Doktor, doktor geziyorum
Kaplıca, kaplıca giriyorum
Masum mu ki öğütçüler
Kulağım delik dinliyorum
Hem acılarım katlanıyor
Hem paralarım ballanıyor
İnsan olduğum atlanıyor
Muhtacım, şifa arıyorum
Dinlemedim ya Rabbim sözünü.
İsraf ettim, günah işledim, kendime zulüm ettim. Hasta olunca, seni hatırladım.
Şimdi öylesine acı çekiyorum. Çaresizlikten inliyorum. Dua ediyorum sana
içtenliğimle. Kurtar beni diyorum. Senden başkası yalan… Anladım. Bana şifa
ver. Sonra beni öylesine helale alıştır ki, harama gitmeyeyim. Allah’ım senden
başkasına beni muhtaç etme…
Bu acılar içinde, anladım ki,
sana ayırdığım zaman ne kadar azmış. Seni hatırlamadığım anlar geçen ömrümmüş.
Oysaki gerçek dostta, aşkta, öğütçüde senmişsin… Allah’ım bir vesile, bir
işaret ver ki, şifa bulayım. Sağlığım yerine gelince hep seninle birlikte
olacağım, söz…
Der şifa arayan… Şifa bulur,
yeniden hayata sarılır. O sözü unutur. Yine hasta olur, yine dua eder… Allah
yine ona sağlık verir. Ama Allah ancak, kişiye ecel gelene kadar sabreder.
Kuluna rahmet eder hep, ama ölene kadar. Artık o vakitten sonra ne söz vardır,
ne dünyalık acılar. Beterin beteri vardır derler ya, Allah korusun!
Şifa arıyorum…
Saffet Kuramaz