Hayatta en büyük sıkıntı, çocuğumuz ya da yeğenimiz büyümüş, üniversiteyi bitirmiş ve yaşam modeli bizim asla kabul etmeyeceğimiz bir yöne yönelmesini görmektir. Nerdeyse aradan elli yıl geçmiş, nice acı dolu olayları yaşamış, bu olayların sona ermesi için mücadele edilmiş ama gelinen noktada arkamızdan gelen neslin, tam tersi yetişmesi ile, bu hissin manası dehşetli deprem yaşar gibi sarsılmaktır. 


Yemek yerken, ya da kahve içerken, tartışmalar başlıyor, artık genç olmuş çocuğumuzun sesi yükseliyor ve sorgulamaya başlıyor:


-Senin değer verdiğin liderlere inanmıyorum, falan çalmış, filan aldatmış.. Eğer sen onları destekliyorsan, sen gericisin, köylüsün, ben senden herşeyi daha iyi bilirim. Senin söylediğin hangi referansa dayanmaktadır. Yahut, hangi delilleri ya da kitapları okudun?


Gibi tartışmalar insanı çileden çıkarabilmektedir. Son günlerde gördüğüm manzara bununla sınırlı değil. Anne ve babanın en fazla lise mezunu olduğu kişilerin çocukları, eğer üniversiteyi bitirmişse, ailenin inanç sitemine ters yaşadığına şahit etmiştir. Sanki üniversite, bilimin ışığı içinde, İslama ters bir yolu çocuklara aşılamaktadır. Ailenin bu eğitim sürecinde, ne okuduğundan habersiz, sadece başarıya dayalı desteği, onları vicdanen rahatlatmış ancak, mezuniyet sonrasında, her tartışmada onların aykırı fikirleriyle karşılaştıklarında, onlara ulaşamamanın sancısı ile, “Ben ne yapmışım!” diye dizini döver halde, çaresizliğine yanmış, sadece ettiği dularla Allah’tan yardım istemekten başka çıkar yol bırakmamıştır. Evlat işte, atsan atılmaz, satsan satılmaz. Ruhani ya da bedeni aksaklıkları ne olursa olsun, onları bu şekilde kabul etmekten başka çare bırakmamaktadır.


Şimdi, ortaokulu bitiren çocuğumu nasıl bir liseye verebilirim sancısı çekmekteyim. Acaba gittiği okulda, arkadaşlıkları ya da ortam ona olumlu bir deneyim sunabilir mi? Ne yaparsam yapayım, ergenlik çağı gelişimi içinde, okul yaşamı onu oldukça etkileyecek, üstelik yaşadığı yanlış tecrübeleri bizimle paylaşmayarak, herhangi önlem almamıza sebep tanımayacaktır. Ahlaki ve İslami bir ortamın olduğu, bir çevreyi bulmaktan başka çarem de yok. Ailelerin bir çoğu, kaliteli eğitimin derdine düşerken ben çocuğumun ruhsal ve bedensel gelişimin en güzel şekilde gelişmesini arzulamaktayım.  Nasıl arzulamam ki, bir çok lisede, alkol alıp derse girenlerin olduğu, cinsel yaklaşımın arkadaşlıktan çok fantaziye dönüştüğü, üstelik bu tür şeylerin normal görüldüğü çevreler oldukça fazla. Ne kadar yasak koysam, o verdiğim çevrenin sihirli anahtarı onu yanlış eğilimlere ve eğitimlere yöneltecektir. Bu yüzden Anadolu liseleri yerine, bu isteğime uygun özel bir okul arıyorum ve üstelik parasal yönden de bütçeme uygunluğunu ister istemez ön plana çıkararak.Ya paradan taviz vereceğim ya da ahlaki seçiminden… Bu oldukça zor görünüyor. işin aslı oldukça sıkıntı veren depresyona girmiş durumundayım. 


Bizim okuduğumuz yıllarda, özel okullar elle gösterilecek kadar az ve devlet liselerinde hınca hınç öğrencilerle okur, üstelik sağ sol kavgalarının merkezinde, yaralanmamak veya ölmemek için ailelerimiz seçenekler arardı. Ailelerimiz bizimle ilgilenemezdi ama mahalleli ortamı ve komşuluk ilişkileri öyle sağlamdı ki, birisi kötülüğümüzü görse onu düzeltmek için elinden geleni yapardı. Mahallenin tüm çocukları hepimizin çocuğuydu işin özü. Bu yüzden utanma, saygı ve selamlaşma çocukluğumuzun temeline oturmuş, hal ve hareketlerimize yansıtılmıştı. O mahallede iyi günde kötü günde birliktelik sağlam bir kale gibiydi. 


Günümüzde yüksek gökdelenlerin olduğu, sitelerin çokluğu içinde bırakın mahalleyi, o dar ortamda bile kişiler birbirini tanımıyor, birbirine gitmiyor, hatta selamlaşmıyor bile. Bu kadar sevgisiz ortamda, çocuklarımızın rızkı peşinde koşarken, onlara iyi ve kötüyü öğretecek doğal ortam sanki, bizim inandığımız değerlerin düşmanı gibi, bir eğitim tecrübesi ile çocuklarımızı bize yabancılaştırıyor maalesef. Çocuk iyi bir okul bitirmiş, iyi bir işe girmiş ama bize yabancı bir kişilikle karşı karşıya getiriyor. Rahmetli istiklal marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un tasarladığı Asım nesli yerine, tarihine, kültürüne yabancılaşmış, yabancı hayranlığı had safhaya çıkmış ve sıradışı fikirleri üstünlük gibi gören isyan nesli ortaya çıkmıştır, maalesef.


Yana yana sora sora, oğlumuzun ruhsal ve tensel huzuruna ilaç olacak okulu arıyoruz. Allah bana ve benim gibi durumda olanların yardımcısı olsun, Amin. Sadece benim çocuğumun değil, tüm çocukların kurtuluşuna vesile olacak okul, öğretmen ve öğrencileri bize nasip etsin inşaallah. Bu yazımı okuyanlarında dualarına ihtiyacımız var. Dularınızı esirgemeyin lütfen! 


Saffet Kuramaz 

      

( Teog Sınavı Sonrası Tercih Çıkmazlarım başlıklı yazı safdeha tarafından 25.06.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.