Önce silmeliyim yazgımı:

Ne tebeşirin izi ne de isyan.

Belki de boyutsuzluğumun tecellisi

Şu darmaduman gökyüzü;

İçinde unutulduğum,

Kıyısından köşesinden değer biçerken dünlere,

En mazbut şarkıda bile ölüm ile cebelleşen yüreğin

Tırnak arası yoksunluğunda saklı tuttuğum

Şeceresinden uzandıkça geçmişin,

Titrek bir izlekte alayına söven insanoğlundan

Medet ummanın da ötesi,

En kor sancıyı bile mutluluk bellediğim.

 

Belki de yorgunluğun resmini çizmeliyim ardından,

Kaşı gözü olmayan efkârın çileli yükünde

Ezilmektense yağmaladığım benliğin.

Kör noktasında bilinmezin,

Aşk’a her teğet geçtiğimde,

Sona kurulu o sarkacın arka yüzünde.

Görmediğimden çok öte,

Görmelerine ihtiyaç duyduğum

Siyah beyaz resmin yırtık namesinde,

Bir düete rehin verdiğim ahkâmlardan

Artık hangisi düşüyorsa payıma.

 

Gitmediğim ülkelerin saçlarını örüyorum;

Patikalarında perçem bellediğim ölgün düşlerin.

Rehaveti kucaklıyorum;

Esrik şehirlerin rahman yüklü gölgelerinde

Konuşlu insan öbekleri…

 

Tehditlerini mimliyor evren:

Satanları ayrı satılmışları başka güzergâhta.

Titrek ışıkları vuruyor toprağa

 Cafcaflı söylemlerin;

Nazarında eriyen siluetimden arda kalan çakıl taşına

Lanet okuyorum bilinmedik biz zamanda

Ve gizil bir lehçede,

Avurtları çöküyor sanıların,

Sancılarla doğuyorum,

Acılarla büyütüyorum içimdeki çocuk sesimi:

Kundağa sardığım tüm düşünceleri kilitliyorum gökyüzüne

Uykuya dalmazdan önce.

 

Yine de tedirgin içim,

Fazlasıyla saklı serenadı ölgün yüzümün.

Değirmenlerde öğütüyorum,

Avutuyorum peşi sıra:

Önce silik bir izlekte asılı kalmışlığını kara cüppenin

Sonra da layığını buluyor gece

Kör noktalarda buluştuğum sancılara

Rehin verdiğim yüreğin titrek ışığında

Ve derken soluyorum karanlığın miadı dolmuşken

Biraz da külfet soluyorum,

Ardı ardına göçebe sayıların

Öfkeli minvalinde

Doyarken evren.

 

Fi tarihinde,

Sivri notalı dingin rasathane;

Peşrevinde tümden bir coşku kaplamışken devranı

O kör düşlerin tantanasında,

Gömülü aşkın kıskacında bir yağmur damlası;

Muhtemelden öte izafi yörüngeye takılmış güneşin

Batıl tekeri:

Bir elimde bez ve pervazında

Kırık gök kubbenin…

 

 

 

 

İstikrarsızlığımın yoksun kıldığından nasiplenmek kadar sıra dışı olsa da serzenişlerin ışığına bir mum titrekliğinde boyutsuzluğun sancısında can vermek kadar da eseflendiğim…

 

( Değirmen... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 25.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.