Etine dolgun, gözleri parlayan ve hızlıca yürüyen bir öğrenciydi O. Her ders öncesi bana çikolatalı şeker verir ve dersleri de çok iyi dinlerdi. Dersler dedim, çünkü birkaç farklı dersine giriyordum…
 
On altı yıl kadar önce mezun etmiştim. Fakat irtibatı hiç koparmadık…
 
İki dağın arasında yayla havasında bir mıntıkada yaşıyordu ailesiyle birlikte…
 
Âdetim olduğu üzere sınıfta başarılı olan öğrencilerime genellikle kitap imzalar hediye eder(d)im. Dağlar kızına da kitaplar hediye etmiştim. Ailecek gidip gelince kütüphane olan bir odamıza çok takılır, ödünç kitaplar alıp okur getirir yenilerini götürürdü.
 
Mezun olduktan sonra bana hafız olmak istediğini söyleyince, liseden sonra seni zorlayabilir ama dememe fırsat vermeden; kafama koymuşum olacağım dedi.
 
İki katlı ahşap olan evlerinin altında izbe gibi bir odacık vardı. Orayı babasından kendisine tahsis etmesini istemiş, babası da kabul edip tamiratını yapıp tertemiz bir şekilde beş çocuğundan biri olan Reyhan’a teslim edince beni eve davet ettiler…
 
O arada babasına; ‘babası bu kızımıza yapacağın hiçbir yatırım hiç boşa gitmeyecektir, ailenize fazlasıyla dönecektir.’ Cümlesini sesli bir şekilde dile getirdim.
 
Heyecanla odasının kapısını açıp buyur hocam önden deyince içeri girdiğimde çok eski günlere gittim birden…
 
Şark odası şeklinde düzenlenmiş ve bir duvarı, bizim evdeki gibi kitaplık yapılıp da içinin kitaplarla dolu olduğunu görünce şaşkınlığımı gizleyemedim; bu kadar kitabı ne ara aldın kızım, diye sordum.
 
Bunların bir kısmı sizin verdikleriniz, bir kısmını birlikte almıştık, diğer bir kısmını da ben tavsiye ettikleriniz doğrultusunda aldım diye cevapladı. Ardından, hafızlığımı işte bu odamda yapıyorum hocam, dedi. Gerçekten çok duygulanmıştım…
 
Bir iki yıl kadar sonra hıfzını bitirip sınava girerek Kur’an Kursu öğretmenliğini kazanmış ve yine başka bir ilin dağlık bir ilçesine tayini çıkmıştı. Hâlâ da orada çalışıyor… Zamanla açıktan lisansını da tamamlayıp üniversite mezunu olmuştu ve aynı zamanda bir meslektaşım da artık…
 
Bir gün telefonla beni aradı çok güzel bir rüya gördüğünü ve oldukça etkilendiğini dile getirip gözyaşları içerisinde Efendimiz (a.s.)’ı, dört halife ile birlikte gördüğünü ve rüyasını yorumlamamı istedi…
 
O andaki ilhamla direkt içime doğan şekliyle gözyaşları içerisinde rüyasını hasbelkader yorumlayıp kendisinin çok kısa bir zamanda inşallah Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in davetlisi olarak hicaza gideceği şeklinde ifade etmiştim…
 
Peygamber aşkını kendisine benim aşıladığımı dile getirip ağlıyordu, beni de ağlatıyordu telefonda...
 
Derken iki üç ay içerisinde umre ödüllü bir yarışmaya katılıp birinci olduğunu yine telefonda bana haber verince ister istemez duygulanıp ağlaştık bir süre…
 
Yalnız bir sorun vardı, anne-baba kızlarını tek başına umreye göndermeyi düşünmeyip kendileri de gitmek istiyorlardı fakat ellerinde yeterince masraflarını karşılayacak maddi imkân yoktu…
 
Düşünüp taşındılar, kızları böyle bir fırsat yakalamıştı, kendileri de gidecek olsa çok daha güzel olacaktı …
 
Bu düşüncelerle sağa-sola bakıp az-çok masrafları karşılayacak kadar borç harç tedarik edip hemen birlikte yazıldılar umreye…
 
Helallik ve hatır istemeye eve geldiklerinde ‘Dağlar Kızı Reyhan’a: Senden bir ricam var, yerine getirebilirsen beni çok mutlu edersin, der demez; elbette ki, hocam her neyse başım gözüm üstüne elimden geldiğince yerine getirmeye çalışırım, dedi.
 
2010 yılında; yani o yıl Bursa ‘AYŞAD’ ‘ın Türkiye genelinde açmış olduğu naat yarışmasına internet üzerinden katılmış ve “EFENDİM” adlı şiirimle 2.lik ödülü kazanmıştım. Bu şiirimin çıktısını çıkarıp sana versem Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in huzurunda okur musun, dedim. Gözlerinin içi parlayarak, mütebessim bir çehreyle inşallah okuyup selamınızı da Resulullah (a.s.)’a ileteceğim, dedi…
 
Anne-babasıyla birlikte onu kutsal topraklara, çok garip ve tarifsiz duygularla uğurladık…
 
Aradan birkaç gün geçti Dağlar Kızı Reyhan Medine’den beni arayıp şiiri, Efendimiz (a.s.)’ın huzurunda okuyup selamlarımı ruhaniyetine tevdi eylediğini söyleyince boğazım düğümlendi ve ne diyeceğimi bilemedim, sadece ‘Allah senden ebeden razı olsun Reyhan kızım’, diyebildim…
 
Kaderin cilvesine bakın ki, vakti geldi, uzaktan bir akrabamızla izdivaç edip, bir erkek çocuğu sahip olarak mutlu bir şekilde aşk ile şevk ile idealistçe hizmetlerine devam etmektedir…
 

Selam olsun dağlar kızına!..

 

MFK

( Dağlar Kızı Reyhan başlıklı yazı MFK tarafından 21.06.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.