Açıldı pandoranın kutusu
Ve bütün giz(em)ler döküldü avuçlara
Gözlerinin önünden geçerken seneler
Ve bakışların ilişirken toprağa
Tuttuğunda bırakma aşkı
Siyah ninniler büyüttük karanlığa
Yanakları kızaran akşamların
Kalbinde ağıtlar ritim tutmakta
Nefesler dudakları pas geçip dururken
Hayalleri ay ışığına ısmarlamakta
Saatler koşmakta ardımızdan
Köprü altında bekleyen sesine koşuşmakta
Nihayet gözlerinde talan parmaklarım
Yanan irislerinden
Ne olur
Küsermiş gibi bakma
Varlığının hediyesine şükrediyorum
Kirlendi sandığın sevginin
Üzerini örtüyor
Ve sarıyorum aşkla
Soyları tükenir sanma sözcüklerin
Ne olur bana kırgın bakma
Gözlerine düşen ışık
Vuslatın zamanını koklamakta
Alnında yansırken hayallerimiz
Sevişlerin özgür kalır bağrımda
Yüz ölçümü yüksek uçan sevişlerin kanatlarında
Marmara’ya düşer dudaklarının kıvılcımı
Tutarsan sakın bırakma …
Âdem Efiloğlu