,geleceğimizdir!'' diyoruz.
Okulun yaklaşık 650 öğrencisi var. Bunun % 12 si burslu okuyor.
Şehit çocukları % 100, Gazi çocukları % 50 diğerleri % 30 oranında destek alıyor.
Öğretmen sayısı ise ikisi yabancı  65 kişi.
Son derece gelişmiş dil,teknoloji,fen, biyoloji laboratuvarlarına sahip okulda yabancı dil öğretimine ayrı bir önem veriliyor.
Bu konuda Oxford ve Cambridge üniversiteleriyle seminer ve sınavlar konusunda ortak çalışmalar yapılıyor.
Oxford Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen sınavlarda bölge birincilikleri almışlar.
Öğrenciler girdikleri TEOG  ve üniversite sınavlarında çok iyi dereceler alıyor.
Halka ve ailelere yönelik çalışmaları da var okulun: aile içi iletişim ve daha bir çok konuda eğitim
seminerleri veriliyor.
Okul tarafından her yıl sosyal aktiviteler anlamında çeşitli çocuk Şölenleri,gezi kulübünün 23 Nisan Egemenlik turu, 19 Mayıs Gençlik turu gibi kültürel geziler, bisiklet ve binicilik kulüplerinin gerçekleştirdiği turnuvalar yapılıyor.
Yaz tatillerinde çocuklar dillerini geliştirmek amacıyla değişik ülkelere gönderiliyor.
450 Kişilik konferans salonları her an IĞDIR halkının hizmetinde.
Eğitim konusunda yapılacak her faaliyetin yanında olduklarını belirten okul yönetimi:
'' Iğdır bizim için kutsal,Iğdır'ın  halkı bizim için değerli ve Iğdır'ın çocukları bizim geleceğimizdir!'' diyor.
Soğuk bir Erzurum akşamında,üşüyen hayalleri artık ısınmış bu üç cesur adamın ama yetmiyor yeni hayalleri var Iğdır'ın geleceği ile ilgili.
Bir Üniversite açmayı planlıyorlar ;en kısa zamanda,en az parayla ,eğitim kalitesi çok yüksek ve Iğdır'ı aydınlatan bir üniversite.
Kutluyoruz bu üç cesur ve çalışkan adamı.
Serdar Kavza, Yaşar Karadağ ve İbrahim Dizman sizler geleceğe bir mum yakarak IĞDIR'IN YÜREĞİNE DOKUNDUNUZ.
Umarım bu mum hiç sönmez ve sizin yetiştirdiğiniz öğrenciler bu ışığı geleceğe taşır.



Saygılarımla
Sebahat Karagöz
( Iğdrın Yüreğine Dokunan Üç Yiğit Adam başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 24.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.