Mesafeler bu kez, yatay-dikey kıt,
Bu Tâif sonrası yolculuk müthiş!..
Sürat sınırsızca, bulunmaz yakıt,
Cezbe ki, apansız; akıl dışı iş!..
Gecenin anında garip hal bürür,
Adım atmaz “Burak”; havada yürür,
Nebi, geçmiş ile atiyi görür,
Zirvede mekânı, vakti tüketiş...
Peygamberler hepsi dururlar saf saf,
Uyarlar Nebiye kalmaz tek muaf,
“Sidre”ye dek “Burak”, öteye “Refref”,
Normalin dışında; mucize gidiş…
Yele gök katlanır, gelir asuman,
Bir hız ki, çevrede ne toz, ne duman,
İleri-geriye işlemez zaman,
Açılır kapılar, yapılır giriş…
İlk katta babamız Âdem karşılar,
Hasbıhalden önce selamlaşırlar,
Sevgi ve hasretle kucaklaşırlar,
İşte bu, zamanı terse çeviriş…
İkinci semada iki akraba,
Biri göğe revan, biri turaba,
Akan haksız kanlar düştü seraba,
İsa melekleşmiş, Yahya şehitmiş!..
Üçüncü kattaysa güzel Peygamber,
Kölelikten sultanlığa bir haber..,
Ey Kenanlı Yusuf sen de selam ver!
Hal-hatırdan sonra tekrar yükseliş…
Terzilerin piri dördüncü katta,
Pekiyi bilinir İdris sanatta,
Mesih ile gökte yaşayan hatta..,
Oradan beşinci katmana geçiş…
Harun peygamberdir orada olan,
Gökte karşısında Ahmed’i bulan,
Selam-kelam edip de uğurlayan,
Ardından Musa’ya havale ediş…
Hazreti Musa’yla muhabbet koyu,
Tecrübeyle sabit, zor insan soyu,
O’nu dinler Resul, hep sohbet boyu,
Namazı, elliden beşe indiriş…
Ateşte yanmayan bir İbrahim var,
Yedinci semada yol O’na uğrar,
Enbiya atası; tağutlar korkar,
Yedi kat böylece nihayet bitmiş..
Buraya kadarı normalmiş sanki
İnanılmaz olan, mâbad inan ki!
Nas’la sabit, akıl değil, iman ki!
Cebrail’den geri adım; çekiliş…
Atarsam bir adım daha, yanarım,
Ora sana nurdur, banaysa nârım,
Sen git, benim burda kalmak kararım,
“Sidretu’l-Münteha”, tam final imiş…
Cemalullah ile şerefyab olur,
Resulullah o an, halveti bulur,
Üç hediye alıp, yola koyulur,
Derken yeryüzüne yeniden geliş…
“Amene’r-Rasulu” bunlardan ilki
Hiç şirk koşmayanlar cennetlik bil ki,
Mümine namazı, miraçtır belki,
Tereddüt etmeyen sıddiklerdenmiş!..
MFK