Gecenin karanlığı yüreğime çöktükçe,
Çırpınan iççekişler, Kızıllığa büründü,
Gözlerim yaşlarını ıssızlığa döktükçe,
Umutsuzca tekişler, kızıllığa büründü.
Kaybolurken bulutlar zifiri arasında,
Kalp ise deva arar, kabuksuz yarasında,
Cebelleşip dururken bahtının karasında,
Yavaş yavaş yitişler, kızıllığa büründü.
Benliğin kuytusunda kendine hayrı yokken,
Düşünemezdi bile gamı kederi çokken,
Sınandığı dertlerle, zulüme karnı tokken,
Sona varan bitişler, kızıllığa büründü.
Güvendiği dağların karları erimedi,
Buz tuttukça yüreği murada eremedi,
Yitirilmiş ömrüyle hesabı veremedi,
Haksızlığa itişler, kızıllığa büründü.
Ne bugün ne dününde, görmedi ki hiç vefa,
Hasrete dayanarak gönül çektirdi cefa,
Üç günlük
dünyasında, süremez miydi sefa?
İmkansıza gidişler, kızıllığa büründü.
Nesrin Önem
06. 05. 201