ÖNSÖZ:

Singapur'da bir yardımlaşma derneği için hazırlanan kısa metrajlı bir film var, belki izlemişsinizdir. Ben izlediğimde çok duygulandım. Bu öykü, o kısa metrajlı filmden doğdu. İstedim ki, filmden adaptasyon ederek bir öykü yazayım ve filmde anlatılanlar bir öykü olarak da yazılmış olsun...

Hepimiz insanız, ama insanlığın ne demek olduğunu, hangi duygularla aslında  'insan' olduğumuzu anlayacağımızı unutuyoruz. Bu öykü bize onu hatırlatanlardan.  'Ripple effect' diye bilinen şey, damla etkisi... Suya bir taş atarsınız ve halkalar büyüyerek çoğalır. Öykümde  'iyilik' yapmanın böyle bir zincir oluşturacağı anlatılıyor. İşte iyilik yapmak böyle bir şeydir; siz iyiliğinizi yapın, yaptıkça çoğalsın ve size geri dönsün.






 ÖYKÜ:

Bu gün benim doğum günüm. O kadar çok yaşadım ki, artık bedenimi taşıyamayan kötürüm bacaklarım nedeniyle bir tekerlekli sandalyeye bağımlı yaşıyorum. Bunun doğum günlerimden kaçıncısı olduğunu bile unuttum, ama asla unutamayacağım en güzel armağanı da bu doğum günümde aldım.

O armağan, bu günün benim doğum günüm olduğunu hatırlayarak marketten benim için bir pasta getiren küçük torunumla bana iletilmiş olan küçücük bir kâğıt parçasında yazılı bir cümleden ibaretti.

Küçük torunum, "Dede, bu pastayı senin doğum günün için seçtim," diyerek gelmişti.

Onu, "Harika! Bu benim en sevdiğim pasta. Teşekkürler," diyerek karşıladım.

"Hadi, üstüne mumlar koyalım."

"Dikkatli olun!" Bu beni fazlasıyla mutlu eden bir şeydi, " Ha ha ha ha!" Fakat biz de kısıtlı bir gelirle geçinen yoksul bir aileydik. Bu yaş günüm için alınmış olan pastaya verilen para için üzülmüş ve eşime, "Keşke parayı harcamasaydın," diye sitem etmiştim.

Eşim çekingen, "Aslında... Kibar bir adam bunu bizim için ödedi," diyerek durumu açıklarken, küçük torunum, "Bana bu notu verdi," diyerek o kibar adamın yazdığı notu getirdi.

Bu, yıllar önce torunum yaşlarındaki bir çocuğun eline tutuşturduğum bir kâğıt parçasına yazdığım notun aynısıydı.

"TEK BİR İYİ DAVRANIŞ, SONSUZ BİR DALGA OLUŞTURUR, SİZE GERİ DÖNECEK BİR DALGA..."

O olayı hayal meyal hatırlayabiliyordum. Bu, alışveriş yapmak için gittiğim bir markette tesadüfen rast geldiğim genç bir anne ve küçük oğlunun anlatılması kısa, ama yaşanması upuzun öyküsüydü.

Oğlunun yaş günü için bir pasta almak isteyen annenin o pastayı almak için parası yetmemişti. Çocuk ise o günün doğum günü olduğunu, annesine kendisi için bir pasta seçmesine izin vermesini istiyordu.

Anne için zor bir andı. Onun bu mağduriyetinden çok etkilenmiş, almaktan vaz geçtiği o pastayı satın alıp çocuğa doğum gününü kutlayarak hediye etmiştim.

Çocuğun annesi bir kâğıt kalem uzatarak, "Buraya adresinizi yazın lütfen. Parayı daha sonra size geri ödeyeceğim," dediğinde, o kâğıda torunumun bana ilettiği cümlenin aynısını yazıp çocuğun eline tutuşturarak oradan ayrılmıştım.

"Tek bir iyi davranış, sonsuz bir dalga oluşturur, size geri dönecek bir dalga..."

"Teşekkürler!" Bir çocuğun mutlu edildiğinde size minnetle teşekkür etmesinden daha güzel ne olabilirdi?

Eşimden, yaşadıklarını ve o kibar adamı anlatmasını rica ettim. Anlattı:

"Küçük torunumuz marketteki reyonları dolaşırken heves ettiği her şeyi, almaya çalışıyordu. Kısıtlı paramız nedeniyle ona, 'hayır,' diyerek, karşı çıkmak zorunda kalıyordum. Bu durumdan küçük torunumuzun üzüldüğünü görünce de onu, 'Neden gidip deden için bir şeyler almıyorsun?' diyerek yanımdan uzaklaştırdım. O ise pastaların tutulduğu soğutucunun başına giderek senin sevdiğin pastayı almak istedi. Ne var ki, pastanın bulunduğu rafa boyu yetmemişti. O anda orada bulunan, bahsettiğim o kibar adam pastayı rafından alarak ona verdi. Kasada aldıklarımızı hesaplatarak parasını ödemek istediğimde ise, paramızın o pasta için yetmediğini görerek, pastayı almaktan vaz geçtim. Kasiyer kıza, 'Pardon, pastayı iade edebilir miyim?' diye sordum. Kız, 'Evet, tabii ki...' diyerek pastayı geri aldı. Ben de diğer aldıklarımın parasını ödeyebildim. Fakat bu küçük kız, 'Keki istiyorum, lütfen! Başka bir şey istemeyeceğim,' diye mızmızlanmaya başlayınca, 'Başka bir zaman alalım, olur mu? Paramız olduğu zaman...' diyerek ona itiraz ettim. O ise, 'Geçen sefer de böyle demiştin,' diye itirazını sürdürdü. Biz oradan ayrılırken, o kibar adam kasiyer kıza, 'Bunu istemiyorlar mı? O zaman ben alayım," diyerek bizim vaz geçtiğimiz pastayı satın aldı. Sonra, biz marketten çıkıp gelirken arkamızdan yetişti. Satın almış olduğu pastayı torunumuza vermek istedi.

"Hey, hey, hey! Merhaba, bu senin için."

"Onun bu davranışına 'Hayır, kabul edemeyiz.' diyerek itiraz ettim. O ise ısrarcıydı."

"Lütfen kabul edin."

"Ona, 'Bunu bize almanız için hiç bir neden yok,' diyerek itirazımı sürdürdüm. Ne var ki, o kibar adamın anlattıkları nedeniyle itiraz etmeyi sürdüremedim. Adam, 'Aslında... Ben yedi yaşındayken annem bana kek almak istemişti...' diye kendi öyküsünü anlatmaya başladı."

"Annem, doğum günümde bana bir pasta almak istemişti. Ona, 'Anne bunu istiyorum,' diyerek gösterdiğim pastayı almak isstediğimizde ise paramız yetmedi ve annem, 'Başka bir şey alsak olmaz mı?' diyerek beni o pastayı istemekten vaz geçirmek istemişti. Ben ise, 'Ama bugün benim doğum günüm. Pastamı kendim seçebilir miyim? Lütfen!' diye ısrar ediyordum. Sonra, bir adam vardı orada. Daha önce hiç tanışmadığım biri... Annemle diyalogumuzu dinlemiş ve annemin alamadığı o pastayı satın alıp, 'Bu pastayı al. Doğum günün kutlu olsun," diyerek bana hediye etmişti. Adını bilmiyordum. Hiç bir zaman teşekkür etme fırsatım olmadı. Ama o adamı hiç unutmadım. Kuyruktaki adamı."

"Bu anlattıklarından sonra, torunumuza hediye ettiği pastayı kabul etmemenin nezaketsizlik olacağını düşünerek, teşekkür ederek aldım. O ise, 'Hayır, asıl ben teşekkür ederim," diyebilecek kadar kibar bir adamdı. Ondan, 'Telefon numaranızı alabilir miyim? Paramız olduğunda ödememize izin verin, ' diyerek telefon numarasını verdiğim kağıda yazmasını rica ettim. 'Bir şey için söz ver bana olur mu? Bir gün birisine yardım edebilecek durumda olduğunda sen de bunu yapacaksın,' diyerek yazdığı notu torunumuzun eline tutuşturdu. Ben, 'Pardon bayım, adınızı öğrenebilir miyim?' diye adını srduğumda da, 'Aslında ben o kuyruktaki adamım,' diyerek yanımızdan ayrılıp gitti."

Bu gün benim doğum günüm. Bunun doğum günlerimden kaçıncısı olduğunu bile unuttum, ama asla unutamayacağım en güzel armağanı da bu doğum günümde o kibar adamdan aldım. Çünkü o, yıllar önce yarattığım dslga etkisinden bana dönen dalgaydı.

( Rıpple Effect... başlıklı yazı AliKemal tarafından 3.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.