Var mı mektup yazan delikanlı
ya da genç kız,
Bu devirde sevdiğine,
Ucunu yakıp yakıp gönderen?
''Ben de sana yanıyorum Nesteren.''
Neredeee, bulamazsın...
Onlar artık çook gerilerde kaldı,
Mektupların arasına e-mail'ler, bilgisayarlar daldı...
Mektup diye bir edebi tür bile kayboldu neredeyse.
Tanınmış yazarlar, şairler arasında mektuplaşmalar,
Kitap yapılırdı çok kere,
İnternet ile çetleşmek icad oldu,
Mertlik bozuldu,
Mektuplar tarihi eser gibi,
Sıra sıra müzelere dizildi...
Kendime bakıyorum,
En son mektubu askerde yazmışım,
Acemi birliğinden aileme.
Kart atmakta yok artık;
Telefon la mesaj gönder gitsin...
Mektup özlemdir, hasrettir buram buram.
Delikanlı söyleyemediği aşkını,
Kâğıda yazıp verir sevdiğine...
Niye;
Çünkü hiç bir kâğıdın yüzü kızarmaz bozarmaz diye...
Bak işte geldi cevap,
Yüreği pırpır sevdi yine...
Evvela bahusus selam eder diye başlar.
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim,
Diye devam eder, gurbetten yazılan mektup...
Bazen üç gün de gelir, bazen üç ay da,
Bekler durur artık postacının yolunu...
''Yine yakmış yar mektubun ucunu''
Güzel türkülerimizden.
O da unutulup gidecek herhalde,
Bundan sonra, kimse iki satır bir şey yazmazsa...