Alnının ortasından geçiyorduk zamanın

Karanlık mermi sesleriyle ışıl ışıl

Dört bir yanda esarete sürülüyordu meşru irade

Yanıyordu şehirler

Yanıyordu sokaklar

Yanıyordu yollar

Yanıyordu gökyüzü

 

İğrenç emellerin

“Vur” emriyle titrerken yürekler

Biçildi

Vuruldu

Bombalandı

Yıkıldı

Ve şehit oldu

Bir adım bile geriye atmadı millet

 

Sesiyle şehirleri ürkütürken uçaklardan

Milletin iradesine düşüyordu bombalar

Elleri tetikte köpekler

Halkım(n)ı biçiyordu birer birer

Biliyorum Allahtan korksaydı yürekleri

Aslında biraz titrer

 

Tankların önüne atlıyordu kahraman Sabri Ünal

Gücünün yettiğince bağırarak demirden kaleye

“Dur!”

Ama hainlik durmayıp  üzerinden geçiyordu

Şükür ki Allah’ında bir hesabı vardı

Sabri Ünal dimdik ayağa kalkıyordu

Hemen ardından bir tank daha

“Dur!”

Hainlik sözden anlamıyordu…

 

Özel kuvvetlerin

Mahrem odasına sızıyordu kalleşler

Bir şahsiyetsiz:

“Artık komutan benim.” Diye tıslıyordu yılan dişlerinden

Ve çıkıyor bir kahraman

Başçavuş Ömer Halisdemir

Haini alnının ortasından devirip

Rahman’a yürüyordu

 

Daha torunlarını sevmemişti Mete Sertbaş

Kalbi yerinden çıkacaktı neredeyse

“Haydin vatan için” diyerek

Mahallesini seferber ediyordu

Karanlığı delerken kalleş mermiler

Bir hain kurşuna muhtar boyun eğiyordu

 

Ekranların karşısında Oğuz Haksever

Bangır bangır bağırıyordu

“Bu devirde ne oluyoruz kardeşim.” Diye

Ve

“Siz kimin meclisini bombalıyorsunuz”

Diye bağırıyordu Latif Şimşek

Eğmiyordu başını hiçbir yerde Milli mücadele

Mermiler duvarları delip geçerken,

İrade tankları deviriyordu

 

Bombalar yağarken dört bir taraftan

Meclisin kapısını açıyordu

Yürekli yiğitler

Yıkılıyordu duvarlar

Ve adı Bekir Bozdağ

Sığınağa gitmeye çalışanlara haykırıyordu

“Bize meclisimizin çatısı altında ölmek yaraşır” diye

Ve ölümü bekliyorlardı meclisin kahraman zemininde

 

Kocaman kamyonun direksiyonundaydı Şerife Boz

Tıka basa Taksim meydanına yürüdü adım adım

Atası Nene hatunun izlerinden koşarak

Ülkesine sahip çıkıyordu

Korkudan hiç yılmayarak

 

Daha on beşinde Halil İbrahim

O yaşta ekmeğinin kavgasında

Aklı hayaller dünyasında

Ama yıkılmaz bir onurla vatanının sevdasında

“Haydi!” diye sesleniyordu babasına

“Sokakların bize ihtiyacı var” diye

 

Öte yandan başka biri

Hepsi Onur Kılıç gibi

On beş kişinin yüreği vardı vatan denince

Ve hain bir kurşun onu yüreğinden vurdu

Oğluyla ön saflarda koşuyordu Erol Olçak

Ve çekinmeden oğluyla şehadet şerbeti içiyordu

 

Uzundu gece

Sağcısı, solcusu, ülkücüsü

Adını sayamayacağımız kadar çok ulu kahraman

Tek yumruktu vatan için

Siperlere yatılıyor

Direniyor direniyordu

Vatanın yılmaz bekçileri

Birer birer şehadet şerbeti içiyordu.

 

Ve korkusuzca darbenin kalbine kefeniyle inerken başkomutan

“Haydi, direnin sokaklara” diye haykırıyordu

Çıkın diyordu başkomutan

Uzaklara hapsedildiği

Bir telefon kutusundan

Sokakları aydınlatın sloganlarınızla

Demokrasi için

“Darbeye hayır!”

Diye haykırarak

 

Ve hain emellerin karşısında

Al bayrağıyla şahlanmış milli irade

Sokakları tanklara dar ediyordu

Ve haykırıyordu susmaksızın kalemim

“En büyük Kahraman MİLLETTİR” diye…

 

Âdem Efiloğlu 


15 Temmuz 2016  Darbe girişimi anısına.

( S E N T E Z başlıklı yazı AdemEFİLOĞLU tarafından 24.07.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.