Tamlamaların tamlanamaz
yükselişi:
Elimde iğne yüreğimse
iplik:
Maruzatım tek lehçe
Ve haybeden o tedirgin
imde nahoş bir tedirginlik.
Rükû ettiğim aşk’a
uzanıyor evrilmişliğim;
Gönülsüz coğrafyaların
hükmen yendiği sevginin
Nazarında çat pat bir
resmi yüreğe pelesenk
Yapmanın da ötesinde,
Soğuk savaşın gönüllü
rütbesinde.
Andıkça andımızda
adlandırmaya meyletmeden
Garip bir ruh hali:
Hezeyanları itekledikçe
insanoğlu,
Rahmetin gölgesinde
buluşmalı işin aslı.
Oysaki olmaz bir sancı,
Peyder pey vücut bulan
temkinli suretlerde
En büyük yergiden öte,
Mağlup olmuşluğun
tınısı:
Sevmek mi, dedi
birileri?
Hani kolu kırık olsa da
Yensiz bir tümcede
yanlı bir yanılgı:
Türeyen istihdamına
kılıf geçiren beyhude gölgelerden
Aldıkça ağzının payını:
O kekremsi serzenişin
katsayısı:
Yine ahkâm,
Ve hep yinelenen
sancısından medet umana
Git yoluna, dercesine.
Evrilmekse ithamı
evrenin
Ve sükût bürümüşse
varlığını
Bitimsiz hezeyanına
dokundukça hüsran
Derken kıpraşan bir
mimde ve beyhude
Bir gönülse konmaksa
marifet:
Varsın içindekini boca
et,
Ey yüreğin neferi ılgıt
gözyaşım.
Sencileyin, deyip de
çıktım yola madem:
Belki dün belki bir
asır önce,
Sandım ki sonlanacak
onca önyargı,
Sezdim ki sevdaya
dairmiş
Yüreğinde saklı tutarken
nice derviş.
Oysaki…
Olmalı mı devamı hem
demezler mi
Bu da yeni bir yürek
istilası…
Olsun ki olmalı da;
Yok saydınsa beni
İsterse tutuklasın
aşkın kör neferi
Hem de usulsüzce
konuşlu her yürekte,
Attığın her yürek
mermisinde
Teneşir paklamış o
isyanı yâd ettikçe,
Demez mi Tanrı:
Sen ki ey, fani:
Yeri mi şimdi?
Tümden gelen bir
hezeyan saklı nice yürekte,
Kefaretini ödemediğin
her düş’te
Ve düşüş’te,
Yeter ki sekte
vurmasınlar yüreğin mabedine.