Sosyal bir varlık olan insan, özgür olması hasebiyle tek başına yaşayabilirse de; topluma karıştıktan sonra “yönetme ve yönetilme” kavramları baş göstermektedir…
 
Bunun sebebi de, ‘bir kural koyma’ ihtiyacıdır ki, aksine sosyal düzen bozulur..
 
Hz. Peygamber (a.s.)’ın dilinden veciz bir ifadeyle; “Her nasılsanız –layık olduğunuz şekilde- öyle de idare edilirsiniz”, gerçeği dünyanın her bir yerinde geçerlidir…
 
Başka bir ifadeyle yöneten; sorumluluğu alan, kendini feda eden, risk alan, koruyan kollayan olmalıdır. Yönetilenler ise; seçen, mesuliyeti veren, korunan ve gözetilenlerdir.
 
Yani nihayet idare edenleri, idare edilenler seçmektedir… Aynı şekilde idare edenler de, idare edilenleri yönetmektedir…
 
Hangisi daha önemlidir şeklindeki soruya ikisi de önemlidir amma idare edilenler biraz daha ön plana çıkmaktadır… Tıpkı, tavuk mu yumurtadan çıkmıştır? Yumurta mı tavuktan çıkmıştır, sorusuna; her ikisi de doğrudur velakin tavuk esastır diye cevap verilmesi gibi…
 
Zaten biri olmadan diğeri ol(a)mayacağına göre dengeyi çok iyi sağlamak gerekir…
 
Demokratik ülkelerde bir yönetici kendi kendine idareye gelemiyor ve onu, idare edilenler seçtiğine göre yönetime getirilen, nasıl seçildiğini bilip sorumlu davranmalıdır. Aynı şekilde yönetilenler de madem ki, kendi hür iradeleriyle birini seçtiler; o halde doğrularına sahip çıkıp, yanlışlarını da düzeltme yoluna gitmelidirler…
 
Eğer vatandaş yönetimden memnun kalırsa desteğini sürdürür… İdareden, idare edilenlere muhabbet, şefkat ve letafet yansırsa ve adaletten sapılmazsa mükemmel bir insicam olur ki, matlup olan da budur zaten…
 

“…Eğer aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz Allah, adaletli davrananları sever.” (Maide Suresi, 42)

Hz. Peygamber(a.s.)’ın şahsına yönelik bu ilahi ferman, inanmış bütün idarecileri bağlamaktadır… Diğerleri de vicdanlarıyla hareket ederlerse, ancak isabet kaydedebilirler…
 
... İş, ehil olmayana verilince kıyameti bekle”(Buhari, İlim, 2) Hadisi şerifi de bu konuda çok ciddi bir mesaj vermektedir…
 
Bu Peygamber buyruğundan da anladığımıza göre işin, ehline, erbabına verilmesi elzemdir… Ya değilse eğer iş, tanıdığa, yakına, akrabaya, yandaşa ve torpilli olana verilirse o vakit dengeler alt-üst olur, düzen bozulur; gücü elinde bulunduranlar hem kendi sonlarını, hem de yönettiklerinin sonunu hızlandırmış olurlar…
 
Herkesin hakkı teslim edilmeli ve asla ayrımcılık yapılmamalıdır…
 
Tebaasına, siz bana ve bu şartlara mahkumsunuz, diyerek konjonktürü salık verenler çok da işin içinden çıkamazlar…
 
Bir gün Ebû  Zerr’in  (r.a.)  Hz. Peygamber’e (a.s.)  “Ey  Allah’ın  Rasûlu! Beni  vâli  tayin etmeyecek misin?  sorusuna  elini onun dizine  vurarak cevap vermiş:  “Ey  Ebû Zerr! Sen zayıfsın. Kendim  için ne  istersem  senin için de  onu isterim. Sakın iki  kişiye  dahi emirlik yapma. Zira  yöneticilik  bir emanettir ve  kıyamet  gününde  perişanlık ve pişmanlıktır.” buyurmuştur.(Müslim, İmâre 16 )
 
Başka bir sözünde Hz. Peygamber (s.a.v.), yönetici olup ta insanların dert ve  sıkıntılarını  önemsemeyen idarecilere  hitaben şöyle  buyurmuştur:  “Kim  Müslümanların
işini önemsemezse bizden değildir.”(Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, C. VII, S. 270, 4)
 
Yönetilenlerin; en büyük görevi bu adaletli hükümlere uymak, yönetenleri doğruda, iyide,  güzelde başarılı olmaları için çaba sarf etmek, bir birey olarak yöneten üzerinde kontrol, denetim ve beğenmediğinde onu değiştirebilme hakkı da vardır. Tüm bunlar bireyin, Demokratik bir sistemde ‘egemenliğin tek meşru kaynağı olan halk’ın bir üyesi olması münasebetiyle sahip olduğu haklardır.
 
 Bu noktaya dikkat çeken Kutadgu Bilig, yöneten ve yönetilen ilişkisini haklar bağlamında ele alır, idarecilerin toplumsal düzeni korku üzerine değil, adalet, sevgi ve anlayış özerine kurmaları gerektiği üzerinde durur.
 
Yine Kutadgu Bilig’de yöneticiye; "Ey güç sahibi, sen kötülük yapma; sözünle ve hareketinle her vakit iyilik etmeye çalış. İstemekle alınamayacak şeyi zorla isteme; aramakla bulunamayacak şeyi zorla arama." Şeklinde tavsiyelerde bulunulur."
 
Ezcümle yönetenlerin ve yönetilenlerin aynı amaçlar doğrultusunda çalışmaları ve huzurlu toplum oluşmasında birbirlerini anlayıp taşımaları dileğiyle… 


            MFK
( İdare Edenler Ve İdare Edilenler başlıklı yazı MFK tarafından 23.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.