“Daha dün annemizin kollarında yaşarken”
Örgülere sığmayan saçlarımız söküldü
İnsan nasıl yaşlanır diye sorup şaşarken
Fındıkkıran mineler yerlerinden döküldü
Bir şimşir ağacına muhtaç kaldı dizimiz
Kalmadı şarkılarda notalarda izimiz.

Dönerken topacımız kader çarkı da döndü
Tozlara bulanırken korkmazdık kirlenmekten
Kelebek kovalayan gözlerin feri söndü
Başka derdimiz yoktu kör ebeyi yenmekten.
Anılarda saklanan o günler unutulmaz
Koşsak bile peşinden kuyruğundan tutulmaz.

Uçurtmamız delerdi gül yüzlü bulutları
Belki de bu sebepten ağlıyorlar sanırdık
Beş taşın seslerinde saklardık umutları
Ne dermanımız biter ne biraz usanırdık.
Şimdi soluksuz kaldık yürümek bile azap
O günler soğan baldı şimdi bal bile kezzap.


Kiralık bisiklete bakarken derin derin
Pancardan yaptığımız kağnıları çekerdik
Adını da bilmezdik elemin ve kederin
Pamuk şeker tadında sevgileri ekerdik.
Şimdi içimizde kin... Kıskançlık öfke doldu
Bilmem çocuk kalbimiz ne için böyle oldu?

İsli gaz lâmbasında yaparken ödevleri
Şaşılacak bir şeydi yorulmazdı gözümüz
Şimdi arıyor olduk o kerpiçten evleri
Betonlarda çürüyor rutubetten özümüz.
Artık geride kaldı anlatılan masallar
Yatmamızı bekliyor camide saklı sallar.
( Anıların Gölgesinde başlıklı yazı Afet Kırat tarafından 15.06.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.