Beşer tarihinde yazmak fiilinin çok eski çağlara dayandığı herkesçe malum bir hakikattir. Peki, acaba neden insanoğlu “yazmak” gereği duymuştur, hangi saikler insanoğlunun içindeki yazmak dürtüsünü uyandırmıştır? v.s. gibi pek çok sualler aklımıza gelebilir ve bu suallere farklı dönemlerde birçok cevaplar verilmiş, verilmeye devam edilmiş, devam da edecektir konumuz bu değil. Benim bakış zaviyemden beni alakadar eden asıl sual şu: ben bu suallerin neresindeyim, yani ben neden yazma gereği duyuyorum? Evet, nedir beni bu satırlara iten sebep? Henüz net cevaplar verebilmiş değilim, fakat muallakta kalan, cevaplandırmaya yeltendikçe, yeni yeni suallere yol açan duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.

   Belki bir anlık duygu, bir küçük his, idrakine varamadan geçen zamanıma ufacık bir şuur kırıntısının ansızın uğrayışı… Belki dünyevî uğraşlarımın arasında kaybolmaya yüz tutmuş ulvî mesuliyetimi yüklenemememin vermiş olduğu pişmanlıktan gelen serzeniş… Belki uzun gecelerin bana yüklemiş olduğu borca karşılık, gün ışını görebilmek ümidiyle ödeyebilme çabam. Belki bir arayış, dermanının yine derdinde olduğunu bildiğim ve ilacının peşine düştüğüm uzun soluklu, engebeli yolları kendime yol azığı edindiğim bir arayış… Belki gönlü zenginlerden, büyük mütefekkirlerden, ulu velilerden şu çorak gönlüme bir hisse düşmesi ümidiyle, haddimi bilmek umuduyla hadsizce haykırışlarım… Belki secdedeki duamın kelimelere düşen payının harflerde yansıması… Belki Necip Fazıl’ın bir mısrasında “Seni aramam için beni uzağa attın” dediği gibi uzakları yakın etmek gayesiyle, o ulvi kelimeyi bulabilme çabasıyla diğer bütün kelimelerle boğuşma hevesimin bir neticesidir yazmak isteğim. Belki, ıssız çöllerin uzun gecelerinde derin tefekkür alemine dalan sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e layık bir ümmetin bir ferdi olabilme arzusuyla gönlümden geçenleri yazabilme gayreti içinde bir çabanın ifadesidir yazma arzum. Belki “Fikirler kelebekler gibi, onları hafızaya iğnelemeye kalkınca bir toz yığını haline geliyorlar… Yazabilsem benim de hürriyetim olacak. Belki yaşadığımı ve yaşamaya layık olduğumu hissedeceğim. Bu zavallı satırların hiçbir okuyucusu olmasa bile.” diyen Cemil Meriç gibi bir hürriyet ifadesidir bu bendeki yazma isteği. Belki de kendimi tanıyabilme arzum…

   İşte bunlardır beni yazmaya iten sebepler ve daha nice “belki”lerle dolu muallak cevaplar. Peki, eyvallah anladık da her zaman yazar mısın? derseniz. Kocaman bir şerh düşeyim: hayır. Elbette bunun da “belki”lerle dolu bir çok cevaplarını bulabilirsiniz bendenizde. Belki sizi kendi dertlerimle bunaltacağımı bile bile bir gün bunun cevaplarını da yazarım. Evet, farkındayım daha şimdiden bunalttım sizi hakkınızı helal edin, sürç-i lisan ettiysek affola.

( Yazmak Üzerine… başlıklı yazı M.S.B. tarafından 1.05.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.