İşte bir ortamın alan etkisi altındaki ortamın salınımlı dalgalanmaları; kendi olay ve olgularıyla kesikli sürekli olmakla aktif ve pasif olurlar (akışlı ve engelli olurlar). Böyle iken ortam; kendisinin düzenli hareketlerini ve entropisini de oluşturur. Konu sanırım bu kadarla anlaşılır ve ufuk açıcı olmuştur.

 

Totemi dönem kendi dışına doğru değil, ama kendi kişileri bazında entegre olan bir alan etkisiydi. Ön ittifakı süreçli dönem de, kendi dışındaki totem gruplarla farklı bağıntılar içinde entegre olmanın alan etkisiydi.

 

Köleci dönem önce, ön ittifaklı dönemin nicelimi ile parçalan an durumunda kotarılan mana anlayışını kendisine özgü özel mülkiyetçi anlayışla oluşmanın alan etkisiydi. Sonra da köleci dönem imparatorluk eliyle yeniden ve çok farklı düzey ve düzlem ilişkilerinin entegrasyonu içinde olmanın alan etkisiydi.

 

Totemi dönemin teklik etkili sosyal alan içinde olmasına nazaran ön ittifakı süreç her bir totem grup ittifakından ötürü ve her bir totem grubun kendi alan etkisinden ötürü ön ittifakın mana anlayışı tekil değil çokluğu oluşturuyordu.

 

Bu nedenle ö ittifaklı yapı çoğul bir İlahi politeist ligin sosyal anlayışını taşıyan kültürel yapıydı. Bu çoğul görünümlü politeisti yapı totem entegrasyonların ürünüydü. Ön ittifaka gelen her bir totem grup temsilcisi ön ittifaklı kült merkezinde her bir totemi etkinin görünüşü diğerine göre ifade edilen ilah görünüştü, Bu nedenle ön ittifakı alan birleştirilmiş ilahi (totemler) alanlı ortamıyla çoklaşan bir politeisttik durumdu.

 

Oysa Mamon’un alan etkisinin politeisti görünümü, ön ittifak gibi düzey ve düzlemin geliştirilmiş şartları üzerine inşa olmakla ön ittifaklı süreç entegrasyonu içinde üreyen parçalanmaydı. Yani Mamon birleştirilmiş alanlı üreten ilişki ve birleştirilmiş alanlı kültürlerin harcından mamuldü.

 

Ön ittifaklı entegrasyonlara ait birleştirilmiş alanlı üreten ve kültürel değerli ilahi servetlerin, bilgi teknik ve teknolojileriyle üretim gücünün, üretim araçlarının ve kişi emek gücünün, ele geçirilmesini meşrulaşan parçalanmanın; kul-köle ve efendi temsilcilikle politeisti görünüşüydü.

 

Efendi sömürmek için, kul karnını doyurup geçimliği için başka uygarlıkların talanından GANİMET elde etmeyi meşru kılıyordu. Mamon ister efendinin mana anlayışı Baal olsun, isterse yoksulların mana anlayışı Aton olsun ganimetçiydi. Sömürücüydü. Geri de çetrefilli işinin ardını temizlemeğe uğraşandı

 

İlahi olan politeisti görünümlü ön ittifakla; Momon’du olan, iki politeisttik durum; apayrı şartların ve bir biri içinde olmayan maddi-manevi olanakların farklı girişme bağıntısıydılar. Her ikisi de başlangıç koşullarına tabi olmanın; bambaşka üreten ilişki düzeyinin osilasyon salınımıydılar.  

 

Yalın totem dönem grupları birbiriyle temas etmeyen, birbirine dokunmayan dıştan entegrasyonla bir biriyle bağıntı ilişkileri olmadığı için ilişkin bir alan etkili, çoğulluk denen politeisttik olmayıp; her biri ayrı ayrı düşman, yamyam duruşlu öbek öbek şurada burada olmakla alan içinin kuşbakışı görünümü ile bir politeistlikti.

 

Alel acele, yangından mal kaçırır gibi olmanın telaşı içinde mal mülk dağıtmaktan Mamon; yaptığı işin önünü, sonunu düşünememişti. Mamon kendisinin yaptırım etkili sürecinin sonucunu " insanoğlu yeryüzünde azgınlık bozgunculuk çıkardı" demekle, toplumsal tedirginlikler karşısındaki hoşnutsuz oluşunu belirtmeye başlamıştı.

 

Mamon’un, kendi yaptığından; insanları sorumlu tutarak yine insanlara sitemkâr şikâyette bulunması Mamon'un bizatihi ligi olan kendi mana iradeli muktedirliğine sığmamıştı!

 

İnsanları rahatsız edip, hoplatmadan; insanların nasıl mülk sahibi olacaklarına ilişkin; sahibi olduğu güman malı, mülkü keyfine göre dağıtmaktan; bu olup biteni nasıl meşru etmeyi düşünmekten başka; söylediklerinin alan etkisi olur zincirleme yansımalarını aklının ucunda bile getirmemişti Mamon.

 

Geçim nesneleri ve geçim kaynağı olan mülkle, emek gücü elinde alınan her bir insan, bu yoksunluğun kaygılarıyla; gözünü kırpmadan insanı öldürür olmakla bir efendiye karşı diğer efendinin yanında birer robot olucu korumalık ve fedailiğe de dönüşmüştüler.

 

Efendi ile köle arasındaki hayati ilişki bağı arasına, kendi üzerlerinde bağlantı kurulmasıyla haydutlar, din adamlığı, dilenciler, iltimasçı gibi üretim gücüne hiçbir katkı vermeyen asalak ve kemirir sömürü olmakla ikinci bir tabaka katı oluşla lümpenlik konumlanmaya başlamıştı.

 

Bu nedenle ihtiyaçlı olmakla muhtaç kılınan ve emeği sömürülmekle muhtaçlığına neden olunmakla her şeyi yapabilmeye hazır duruma getirilen kölelik; alan etkisi içinde serseri mayın potansiyeli olan bir duruma girmişti. İşte Mamon göz yumduğu keyfiliği içinde buna sesleniyor bunu şikâyet ediyordu.

 

Ortaklaştıran totemi grup ve ön ittifaklı kutsal komün grupların, kutsal totem, kutsal ilahları yerine; ayrıştıran kişi sel yanlılık olmakla, kutsal mal mülk sahipliği ortaya konmuştu. Şimdi kutsal mala-mülke ve mal, mülk sahipliği ile bunu irade kılan takdire tapılıyordu!

 

Yoksul insanlar her şeyi yapabilir potansiyel içinde, para uğruna (mal, mülk ve karın tokluğu uğruna) birbirini öldürürler. Birilerine suikast yaparlar. Birbirinin kuyusunu kazar olmuştular. Şimdiki gibi esrar, eroin türü yasa dışı teşrifatçılık gibi kötü işlerle mafyalaşmakla uğraşır oldular. Darp, gasp içinde bulundular. Yankesici ve üçkâğıtçılıklarıyla bul karayı, al parayı; deyici oldular.

 

İnsanlar maldan mülkten yoksunlukla dilencilik yaptırılırlar (lümpenleşme). İrtikâp, rüşvet alır oldular (lümpenleşme). Kayırmacılık yaptılar. Su istimallere açık oldular. Hırsızlığı meslek edindiler. En önemli olanı ait eşlerin birbirine güvenleri yiter olmakla, ait eşler birbirine her duruma açık potansiyelli insan olurlar. Güvensizlik, birbirinin kuyusunu kazma sürecin yükselen baş edilmesi gerekir ortamı olmuştu.

 

Ortaklaştıran sürecin sükûneti oluşuna karşın köleci mal mülk edinmenin verdiği tedirginlikleri ortaya koymasıyla davranılan süreç o güne kadar tarihin görmemiş olduğu durumdu. Ya da mana gücünün o güne kadar inşasını ettiği sosyo-toplumsa süreç içinde görülmemiş, duyulmamış bir şeydi. Mamon'un tekil takdiri, dengeleri alt üst etmiş; Mamon açlığın, zulmün kendisi olmuştu. Zincirleme neden oluş içinde estirdiği her bir rüzgâr, ortamın alan etkili dalgalanmasını daha bir kuvvetlendirir olmuştu

 

Bu olup bitenler ortak kararları olan bir ilah tavrı olmadığı gibi yüce bir mana gücü tavrı da olamazdı. İnsanları, üreten ilişkiler üzerinde pare pare edip; insanların üreten emek güçlerine, insanın üretim güçlerine ve insanın üretim nesnelerine sahip çıkmakla insanı, insana ve kendisine yabancılaştıran Mamon; "azıttılar, sapıttılar" diye, “hay geberesice insan ya da hay kahrolasıca insan” diye yine suçu insanlara yükleyecekti.

 

Sosyal ve toplumsal alan etkisinin içine bir de bu şekilde “suçluluk psikolojisi” olan dalgalandırmanın potansiyelliği de eklenmişti. Yetmemişti. Mamon insanları korkutuyordu.

( Alan Etkisi Ve İnsan 3 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 21.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.