Şartlar el verdiğinde bir sistem değişecekse bunun legal görüşme yeri parlamentodur. Bir sistemin inşa olmasını istemekle hiçbir zaman hiçbir haliyle o sistem tam anlamıyla olgunlaşıp yürür de olmaz. Çünkü siz dinamik bir yapı içindesiniz. Devinimliler ve büyüme bunu gerektirir

 

Yapının şartları bir birine göre bağıl hareketlerle (sekanstık hareketlerle) davranmaktadır. Siz göremeseniz de bu dinamizm içinde bağıl hareketli parçaların birindeki bir değişme ve gelişme diğerlerinde de bir değişme gelişmeyi öngörür. Bu senkronlumadır (uyumlaşmadır).

 

Yani dinamik ortam içinde her bir parça hareket, kendi dinamiği ile değişir. Diğer parça hareket kendi dinamiği içinde değişme gelişme öngörmese bile bu değişime uyum ve uyarlanma nedenle değişmek zorundadır. Bunlar sistemin tahmin edilirleridirler ama ön görülmemeleridirler de.

 

Bu nedenle hiç bir sistem inşa olukla, tam bir olgunluk ya da olgunlaşma içermezler. Dinamik sistemler birbirine göre çalıştığı için daima birbirine göre yeni akışma içinde olurlar. Bir sistemin başlangıcında beri şimdisine baktığınızda sistemi kurduğunuz an ile şimdiki anı sizlerin kurduğunuz sistem değildir.

 

Sistemin başlangıcında ön görülemeyenler, otuz yıl sonraki şimdiki sistemin arzulanır demokratik talebi olmuşlardır. Bu talep, ilk başlangıç koşulları içinde olmamakla sisteme refere edilir.

 

Sistemin başında ön görülenler uğruna feda olunan dinamikler de şimdiki sistemin tıkacı ve arızaları olmuşturlar. Bu nedenle dinamik akış içinde değişmez ligi, dönüşmez ligi olmayan, kutsallık yoktur. Böyle değişmeyen, geçmişi özleyen öznel sistem sevdası içinde olanlarınızla sistem ölür.

 

Biz parlamenter sistem içine 1876 saymazsak, 1908 yılından itibaren 108 yıldır şöyle böyle olur şartları altında oluşan akış içinde değişen dönüşen; tamam olan; eskimekle yerinden kalkan; yerine yeni şartlarla yeni inşacı kurumları oluşturulan demokratik parlamenter hayata geçmişiz.

 

Doğal oluşun şartları içinde gelişen değişen yasallıkla birlikte sistemin dinamizminin birden bire her haliyle oturması olanaklı değildir. Her durum şartları içinde yeni bir her hal çıkar. Her nicelimi olan birikme birden bir değişme ve gelişme olmaz. Soyo toplum niceli aksamalarını meşruiyet içinde bir müddet fazla rahatsız olmadan, palyatif çözümleri içinde olmakla yaşar.

 

Rahatsızlık istatistiki oluşla yarıya yakın değerlere doğru tırmanırken; ya da tırmanan bir gelişme gösterirken iyice görülür, iyice irdelenip, tartışılır. Sonra da bu alandaki değişmelere gidilerek gerekli sekans uyarlamaları yapılır. Ancak bu değişmeler sistemin içinde kalınarak yapılır.

 

Çünkü bu değişmeler ve gelişmeler ve aksamalar bu sistemle ön görülmüştür. Nasıl krallığın buyrukları demokratik yolla çözülemezse; demokratik sorunlar da kral buyruğu ile çözülemez. Eğer Çözülürse demokratik dengelerden ötürü çözüm şekli çözülemez oluşla başka bir kangren biçiminde ortaya çıkar. Çözümü de bu sistemledir. Parlamenter sistemle ön görülen sorunları, bunca geçmişi olan hafızasına rağmen başka sistemle ya da sultanlık, başkanlık olan sistemle çözemezsiniz. Bu girişim ancak paça kurtarma olur.

 

Zaten parlamenter sisteme ilişkin sorunlarını çözmekte yetersiz kaldığınız için günü kurtarmak bağlamıyla demokratik sistemlerin bir istisnası olan kanun hükmündeki kararnameleri (KHK'ları) sistemin parçası yapıp yaygınlaştırırsınız.

 

Bu tutum erkin tam bir çözümsüzlük ve panik halidir. Bu hal ile süreci anti demokratik tutumlara kaydırırsınız. Böylesi devingen ya da dinamik sistemlerin tabiri caiz ise değişmesi karşısında yarın ne olacağı bilinmeyen sistem içinde rutinlerinize göre ancak gelip geçici standartlar ile sistemi bilinir, tanınır şeklinin kurallarıyla meşru eder süreci adreslersiniz. Demokrasi adresli süreçlerdir.

 

Sistem böylelikle keyfilik ve kaos olmaktan kurtulup, ortak aklın parlamentosu olur. Bu nedenle 108 yılda Dünyanın her yerinde olduğu gibi ya da olması gerektiği gibi hiç bir başlangıç sistemleri bizde de olduğu gibi tam anlamıyla kendi olgunlaşmalarını içeremezler. Gelip geçici düzen ilkeleri ile hep büyür ve olgunlaşırlar. Şikâyetiniz de övgünüzde çoğu kez gelip geçici olan bu noktalaradır.

 

Ta ki doğal mecrası içinde olgunlaşma yeni doğumunu verene kadar ilke olarak gelip geçici adreslerle bu böyle sürer. Ta ki yeni ilişki bağıntılı değişen yeni düzenler ortaya koyana kadar bu böyledir.

 

İşte bu nedenle içinde olunan rejimlerde dere geçerken at değişilmez. Daha birincisi kemal değilken ; daha tümel belirir haliyle kendisi biliniyorken bir cumhuriyetin içinde ikincisi beşincisi olmaz. Oluyorsa cumhuriyet diye kurulmuş olan sisteminiz cumhuriyet değildir.

 

Değilse bir rejimin içinde o rejimin sorunlarının çözümü sırasında ikinci beşincisi olmadan at değişmeniz her zaman olasıdır ve gereklidir. Bu hareket halindeki temel devinimin ve ana hareket ettiricisi ile birlikte kendisinin de değişememesi demektir. Değilse ana devinim içinde parça restorasyonlar, rektefeler her durumda olası olabilir.

 

Benzer ve farklı devinimin inşası olan Soyuz roketi de sizi uzaya fırlarır. Apollo roketi de sizi uzaya fırlatır. Roketler bir sistem dinamiği ise devinim halinde iken soyuz roketi yerine Apollo roketini değişemez ve dinamikleşemezsiniz. Ya da fırlatılan Apollo başlığı içindeki koşullara alışmanın eğitilmişiyseniz ben Apollo içindeki sorunumu Soyuz içindeki koşullara göre çözeceğim ve Apolloyu Soyuza göre düzenleyeceğim derseniz; (at değişmek isterseniz) yine zaman mekân sıkıntısı nedenle bu işi yapamazsınız. Ama sistemin kendi koşulları içinde kendi restorasyonlarını her dem yaparsınız.

 

Soyuz şu işte daha hızlı diye Soyuz’a geçişteki kayıp onca zaman ve mekânı otuz yıla sığdırsanız bile hiçbir şeyinizle pekişme süreçleri yaşamamakla prematüre olup günceldeki soyuz değilsinizdir.

 

Bir ana devimli sistem içindeyken, onunla aynı zamanın koşulları içinde ve aynı zamanın paralelinde inşa olan aynı amaçlı sistemle başka sitem inşa dinamiği içine geçilmez. Dinamiğin şartlarına uymaz.

 

Çünkü o sistemin geçirdiği süreç içinde deneyimleriyle hedeflediği sekansların kurumlaştığı pekişme ve aksam bağıntılarının amaca uygun arızaları bu sistemde yoktur. Bu sistemdeki hedef arızalar da o sistemle çözülür değildir. Öyle olsaydı tüm ülkeler hep bu kabil değişme dönüşme içinde olurdular. Enerji aktarılabilir de o enerji sağlayan aksamlar aktarılamaz.

 

Dünya sultanlıktan başkanlığa ya da parlamenteri olan bu rejimlere geçerken ikisi de demokratik olmakla tercihe şayan yollardan biriydi. Ve bu geçişleriyle yapılan geçişler bunca yıllık deneyimlerini yaşamıştırlar. Şimdiden sonra geri çocukluk emeklemesine döneceğim demeniz beyhudedir.

 

Efendim "parlamenter sistemle hızlı kararlar verilemiyormuş". Haydi, oradan sende. Hani namaz kılmamanın beynamaz özrü diye bir örnekleme vardır ya bu fiili durumda yasa dışına çıkmış olmanın suçluluk telaşı özrüdür. Dünya bu türden hızlı karar alıp almamayı sanki ne bilmiş, ne de bilmemiş olmakla hiç göz önüne almamış ta; bu oligarşin bey efendiler sanırsınız bilinmeziyle dünyayı yeniden keşfediyorlar!

 

Yıldırım Beyazıt Niğbolu'ya giderken duyulacak haberle düşmana yardım ulaşacağına dek durum vahametine binaen hızlı karar alınacağını hiç bilmiyor muydu? Fatih İstanbul'u kuşatırken nerde ne zaman hızlı davranılacağını bilmiyor muydu?

 

Bunlar yine de bu devlet işlerini danışma yapmadan bu işleri fiili durum oluşla kotarmadılar. Hızlı karar vermenin yanı sıra "acele gidenin ecele gittiğini" çok iyi biliyordular. Bu nedenle bir denge ve temkin gözetiliyordu.

 

Ve dünya ile bu Padişahlar işin ön görülemezler ini de iyi bildiği için hızlı karardan ziyade yavaş akışla danışmayı (divanı-parlamentoyu) ön görmüş ve yeğlemiştiler.

 

Elbette Dünya ve biz başlangıçtan beri [hızlı karar almadaki önemi de göz önünde bulundurulmakla yöneten erkte olanlara böyle zamanlarda "kısmi bir inisiyatif alma" diye yarı meşruiyeti oluşu da tanımıştır].

 

Önemli olan inisiyatifi bir kez de olsa kullanıp geriye mi çekilmek mi? Yoksa bu inisiyatifi vali olurla, kaymakam olurla, doktor olurla, otobüs şoförü olurla kural oluşla değil de istisna oluşuyla yerinde ve zamanında kullanmak mı?

 

Yerinde zamanında kullanılmakla fiili durumlu kullanım henüz devam ederken dahi fiili kararın uygulanması esnasında diğer yandan da fiili inisiyatifli durumu, kurumlara ve üst yönetimlere iletip haberdar edip; inisiyatifi kolektif akılla açık tartışmaya açmakta bir kuraldır.

 

Ki inisiyatifi oluşla devam eden fiili duruma yerinde müdahale gibi görülen inisiyatiflerin de kamusal müdahaleyle devam edip etmemesindeki süreci bu yasal tutumunuzla meşru kılmak ta, başka şeydir.

 

Sonuç şu. Yasalara uymak, yasalara uyarken; yasalar yürür de iken; yasaları değişmek (restorasyon ya da rektefe etmek) parlamentonun işidir. Sizin fiili durum dediğiniz şey; yönetenin yasalara uymaması olan suçtur. Suçu, “ortada fiili bir durum var” deyip meşrulaşamazsınız. Bu açık temel kuraldır.

 

"Ortada fiili bir durum var" deniyor. Fiili durum dediğiniz yasaya uymazlık ve kendisini yasaların üzerinde görüp yasa çiğnerliktir. Bu yasa çiğnerlik anayasayı tağyir, tebdil ve ilgadır.

 

"Fiili durum var" deyip bu durumu, ya kabul edelim, ya reddedelim; ya da halkın görüşüne götürüp buna saygı duyalım" demek bir cinnettir. Bir başka yasa tanımazlıktır. Bu yol sağlıklı bir sorun çözme yolu olmamakla devlet yönetirlik te değildir.

 

Şu olur. Sizin ilk sistem inşanızın içinde sözgelimi haberleşme biliniyor olmakla sistem inşanızın düzenlenmesi yapılmış olsun. Ama atıyorum ortada bir TV aracı ve TV yayını olup bilinmediği için TV kullanma ve TV frekansını tahsis etme gibi izine tabii hükümler başlangıç sisteminizde ne ön görülmüş olsun ne de düzenlenmiş olsunlar.

 

Sisteminizin ileri aşamasında gelişen endüstriyel elektronikle beraber TV yayınları başlamış olsun. TV araçları satılıp kullanılır olsun. İşte bu bir fiili durumdur. İkinci fiili durum istisnai olmakla inisiyatiftir. Bu yayını ve televizyon cihazını kullanımın yasal karşılığı düzenlenmiş olmamakla yapılan işler ne suçtur, ne de meşrudur. Topluma göredir.  Ama alicengiz oyunuyla toplumun kullandığı bu fiili durumu suç saymamız da meşru saymanızda olasıdır. Kapitalizmde hep suç sayılma eğilimindedir.

 

Fakat biz süreci ayak oyunlarına götürmeden toplumun refahı ve refahın kullanımı bağlamında bu kullanımı meşru olan bir kullanım oluşla göreceğiz. Ne var ki bu kullanımın da, yasal olması için düzenlenmiş bir hüküm ve vergisi verilmemiş izini olmamakla fiili durum gayri meşru olan bu durum olmasıyla bu fiili durum ne o yanda ne bu yanda olmamakla tam bir Araf durumdur. Bu Araf durum bir yana eğilim edilmekle durum suçlu kılınıp ya da meşru da edilmez. Yapılıp yapılmamasında suç yoktur.

 

İşte önceden ön görülemez oluşla bir şeyin yaygınlaşması ne meşru ne meşru olmayan bir durum olmakla bu TV yayını ve TV kullanımı; süreçteki gelişmeler eşliğinde ön görülemeyen bir olup bitti olmakla; parlamento içinde ya meşru edilip düzenlenir ya da kullanımı parlamentoda veya kamuoyu yoklamasıyla yasaklanır.

 

Ne yasa içinde olan (yasal olmadığı yasalarla suç diye belirlenmemiş olan); ne de yasa dışında olan (yine yasa dışılığı suç değil diye yasalarla belirlenmemiş olan) bu duruma fiili durum denir. İnisiyatif kısmi bir istisna olup, kuralı olan bir filli durumdur.

 

Oysa yetki kullanılacak bir yöneticinin yetkileri yasayla belirlenmiştir. "Kimse yasalarla belirlenen yetkisi dışında, yasalarla verilmeyen yetkileri kullanamaz. Ya da kullanıp, fiili durummuş gibi bir durum yaratamaz. Bu suçtur" Belirlenenin dışında fiili gibi olmak, yasayı çiğnemek olup suçtur.

 

Siz bu gerçeği bilmezden, duymazdan gelmekle; olmayanı "fiili bir durum var" diye cahil damara sesleneceksiniz! Sonra da saf saf ver büyülenmiş gibi "hakikaten bu fiili durumu açıklığa kavuşturalım" diye bilmezliğin "sureti hakkından yana" olacaksınız! Bu vakitte durum çok vahim demektir.

 

Sözgelişi söyleyişinde hata olmaz. Hırsız, katil, her tür usulsüzlükler de kanuna aykırı olmakla her gün binlercesi yapıla gelmekle yasa dışılıklar olup "fiili bir durumdurlar!"

 

Şimdi siz kalkıp ta: [ortada bir yığın katil, hırsız, yolsuz var. Bu "fiili durumla (yasaya uymazlıkla)" bunlar bu fiili durumla mağdur oluyorlar. Gelin bunu ya yasa içine çekelim. [Ki zaten bu tadatlar yasanın öngörüsü içinde olmakla varlar. Ve bunlara ne yapılacağı bellidir. Bu söylem sizleri ikinci kez yanıltmaktır).

 

Ya da bunlar katillikleriyle, hırsızlıklarıyla usulsüzlükleriyle olan fiili durum mağdurlukları içinde olmasınlar diyen söylemin deformasyonları dahilinde olmanızla hiç değilse halka gidelim] der misiniz? Derseniz durum ne olur? Bilmem anlatabildim mi?


19.10.2016

( Fiili Durum başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 19.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.