Acı, acı çalmaya başladı telefon
Açtım.
Durma koş git diyordu telefondan bir ses
Durma git….
Bir taraftan’ da yer tarif ediyordu, heyecan içinde benimle konuşurken.
Haber, kötüydü.
Koştum gittim, kimseye haber bile vermeden.
 
 
Baktım.
Acı bir tablo vardı, karşımda.
Etrafta parçalanmış yerlere saçılmış, kanlı kol bacaklar, köylüsü işçisi başındaydı.
Kimi ağlıyordu, kimileri dersen dizlerini dövüp ağıtlar yakıyordu.
Dağ taş yankı yapıyordu, ağlamalardan yakılan ağıtlardan.
Ormanın içinde.
O günkü sıcak, yaz akşamında.
 
Olaya şaşırmış bakarken,
Biraz uzakta yamaçta oturan, biri takılmıştı gözlerime.
Oturmuş bir ağacın dibine, şaşkın ve sessiz, olan biteni gözlüyordu bir kadın uzaktan.
Tanımıştım.
Eşiydi, param parça olmuş merhumun.
Gözyaşı dökmeden bakıyordu uzaktan, sadece dalgın, dalgın.
Ne düşündüğünü anlamıştım, daha öncelerinde hakkında duyduğum dedikodulardan.
Onun için, hiç şaşırmamıştım.
 
İnsan, biraz duygulu olmalı.
Taş’ da olsa, öle karşı saygılı olmalı ağlamalı.
Böylesine vahim acıklı bir tablo karşısında, arada ne olursa olsun duyarsız kalmamalı.
Dost düşmana karşı!
Rezil olmamalı.
Ama umurunda değildi, böyle bir tablo karşısında bu rezil kadının.
 
14 Ekim 2016
Ahmet Yüksel Şanlı er
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 
 
 

 

 

 

( Acı Acı Çaldı Telefon başlıklı yazı Ahmet Yüksel tarafından 14.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.