“Muhafazakarlığı sadece din olarak anlamak”

Bir ülke düşünün, muhafazakarlığı sadece din olarak anlasın. İki yan yana giden paralel denilen, kesişmesi matematiksel olarak mümkün olmayan iki doğrunun kesişmesi ve arada yaşanan askeri muhturalar hariç, 5 adet askeri darbeye maruz bırakılsın. Ülkenin geçimi için gerekli Tarım, Ormancılık, Hayvancılık gibi sektörlerin yerel olanaklarla endüstrileşmesi göz ardı edilsin. İthal ürünlerin tüketimine bağlı bir tüketim endüstrisi anlayışına mahkum edilsin. 2000 yılında, ekilebilir tarım alanı ülkenin % 35 i iken bugün % 20 lere insin. Dünya’da buğday üreten 5 ülkeden biri, kendi gıda ihtiyacını karşılayan 7 ülkeden biri iken, çölde tarım yapan bir avuç İsrail’den tohum ve 3-5 yıldır pamuk üreten Yunanistan’dan pamuk ithal eder olsun. Amasya elmasının adını bilen kalmasın. Yenilen ithal elmanın adları Galo ve Fuji olsun. Büyüklüğü Konya ili kadar olan bir ülkenin ihracat rakamı senin ülke bütçene denk olsun. Tütün’ün bitirilmesine göz yum. Malatya kayısı üretimin geliştiremeyip İtalyan ve İspanyol kayısısı ithal edilsin. Kendi kiraz’ın olan Salihli Kiraz’ı “Napolyon” adlı olarak pazarda satılsın. Sabık bakan ama göremeyen B. Arınç, Atatürk’ün sevdiği “Vardar Ovası” türküsü rakı kokuyor diyerek yasaklamaya kalktı. Peki, Zeytinciliği ve dokumacılığını yıkma ve  dış ülke hegomonyasına bağlama yolunda  icracı, Muzaffer Sarısözen’e “Zeytinyağlı yiyemem, basma da fistan giyemem” türküsü ülkede bangır bangır çalınırken, bu sabık bakanın yasaklatma girişiminde  bulunduğunu duyanınız oldu mu? 1948-51 yılları arasında, ABD Marshall yardımı koşullarından biri Türkiye’nin kendinden “Mısırözü yağı” almasıdır. Koşut olarak ilk margarin fabrikası Vita-Sana kurulur ve ülkenin bütün zeytin ağaçları sökülür. Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağı ve margarin tüketimine yönlendirilir. (Kyn:Google Muziki Dergisi) Bir ülke, Genetiği ile Oynanmış Organizma-GDO ların esareti altına sokulur. Ülkende dereler, göller kururken HES lere tanınan olanaklar kadar; Kızılırmak, Sakarya, Fırat ve Dicle gibi su kaynaklarımız tarıma yönlendirilmez. Zengin su kaynaklarımız varken “yağmur duası” na çıkılır. GAP Güneydoğu Anadolu (irrigation) sulama tesisleri devreye sokulamaz. Su olanakları yetmeyen ve susuzluk çeken komşu ülke İsrail su kaynaklarımıza talipken, kısıtlı olanaklarıyla Tarım, Ormancılık ve Hayvancılığını geliştirerek bize narenciye ve tohum satar.1990 lı yıllarda çiftçiye verilen destek oranı bütçenin % 10 u iken, zamanla bu oran % 6-6,5a, % 3 e ve de % 1 e indirildi. Bu arada kendi koyduğun yasada çiftçiye verilen destek bütçenin % 1 nini altına düşürülemez maddesi varken, IMF baskısı ile bu oran % 1 in altına düşürülür. Kendi yasasını  koruyamayan bir ülkede ABD ve AB etkisi var mı yok mu tartışılır olur. Kendi “yerli tohumunu” ekip biçerek islah etmek ve kendi üretimi ile geçinmeyi değil, halkına Laik-Antilaik, Alevi-Sunni ayrımcılığı yaratarak “düşmanlık tohumu” ekmeyi beceren bir ülke yaratılır. Ayrıca, “Yoksullaşan çiftçiler giderek tarımdan koparken; köyler, tarlalar, meralar boş kalır. Kırda, tarımda tutunamayanlar ya  mevsimlik tarım işçiliğine yönelirler ya da kentlerin varoşlarına göçerek işsizliğe uğrarlar. Marjinal işlere sığınmaya mahkum olurlar. Tarım ürünlerinin çiftçinin elinden çıkış fiyatları yüzde 100-200 arasında artarken; tarım girdilerinin fiyatları yüzde 300-350 arasında artar. Her gelen hükümet İmam Hatip okullarının sayısın arttırır. Ancak, içlerini ziraatçilik, el dokumacılığı, marangozluk, tornacılık gibi mesleki  geliştirme kursları ile donatmaz dinsel bilgilere ağırlık verir. Ama, bu İmam Hatip okullarından biri, “bütün bu üretim olumsuzlukların arkasında  Valla ABD var. Ne yapalım biz sadece ara eleman yetiştiririz, bilim adamı değil” diyen bir iktidar parti bakanı yetiştirmeyi becerir.

Erdil Ünsal

 

( “Muhafazakarlığı Sadece Din Olarak Anlamak” başlıklı yazı erd44 tarafından 4.09.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.