Bunu öyle
kuru kuru anlatamam
Senaryo yapmalıyım.
Neyi mi?
İnternette, sosyal medyada
dolanan bir videoyu…
**********************
Yıl 1923.
Aylardan Temmuz, 24. Gün.
Yer Lozan.
İşte bu
Lozan Kentinde yapılacak olan
bir barış antlaşması
var.
İyi de
kimle yapılacak bu
barış antlaşması
Kimle olacak?
Yonan Gavuru ve bir de
onun destekçisi olan
İngiltere ile.
Yonan Gavurunu
kim temsil ediyordu?
Hah..Yonan Başbakanı Başpsikopos
Makaryos.
İngiliz gavurunu
kim temsil ediyordu?
Durun, şimdi çıkaracam. Hah..Kraliçe Elizabet.
Peki Türk
tarafını?
Türk tarafını
da İsmet Paşa.
İşte bu üçü ( Evet sadece bu üçü ) Lozan denen yerde bir araya geldiler. Ülkeleri, yanlarına bir sürü diplomat, akademisyen, bilim adamı ve gazeteci vermişti ama bunlar ‘Nerde çokluk, orada yokluk’’ Diyerek diğer heyet üyelerini çeşitli cafelere gönderip ‘’Siz gidin okey oynayın, çayınızı kahvenizi için, biz meseleyi hallederiz’’ Diyerekten yanlarından sepetlediler.
Lozan’da bir
kır kahvesine geldi
bu muhteşem üçlü.Yani bizim
Arap Seydo’nun kıraathanesine…
Kraliçe
Elizabet uyanıklık yapıp hemen
masaya oturdu. aya geldiler. Ülkeleri, yanlarına bir sürü et Paşa
Kraliçe Elizabet’e ‘’ Bana
ne ya ben
de masada oturacam’’
Dediyse de Makaryos ‘’ Sen sandalyede
otur bakayım ‘’ Deyince
korktu Makaryos’tan hemen
gitti bir sandalye çekti altına.
Elizabet İsmet Paşa’nın
bu mızıklanmasına bozuldu
tabii ki. ‘’
La havle vela kuvvete
illa billah’’ Dedikten sonra
‘’ Five O’clock tea’’ sından
bir yudum alarak (
Yav beş çayı
da..Öyle bilinmedik bir
şey değil ) kendisini sakinleştirdi.
Artık antlaşma maddelerinin görüşülmesine
geçilebilirdi.
İngilizler çok musibet bir millet olmakla beraber Elizabet iyi bir karıydı. Parmağını Makaryos’a uzatarak seslendi: ‘’ Ulan kefere, yakıp yıktınız cânım Türkiye’yi. Şimdi sana cezayı kesiyorum: 400 Milyar Dolar savaş tazminatı ödeyeceksin Türkiye’ye.’’
Makaryos’ta renk benz attı ‘’Aman Elizabeth. Gözünün yağını yiyeyim. Ulan 400 milyar dediğin parayı Onasis’i silkelesek yine çıkaramayız. Etme eyleme, bu nasıl bir racon?’’ Dedi.
Elizabet ‘’ Bana karşı mı geliyorsun lan papaz. Valla yolarım seni’’ Diye hiddetle cevap verdi.
E haliyle Yonan gavurunun temsilcisi Makaryos buna itiraz edecek göze sahip değildi. Çaresiz ödeyecekti 400 Milyar doları.
Garip keşiş içinden ‘’ Ulan dört yüz milyar dolar bu. Elizabet karısı ya para saymasını bilmiyor ya da bunlar hep sahte Amerikan doları basıp onu kullanıyorlar’’ Diye düşünürken Elizabet İsmet Paşa’ya döndü.
‘’ Nasıl sence de uygun mu 400 Milyar savaş tazminatı?’’
İsmet Paşa umursamaz bir tavırla cevap verdi. ‘’ Ya Elizabet. Sen de amma gaddarmışsın ha. Ulan 400 Milyar parayı nasıl ödesin bu Yonan keferesi. Yazık günah değil mi adamlara?
Elizabet şaşkınlıktan dondu. O böyle donmuş vaziyetteyken Makaryos ‘’ Oleeeey..Ulan valla adamsın İsmet’’ Diye İsmet Paşa’nın boynuna sarıldı.
İsmet Paşa ‘’ Estağfurullah Makaryoscuğum. Ne
demek. Şunun şurasında
komşuyuz.’’ Diye cevap
verdi.
Elizabet hala…Al işte ..İnceltme işareti
koymayınca ne oldu?
Kraliçe Elizabet oldu
Elizabet hala. Şimdi
inceltme işaretini koyarak
tekrar yazalım:
Elizabet hâlâ donmuş
vaziyette İsmet Paşa
ve Makaryos’a bakarken
Makaryos içinden ‘’ Ulan var
bu işte bir
hinlik. İsmet 400
milyar gibi bir
savaş tazminatını niçin reddetsin
ki?’’ Diye düşünmeye başladı
ve çok az bir düşünme
süresinden sonra uyandı. ‘’ Ulan herif
bizi resmen dilenci
yerine koyuyor. ‘’400
Milyar dolar sadakamız
olsun demek istiyor.
Yani açık açık
bizi aşağılıyor bu’’ Diye
geçirdi içinden.
Eeee Yonan da
olsa onun da
bir gururu vardı. Hemen
toparladı kendisini ve
İsmet Paşa’nın bu
jestine o da
bir jestle cevap verdi:
-İsmetciğim çok teşekkür
ederim ama ben ille de sana
verecem.
İsmet Paşa şaşırmıştı.
-Lan papaz. Sen
beni Mevhibe Hanımla
papaz mı edeceksin?
Neydiyim seni?
Makaryos güldü.
-Yahu demek istediğim
o ki ben
de sana bir şeyler
vereyim bu jestine
karşılık. Mesela Karaağaç
Kasabasına ne dersin?
İsmet Paşa munis
bir edayla cevap verdi:
-Yahu arkadaşım. Niye
sorun ediyorsun? 400
Milyar dolar senin köpeğin
olsun. Türk kahvesine
Yunan kahvesi demeyin
yeter. Karaağaç, maraağaç filan
da istemem.
İsmet Paşa ‘’İstemem’’ Diye direndikçe Makaryos ‘’ Ölümü
öp, bak almazsan
vallahi, billahi, ekmek
musaf çarpsın ki bir daha
konuşmam seninle’’ Deyince
İsmet Paşa ‘’ Lan
tamam, tamam ağlama,
aldım kabul eyledim’’
Diye teselli etti
Makaryos’u.
İşte onlar böyle
hararetli hararetli konuşurlarken
Elizabet’in donu çözüldü.
Yav fesatlık yapmayın.
Lastikli donundan bahsetmiyorum.
İsmet Paşanın duymayan
kulağına doğru eğildi.
-İsmetciğim şu 400
Milyarı almama kararını
bir daha düşün
olmazsa ha? 400
Milyar dolar ulan bu.
Tepilecek para mı? Bu
parayla kırk tane
Karaağaç kasabası satın
alırsın.
İsmet Paşa öfkelendi artık.
-Yav Elizabet ne gıcık
bi karısın sen.
Almayacağım yahu. Zorla
mı? O kadar
parayı benim gibi
zayıf, nahif bir
adam nasıl taşır.
Düşünsene bir.
Elizabet kikirdedi.
-Yahu çek denen
bir şey var değil
mi? Al bir
çek, sonra git bankadan çek. Sonra
gel, beni istediğin yere
çek. Çapkııınnn.
İsmet Paşa’nın inadı
tutmuştu:
-İstemiyorum yahuuuu.
Elizabet son bir
atak daha yaptı.
-Ulan baksana. 40 Milyar dolar
dış borcunuz var. Yonan
keferesinin vereceği para ise
400 Milyar dolar. Yani
on katı. Dış
borçlarınızı ödedikten sonra
üste 360 milyar dolar
size kalıyor. Gel inat
etme al şu
parayı.
Makaryos’ta şafak attı. Eyvah
ki eyvah. Elizabet karısı
resmen pişmiş aşa
su katıyordu. Ya
İsmet duruma uyanır
da ‘’ Haklısın lan ‘’ Derse.
Bir saniyeden de
az süren zaman
diliminde büyük bir sancı
saplanmıştı Makaryos’un kalbine.
İsmet Paşa vakarla cevap
verdi Elizabet’e
-Arkadaş ! Ben o
400 Milyar doları
almıyorum. Dış borcumuz olan
40 Milyar doları
da hiç kimse
merak etmesin ödeyeceğiz.
Makaryos bir kez
daha ‘’ Oleeeyyyy.
Senin taşşş…nı yiyim
İsmet’’ Diye havalara sıçrarken Elizabet
şaşkın şaşkın sordu.
-Nasıl? 40 Milyar
dolar dış borcu
nasıl ödeyeceksiniz?
İsmet Paşa istihza
ile baktı Elizabet’e
( Yani alaycı
bir bakışla baktı )
- Ohoooo dert ettiğin
şeye bak. Bizde
kaynak mı yok?
Bu sefer
sadece Elizabet değil Makaryos da
şaşırmıştı. Daha düne kadar askeri
cephede yiyecek ekmek
bulamadığı için çarıklarının
ipini kemiren bu
millet 40 milyar
dolar dış borcu
ödemek için nasıl
bir kaynağa sahip
olabilirdi ki?
Elizabet merakla sordu?
-Kaynak mı? Ay sizin
kaynağınız da mı
var?
İsmet Paşa bir
kez daha alaycı bir
şekilde gülümsedi.
-Cami önlerinde mendil
açıp ‘’Az çok
demeyin, ne verirseniz
elinizle o gider
sizinle’’ dedik mi
işlem tamamdır. O
bakımdan sen bizim
borçları sıkıntı yapma
Evet..
Tarihler 24 Temmuz
1923 ü gösteriyordu ve
Türkiye’nin Başbakanı İsmet
İnönü, İngiltere’nin Kraliçesi
Elizabet ve Yonan Başbakanı Başpiskopos
Makaryos arasında Elizabet’in
masaya oturarak, İsmet
Paşa’nın sandalyede oturarak
ve Makaryos’un yere
bağdaş kurmak suretiyle
imzaladıkları Lozan Antlaşması
denen ihanet belgesinin
sadece borçlarla ilgili
kısmının nasıl görüşülüp
karara bağlandığını anlattık.
Elimizde daha ne
belgeler var ne
belgeler…
NOT: Resimde yukarıda
zikrettiğimiz konuşmanın belgesini
görmektesiniz.
Bu belge
uzun bir araştırma
ve titiz bir çalışma
sonucunda Şanlıurfa ilimizin
22 Km yakınındaki Örencik Köyü
civarındaki Göbeklitepe’de yapılan
arkeolojik kazılardan ele
geçirilmiş olup şu
anda Amerika Birleşik
Devletlerinde Pentagon adlı
Dünyaca ünlü müzede bulunmaktadır.
RESİMLER:
1- Yonan Başbakanı Başpiskopos
Makaryos, Yonanistan’ın Lozan
Antlaşmasında ödemekle yükümlü
olduğu 400 Milyar
doları reddettiği için
İsmet Paşa’ya ‘’ Tesekkurler Pasamu’’ Diye teşekkür ederken.
2- İsmet Paşa Makaryos’un
Teşekkürüne ‘’Eyvallah Muhterem’’ Diye cevap veriyor.
3- Bu
karşılıklı jestler dolayısyla
İngiltere Kraliçesi II.
Elizabet Donmuş vaziyette.
4- Lozan Antlaşmasının imzalandığı
Arap Seydo’nun kıraathanesi.
5- Lozan Antlaşmasının borçlarla
ilgili maddesinin görüşmelerine
ilişkin tutanak metni.
Bu metin Kıraathane
sahibi Arap Seydo
tarafından tutulmuştur.
6- Lozan Antlaşmasının borçlarla
ilgili gerçek metninin( Arap Seydo’nun kaleme
aldığı metin) bulunduğu
Göbeklitepe
7- Bahsi
geçen metnin saklandığı
ABD deki Pentagon adlı müze. (
Göbeklitepe ile benzerliğine
özellikle dikkatinizi çekerim. Bunda da
var bir bit
yeniği. Araştıracağız tabii
ki.)
Biliyorum şaşırdınız
ama inanın bana
şu yukarıdaki senaryonun
tıpkısının aynısı bir
video dolanmakta bu günlerde
sosyal medyada.
Güya Lozan Antlaşmasında Yunanistan’ın Türkiye’ye
400 Milyar Dolar
Savaş tazminatı vermesi
kararlaştırılmış ancak Hain(!)
İsmet Paşa bunu
reddetmiş ‘’ İstemiyorum böyle
bir parayı. Bize
Karaağaç’ı verin yeter’’
demiş; İngiliz Temsilcisi
‘’ Yahu al bu parayı.
Bak böylece dış borcunuz
olan 40. Milyar Doları
da rahatça ödersin’’ Deyince ‘’ Merak
etmeyin biz o
40 Milyar Doları
kendimiz öderiz, el alemin
parasına ihtiyacımız yok’’ demiş !!!!!!!!!
İşin acı
olan tarafına gelince:
Bir sürü
vatandaşımızın buna inanıp
böyle bir videoya ‘’ Vay hain İsmet
vay. Bu videoyu
alıp Kemalistlerin gözüne sokmak lazım’’ gibi yorumlar
yazmış olmaları.
Yani şimdi ben
yukarıdaki yazıyı bir
video haline getirsem ,
belge diye de yukarıdaki
resimleri koysam ‘’ Yahu Lozan’da
Kraliçe Elizabeth’in,
Başpiskopos Makarios’un ne
işi var? Yahu Yunanistan’ın bize
ödemesi planlanan savaş
tazminatı 400 Milyar
değildi ki? Türk dış borçları 40
Milyar değildi ki?
‘’ Diyemeyecek, bu ve
daha nice saçmaladığım
hususa dört elle
sarılacak bir sürü
insan çıkacak.
Dahası belge diye
yayınladığım eski yazıyla
yazılmış resmin Yahya Kemal’in
‘’Akıncı ‘’ şiiri olduğunu
söyleyecek insan da
bulunmayacak
Şimdi korkum ne
biliyor musunuz?
Yarın bir gün ‘’
Büyük Tarihçi Ord.
Prof Dr. Sami
Biberoğulları Lozan’daki bir
ihaneti belgeleriyle açıklıyor’’
Diye bu yazıyı
alıp da sosyal
medyada dolandırırlar mı?
Olur mu
olur vallahi.
Gariban bir Kimya
Öğretmeninin resmini alarak
Uydudan tankları durdurarak
darbenin seyrini değiştiren
kahraman Fizik Profesörü
diye yayınlamadılar mı ?
Sadece ve sadece
Edebiyat Defterinde
yayınladığım tam yedi
tane şiirim, benim iznim
olmadan benim üyesi
olmadığım www.love.gen.tr/ask adlı
bir sitede yayınlanıyorsa ( Allahtan benim
adımla yayınlamışlar) Bu
salakça yazı da rahatlıkla ‘’ İşte Lozan’ın
bilinmeyen bir gerçeği
daha’’ diye yayınlanır.
İşin doğrusu yayınlanırsa
yayınlansın. Bu kadar gözü
kapalı olmasın bu millet.
Her önüne konanı
yemesin. Haa önüne konan her
otu b.ku yiyene de
afiyet olsun. Ben
ne yapabilirim ki.
************************
Son olarak.
Yukarıdaki ana konuyla
ilgili olmasa da
www.love.gen.tr/ask
adlı sitede iznim alınmadan yayınlanan şiirlerim şunlardır:
1- Aşkın
kilosu kaç para
2- Aşk-ı Memnû
3-Sevgili Heidi’ye ( Edebiyat Defterinden
arkadaşım Sare Yaprak için yazdığım
bir şiir )
4- Sevgiye Dair ( Değerli Dost
Emine Uysal’ın ‘’Sevgiye
Dair’’ adlı şiir
kitabı için yazdığım bir
şiir )
5- Aşk Diyordunuz değil
mi?
6- Aşk-ı Zamane
7- Sevgimle
.