Gülmek, aynı arabanın silecekleri gibidir, yağmuru durdurmasa da ilerlemenizi sağlar.
Gerard Jugnot

Kimin derdi yok ki? Derdimize yanıp ağlasak, ne evden dışarı çıkar nede herhangi bir iş tutarız. Ama hayat devam ediyor ve yüzümüz asık da olsa her şeyi yapmaya çabalıyor, kimi zaman sinirli tepkilerle, kimi zaman deli diyecek kadar agresif bir günü geçiriyoruz. Hatta, dün İstanbul’da bir metrobüste olan olayda olduğu gibi, hakkımız olmayan bir yerde inmemizi istediğimiz şoförün buna izin vermemesi üzerine, şemsiyeyle vurduğumuz şoför arabayı kullanamadığı için metrobüs karşı şerite geçip arabaların üzerine çıkıyor ve 11 kişi yaralanıyor. Tüm bu agresif hareketler dertlerimize çözüm bulamadığımız ve hayatın içinde olmak zorunda olduğumuz hallerimizden kaynaklanıyor. nasıl ki biz agresif isek, karşımızdaki insanda agresiftir ve sonuçta buna çözüm bulamadığımızdan dolayı karşılıklı kavgalar, kazalar, ölüme sebeb olan acılar ortaya çıkıyor. 


Elbette, derdim var çözüm bulmam gerekiyor ve evde oturayım da sağlığıma kavuşayım demek de olmuyor. Yaşamak zorundayız, bize bağlı yürüyen çarklar var, biz olmazsak bozulacak bir çalışma zinciri var.  Para kazanmalıyız ki, çoluğumuz çocuğumuza yaşamı devam ettirecek kazançlar ele edelim.  Peki ne yapalım?


En kısa çözüm, planlı yaşamaktır. Ne kadar zaman çalışmalıyız, ne kadar zaman eğlenmeliyiz, ne kadar zaman uyumalıyız, ne kadar zaman sevdiklerimize zaman ayırmalıyız… Allah aşkına bir düşünün, hangimiz planlı yaşıyoruz ki? Uyumamız gerekiyor, gecenin bir vaktinde film seyrediyor ve uykuyu az uyuyoruz. Çalışmamız gereken zaman içinde yapılan arkadaş ziyareti, eğlence için vakit ayırdığımızda, işimizi zamanında bitiremiyor, mesaiyi gecenin bir vakitlerine kadar uzatıyoruz. Kısacası bir plan yapsak da, yapan o kadar az ki, o planı uygulayamıyoruz. Sonuçta bu çözüm olmuyor.


Madem gelişigüzel yaşıyoruz, daldan dala atlıyoruz, dertlerimizin çözümsüzlüğü o kadar yığılıyor ki, bunun neden çözülmediğinden şikayet etmeye bile zaman bulamıyoruz, beynimizi başka pratik yönlere çevirmemiz gerekiyor. Eğer otobüsten erken inip, zamanı iyi kullanmamız gerekiyorsa, kaçırdığımız zamanın, en fazla 5 dakika olacağını düşünüp, her şeyde bir hayır vardır diyerek gülerek beklesek ne kaybederiz ki? O beş dakikada, onarılamayacak ne kaybedeceğiz ki? Oysa acele ettiğimizde 11 kişinin yaralanmasına, arabalarının mahvolmasına ve kazadan dolayı o yoldaki diğer insanların belkide 1-2 saatlik zamanını kaybetmesine sebep oluyoruz. Lütfen empati yapalım. 



Haydi Gülelim, her şeyde hayır var diyelim. Sabırlı olalım. Derdimizin çözümsüz olmadığını düşünelim. O dert çözülse bile yine başka dertlerin bizi rahatsız edeceğini ve yaşadıkça dertsiz olmayacağımızı tespit edelim. Plan yapalım ve o planlarımızın sınırlarını esnetelim.  Çok az aşmalar olsa bile, bunun olabileceğini kabul edelim. İnsan isterse kimseye rahatsızlık vermeden her derdi kendi kedisine çözebileceğini unutmayarak, kendi yapacağı ve tiksinti bile verse işini başkasına yaptıracağına kendisinin yapması gerektiği sorumluluğu kabul edecek insan olmaya çalışalım. Çok tavsiye eden değil, o tavsiyeyi yaşayan; hayatını hareketin içinde kabul eden ve tembellikten kurtulan bir yaşamı böylesi yörüngeye oturtalım. 


Haydi katıla katıla gülelim. Etrafımızda bize deli diyen kalmasın. Herkes gülsün…


Saffet Kuramaz    

( Gülümse Yeter başlıklı yazı safdeha tarafından 24.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.