Yine ünlem işaretlerini (!) okuyucuya
bıraktım.
----------------------------------------------------------------------
Evet aslında doğru
bir soru. Öyle ya çeşitli platformlarda yaklaşık 1000 e
yakın yazı yazmışım
ve bu yazılar
içinde çoğu mizah
olmakla birlikte siyasetten
dine, spordan aktüaliteye
her şey var
ama gel gör
ki daha iki
gün önce komşusu
olacak bir sapık
tarafından önce tecavüz
edilip ardından hunharca
öldürülen 3,5 yaşındaki Irmak
Bebeğin ( Irmak
Kupal) katledilişine dair
herhangi bir yazım yok.
Biliyorsunuz çok değişik
konularda yazı yazmaktan
aciz bir insan
değilim. Bu konuda
da elbette yazarım
ama yazmıyorum. Çünkü
şöyle yazılanlara, konuşulanlara
baktığımda bu konuda
yazanlar ve konuşanlar meseleyi çözmüşler.
Yani bu ülkede
Irmak bebekler niçin
tecavüze uğruyor, niçin
ülkemiz ve tabii
ki tüm İslam
ülkeleri pedofili olayları
bakımından dünyanın ilk
sıralarında hepsi açıklanmış
değerli uzman vatandaşlar
tarafından. Hatta sadece
sebepleri değil, bu
olaylara nasıl son
vereceğimiz de gayet net
bir şekilde açıklanmış.
Kısaca bana sadece
ve sadece ‘’ Allah
tüm böyle sapıkları
kahretsin. Elleri ayakları
kurusun, nesilleri yok olsun.
Cehennemde cayır cayır
yansınlar’’ Gibi beddua
kısımları bırakılmış. Ya
da pek çok vatandaş
gibi ben de ‘’ Kur
bakalım dar ağacını,
sallandır şerefsizi, hatta
öyle hemen öldürme,
işkenceler altında inim
inim inlet ki
bir daha tecavüze
yanaşmasın’’ Diyebilir, Irmak
bebeğin katili olacak
herife bir bayan
yazarımızın da dediği
‘’ G.tveren’’ derim…Pardon ben
diyemem. Ben dersem çok
terbiyesiz bir ifade
olur. Çünkü koskoca bir öğretmenim.
O bakımdan aynı
sapığa i.ne, o. çocuğu, filan
da diyemem öyle
herkes gibi rahat
rahat.. Hatta böyle
genel ahlaka mugayir
ifadeler kullanırsam yazım
silinebilir bile.
‘’Tebbet yeda’’ ( Elleri
kurusun) diyebilirim ama
zamanında bir başka böyle
olay için demiştim, Kur’andan bir
ayet olduğu için
pek hoş karşılanmadı.
Çünkü bu sapıklar
hep dindar kesimden
geliyorlardı. Aynen Irmak Bebeğin
katili Hikmet Aktürk
gibi.
Eee? Bu çirkin
olayın sebebi ortaya
konmuşsa,nasıl baş edeceğimiz
de gayet açık
bir şekilde biliniyorsa
ve dahi ben
şöyle rahat rahat
küfür dahi edemiyorsam
başka ne yapabilirim?
Bakın mesela en yetkili ve
etkili bir ağızdan
bu çirkin olaya
konan teşhis ve
daha sonra tedavi
metotları neler:
CHP Milletvekili Fatma
Kaplan Hürriyet, mecliste
yaptığı konuşmada sözlerine
şöyle başlamış.
‘’Melek yüzlü çocuklarımızı kurban eden
zihniyet etrafımızı sardı’’
Önce bu
sözden başlayalım.
Zihniyet: ( Türk Dil Kurumu
sözlüğüne göre) : Bir toplumdaki ya da topluluktaki bireylerde,
görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle oluşan düşünme yolu, düşünüş biçimi.
Yani toplumuzdaki inanç
ve görüş etmenlerinin
etkisiyle minicik bebeklere tecavüz
edilebileceği ve
öldürülebileceği yönünde bir düşünüş
yolu, düşünüş biçimi oluşmuş. Toplumumuzun tamamında
olmasa bile ‘’Etrafımızı sardı’’ğına
göre toplumdaki bireylerin oldukça
önemli bir kesimi
pedofili ve çocuk
katliamının gayet normal bir
şey olduğunu düşünüyor.
Sayın
milletvekili devam etmiş:
“Televizyon tarihinin en iğrenç anlarına
tanıklık ettik. İnsanlığımızdan utandık. Hangi zihniyet 3 buçuk yaşındaki bir
bebeğe değil dokunmak, yan gözle bakabilir. ‘’
20 Ekim
2016 da televizyon
tarihinin en iğrenç
anlarına tanıklık ettik
mi?
İşin doğrusu yılını hatırlamamakla beraber
1990 lı yıllarda yanı
kız çocuğum Tuba
henüz bir buçuk
yaşındayken ( Demek ki 1994 ya da 1995 de) onun yaşlarında
bir bebeğe yani
bir buçuk yaşında
bir bebeğe tecavüz edilip
öldürülmüştü ve bizler
bunu televizyonlarda göz
yaşları içinde seyretmiştik.
Kısacası Irmak bebek
olayı ilk değildi.
Ama sanırım ilk olan
şey sapığın bunu
bir tv programında
itiraf etmesi, ağlayıp sızlaması, kendince mazeretler ve
sebepler ileri sürmesiydi
bu sapıklığa.
Utandık mı peki?
İnsan isek insan
olduğumuz için utandık. Böyle biri
ile aynı tür bir varlık olduğumuzdan utandık. ( İNSAN İSEK
TABİİ Kİ )
Ve soru:
‘’Hangi zihniyet üç
yaşındaki bir bebeğe
değil dokunmak, yan
gözle bakabilir?’’
Zihniyet yani düşünce sahibi bir
varlık üç yaşındaki
bir bebeğe yan
gözle bile bakmaz.
Milletvekilimiz devam etmiş:
‘’Ülkemizde çocuğu
korumaya dayalı bütüncül bir çocuk politikası bir an önce hayata geçirilmek
zorunda”
Doğru mu? Elbette
kesinlikle doğru. Böyle
bir politika bir
an önce mutlaka
hayata geçirilmeli. İyi de
bu politikayı hayata
ben geçiremeyeceğime göre?
O halde
milletvekilimi takip etmeliyim
bakalım bu politika nasıl
hayata geçecek?
Merakla ve sabırsızlıkla
millet vekilimi dinlemeye
devam ediyorum ve
diyor ki devamında:
’Bebek ve tecavüz kelimelerinin aynı cümlede geçmesine dur demek gerekiyor’’
Amenna…Kim hayır diyebilir
ki. Elbette bebek
ve tecavüz kelimeleri
aynı cümle içinde
kullanılmamalı. Hatta canlı
varlık ve tecavüz
kelimeleri de aynı
cümle içinde kullanılmamalı.
E haydi
ama çözüm önerilerini
sırala daaaa.
Devam ediyor:
‘’Bu gün kahrolarak görüyoruz ki, bu tür,
aklımızın almayacağı bebek-çocuk tacizi olayları son bulmuyor’’
Maalesef o da
bilmediğimiz bir konu değil.
Sokaktaki en sıradan vatandaş
da bebek-çocuk tacizi
olaylarının son bulmadığını söyleyebilir.
Millet vekilim devam
ediyor:
‘’ “İnanç sistemi ve eğitim sistemindeki gericilikler nedeniyle sürekli baskı altında
tutulan çocuklar bu çarpık sistemin kurbanı oluyor.’’
Allahınızı severseniz siz
bu cümleden ne
anladınız yazın bana
yorum olarak. Çünkü
benim anladığım aynen
şu:
İnanç sistemimizdeki eğitim
sistemimizdeki çarpıklılar sebebiyle
sürekli baskı altında
yetiştirilen çocuklarımız (
mesela üç yaşındaki
Irmak bebek) işte bu
çarpık sistemin kurbanı
oluyorlar ( Yani
onlara tecavüz ediliyor ve
öldürülüyor)
Bu durumda demek
ki Irmak bebekler
çarpık bir inanç
ve eğitim sistemi
içinde sürekli baskı
altında yetiştirilmemiş
olsalar böyle kurban
olmayacaklar?????
Gördüğünüz gibi ben
bu konularda yazı yazma
salahiyetine sahip bir
insan değilim. Çünkü
algılama sorunum var
her şeyden önce. Sayın
milletvekilim ne konuşuyor(
işte orayı anlamıyorum)
ben ne anlıyorum. Yani herhalde
sapık için ‘’Kurban’’ kelimesini kullanmış
olamaz değil mi?
Çünkü kurban olan
o değil. Kurban
masumiyeti ifade eder
bildiğim kadarıyla. Masum olan
da Irmak Bebek…
Milletimin vekili devam
ediyor:
‘’ Bu gün
Diyanet bir babanın öz
kızına şehvet duyması
haram değil diyorsa,
Bir cemaatin lideri
yedi yaşındaki kız
çocuğunu erkek hoca
okutamaz veya üç yaşındaki
kız çocuğu amcasının yanına külotla
çıkmamalı diyorsa, eğer üç
yaşındaki bebeğin ölümüne
neden olacak harekette
bulunanlar cezalandırılıyorsa,
bu lafları eden
çarpık zihniyete sahip insanların
da sesinin kesilmesi gerekiyor. ‘’
İşte bu…Meselenin hem sebebini
hem de nasıl
halledileceğini anlattı nihayet.
Meselenin yani Irmak
bebeğe tecavüz edilip
öldürülmesinin ana sebebi
sapığın bir pedofili
hastası sapık olması, daha
önce kendi öz yeğenini
de taciz etmiş
ve bu yüzden
1,5 sene ceza görmüş olması, kendi
ifadesiyle parayla bile
kadın bulmakta zorlanması ve
sair sebepler değilmiş
olayın sebepleri. Ya
neymiş? Sıralayalım:
1- Hikmet Aktürk adlı
bu sapık Diyanetten
fetvayı almış. Diyanet
daha önce babanın
kız çocuğuna şehvet
duyması haram değildir demiş
ya. Himmet Aktürk
de ‘’ Ulan babaya
haram değilse bana
hiç haram değil’’
Diye mantık yürütmüş
ve gitmiş üç
yaşındaki Irmak bebeğe
tecavüz etmiş sonra
da öldürmüş.
2- Bir Cemaatin Lideri (
Aslında hiçbir cemaatin
lideri olmayan Nurettin Yıldız kast
ediliyor) ‘’Altı yaşındaki
kız çocuğu ile
evlenilebilir’’ demiş, sapık
Himmet Aktürk de ‘’ Ulan
altı yaşındaki ile
evlenilir de üç
yaşındakiyle evlenilemez mi?’’
diye mantık yürütmüş
ve üç yaşındaki
Irmak bebek ile
kendi mantığınca evlenmiş.
3- Aynı cemaatin lideri(!) ‘’Yedi yaşındaki
kız çocukları erkek
hocaların okutması caiz
değildir’’ demiş. Sapık
da üç yaşındaki
Irmak bebeği niçin
bir erkek hocada
okudu diye cezalandırmış.
4- Aynı cemaat lideri(!)
‘’ Üç yaşındaki kız
amcasının yanına külotla çıkmamalı’’ Demiş.
Ve sapık, üç
yaşındaki Irmak bebeği
- amacasının karşısına
külotla çıktığı için öldürmüş.
[Diyanetin öyle bir
fetvası var mı
yok mu, bahsi geçen
cemaat lideri(!) tam
olarak ne demiş,
o konulara hiç
girmiyorum. Girmeyi de gerekli
görmüyorum zaten. Aynen aldık
kabul eyledik. Zira
Avustralya’da öz kızına 24
sene boyunca tecavüz eden
Josef Flitzl de
fetvayı bizim Diyanetten
ve Nurettin Yıldız’dan
alıyor. Hatta Vatikandaki pedofili
vaklarının sebebi de işte
bu ve buna
benzer bizim sarıklılarımız. Taa oraları
bile karıştırmışız.]
Yani Irmak Bebek olayında
katil bir tane
değil. Hikmet Aktürk denilen sapığın
yanında Diyanet İşleri
Başkanlığı da suçlu.
Ve tabii ki
Nurettin Yıldız da.
Eee. Teşhis tamam. Tedavi
nasıl
olacak peki?
Milletimin vekili onu da
açıklamış:
‘’Eğer üç yaşındaki
bebeğin ölümüne neden
olacak harekette bulunanlar
cezalandırılıyorsa, bu
lafları eden çarpık zihniyete sahip
insanların da sesinin kesilmesi
gerekiyor. ‘’
Yani ‘’Arkadaş, madem
üç yaşındaki bebeğin
ölümüne neden olan
harekette bulunanları cezalandırıyorsunuz o
halde bu yukarıda
belirttiğim lafları eden
Diyanet İşlerini de
cezalandırın. Nurettin Yıldız’ı
da cezalandırın. Hatta
temelli seslerini kesin.
Gördüğünüz üzere kesin etkili
sonuç da verilmiş. Mehmet Bardakçı
ve ekibi ile
Nurettin Yıldız’ı sallandırdık
mı bu ülkede bak
bakalım bir daha
çocuk tecavüzü, çocuk
katliamı oluyor mu? Hatta
Vatikan’daki pedofili olayları
bile şak diye
kesilir de onlar
da sayemizde rahata
huzura kavuşurlar.
‘’Yahu sallandırmak da
nereden çıktı? Milletvekili
öyle bir şey
dememiş’’ denebilir elbette.
İyi de
bu konuda sadece
milletimin vekili konuşmuyor
ki. Mesela çok büyük
bir düşünürümüz: ‘’ Sen o
hapse gir, kader
mahkumu, namus cinayeti
işleyen ağabeylerimiz umarım
verirler senin cezanı’’
Diyerek adalet için
etkili yolu gösterdikten
sonra hani her ihtimale karşı
hapiste bu sapığın
cezasını o ağabeylerin verememesi
durumunda yapılması gereken de
özetlemiş kısaca: ‘’ Bana
kalırsa asın gitsin’’
Velhasılıkelam gördüğünüz üzere
benim bir şey
yazmama gerek kalmamış.
Herkes her şeyi yazmış
ve neler yapılması
gerektiğini gayet net
bir şekilde açıklamış.
Şimdi elimizde bunca
veri varken benim
çıkıp da
Bana emmi diyen dilber
Emmin seni heyheylesin
Yaşı küçük boy münasip
Emmin seni heyheylesin
Diye şiir yazan
birinin halk kahramanı ilan
edildiği bir ülkede
bu çocuk tecavüzlerinin ve tacizlerinin sonu
gelmeyecektir’’ Dememin bir alemi
var mı?